Sosyolojik Yöntemin Kuralları

Emile Durkheim

Öne Çıkan Sosyolojik Yöntemin Kuralları Gönderileri

Öne Çıkan Sosyolojik Yöntemin Kuralları kitaplarını, öne çıkan Sosyolojik Yöntemin Kuralları sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Sosyolojik Yöntemin Kuralları yazarlarını, öne çıkan Sosyolojik Yöntemin Kuralları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplum olarak uzlaşıya varılmış şeylere uymadığımda, sözgelimi giyindiğim zaman yaşadığım ülkede ve içinde bulunduğum sınıfta benimsenen alışkıları dikkate almadığımda, insanların benimle alay etmesi ve benden uzaklaşması gerçek bir cezaya benzer sonuçlar yaratır -her ne kadar daha ılımlı bir şekilde olsa da.
Sayfa 33 - undefinedKitabı okudu
215 syf.
·
Puan vermedi
Durkheim'ın "Sosyolojik Yöntemin Kuralları" kitabı, sosyolojinin nasıl bilimsel bir disiplin haline geldiğini ve nasıl çalıştığını ele alıyor. Kitapta, sosyolojinin nesnelliğe, veri toplamaya ve analiz etmeye dayalı bir bilim olduğunu vurguluyor. Durkheim, sosyolojik araştırmanın yöntemlerini açıklarken, toplumun yapısını, normlarını ve sosyal ilişkilerini anlamak için istatistiksel verilerin ve karşılaştırmalı analizin önemini vurguluyor. Ayrıca, sosyolojik araştırmaların toplumsal gerçekliği anlamak ve toplumsal sorunlara çözüm bulmak için nasıl kullanılabileceğini de tartışıyor.
Sosyolojik Yöntemin Kuralları
Sosyolojik Yöntemin KurallarıEmile Durkheim · Bordo-Siyah · 2013570 okunma
Reklam
Bilim dünyayı aydınlatsa da son tahlilde yürekleri karanlıkta bırakacaktır. Yürek kendi aydınlanmasını kendi yaratmalıdır.
Sayfa 120 - Bordo SiyahKitabı okudu
Bizim kendi üzerimizde bir baskı oluşturmaya muktedir olduğumuz doğrudur; eğilimlerimiz, alışkan­lıklarımız ve hatta içgüdülerimizi sınırlayabi­lir ve bunların gelişimini bastırma etkinliğiyle durdurabiliriz. Fakat bu bireysel bastırma et­kinliği, toplumsal baskıyla aynı niteliğe sahip değildir. Bireysel bastırma etkinliği merkez­den çevreye doğru ilerleyen bir sürecin ürü­nüyken, toplumsal baskı sonucu oluşan et­kinlikler çevreden merkeze doğru ilerleyen bir sürecin ürünüdürler. Yani bireysel bastırma etkinliği önce birey bilincinde işlenip daha sonra dışarıya tezahür etme eğilimindeyken; toplumsal baskı önce bireyin dışından gelip daha sonra bireyi kendi isteğine göre şekillen­dirme eğilimindedir.
Bireyin boyun eğdiği bir otorite ola­rak toplumsal hayat eğer bireyin toplumsal olarak eyleyiş, düşünüş ve hissediş biçimleri­ne bu derece hükmedebiliyorsa, bunun sebe­bi, bu otoritenin bireyi aşan ve dolayısıyla da birey tarafından yönlendirilemeyen kuvvetlerin ürünü olmasıdır. Bireyin maruz kaldığı baskı, bireyin kendi içinden gelmez ve bu yüz­den de bu baskıyı açıklayabilecek şey, bireyin kendi içinde olup biten değildir.
"Sosyolog, toplumsal dünyanın içine girerken, bir bilinmezin içine girdiğinin bilincinde olmalıdır ve kendini, henüz tespit edilmemiş olan yasalar tarafından yönlendirilen olguların arasında hissetmelidir."
Reklam
Fakat, iddia edilecektir ki, toplumu mey­dana getiren öğeler sadece bireylerden ibaret­se, sosyolojik fenomenlerin kökeni de psiko­lojiktir. Bu şekildeki bir akıl yürütmeyle, bi­yolojik fenomenlerin de analitik olarak inor­ganik fenomenlerle açıklanabileceğine kolay­lıkla kanaat getirebiliriz. Gerçekten de, canlı bir hücrede, sadece işlenmemiş bir maddenin moleküllerinden başka bir şeyin bulunmadı­ğı kesindir. Fakat bu moleküller bir birleşiklik içindedirler ve bu birleşiklik, hayatı karakterize eden ve birleşiklik durumundaki öğelerin tekinde bile başlangıç aşamasında bulunması imkânsız yeni fenomenlerin nede­nini teşkil eder. Çünkü, bütün onu oluşturan parçaların toplamından ibaret değildir; bütün onu oluşturan parçalardan farklı özellikler gösteren, tamamen farklı bir şeydir.
Sayfa 211
Ma­dem ki toplumsal fenomenlerin temel özelliği bireyler üzerine bir baskı icra etme gücüne sahip olmalarıdır, o halde bu fenomenler doğrudan doğruya bireyin bilincinden kaynaklanamazlar. Ve bu bağlamda da, sosyoloji psi­kolojinin uzantısı olamaz. Bu fenomenler bize ancak zor yoluyla ya da en azından üzerimiz­de az çok baskı uygulayarak nüfuz ettiklerin­den, bu fenomenlerin sahip oldukları zorlayı­cı gücün bireylerin doğasından farklı bir do­ğaya sahip olduklarını söyleyebiliriz.
Sayfa 209
Hiçbir şey, sonsuza kadar ve ölçüsüzce iyi değildir.
Bordo SiyahKitabı okudu
Canlı hücrelerinin sadece kimyasal parçacıklardan oluşması gibi, toplum da sadece bireylerden oluşur. Fakat öte yandan, hayatın karakteristik fenomenlerinin hidrojen, oksijen, karbon ve azot atomlarının içinde (ayrı ayrı) yer almasının olanaksız olduğu da açıktır.
397 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.