Tevhid Risaleleri Külliyatı

Muhammed Bin Abdulvahhab

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Ben, cinleri ve insanları, ancak Bana ibâdet etsinler diye yarattım.
Zâriyat Sûresi 56 Ayet... Buradaki "... Bana ibâdet etsinler..."in manası: "Beni tevhîd etsinler (birlesinler)" demektir. Allâh'ın verdiği emirlerin en büyüğü tevhîddir. "Tevhîd, Allâh'ı ibâdette birlemektir." Nehyettiği şeylerin en büyüğü de şirktir. "Şirk, Allâh ile birlikte Allâh'tan başkasına du'â (ibâdet) etmektir." Bunun delili Allâh'u Teâlâ'nın şu kavlidir: "Allâh'a ibâdet edin, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın..." (Nîsa Sûresi 36. Ayet) Sana sorulursa: "İnsanın bilmekte yükümlü olduğu üç temel esâs nedir?" De ki: Kulun; Rabbini, dînini ve Peygamberi Muhammed Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'i bilmesidir...
Uluhiyyet Tevhidi
Türkçe'ye "Allah'ı ilahlığında birlemek" şeklinde çevrilebilir. "İlah" ise "ma'bûd yani kendisine ibâdet edilen" demektir. Buna göre ulûhiyyet tevhîdi, Allah'u Teâlâ'yı - ibâdete lâ-yık, hak-yegâne ilah olarak tanırken ibâdet husûsunda bir başkasını asla O'na ortak koşmamak manasına gelmektedir. İbâdet yani kulluk hakkında ise İmâm Kurtubî Rahimehullâh şöyle demektedir: "İbâdetin aslı: tezellül ve hudû'dur (huzurunda alçalmak ve boyun eğmektir). Şerî'atin mükellefleri yükümlü tuttuğu görevlere ibâdet adı verilmiştir. Çünkü mükellefler, bütün bunları Allah'u Teâlâ'nın huzurunda boyun eğerek ve kendilerini küçük (zelîl) görerek (kabûl eder ve) yaparlar." (Nakleden: Şeyh Abdurrahmân bin Hasen, Feth'ul Mecîd, sf.14)
Sayfa 37 - Neda yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sadece Söylemek Yetmez
Hadislerde açıkça görüleceği üzere kelime-i şehadetin telaffuzunun fayda vermesi; ihlas, sıdk (dürüstlük) ve tâğutu reddetmek gibi şartlara bağlanmıştır. İnsanların çoğu ise bu şartların hiçbiri yerine gelmese bile sadece diliyle Lâ ilahe illallah diyen herkesin Müslüman olup cennete gideceğini zannetmektedir.
Sayfa 145 - La ilahe illallah'ın ŞartlarıKitabı okuyor
TEVHÎDİN ÇEŞİTLERİ
1.) Rubûbiyet Tevhîdi Kâfirlerin de kabul etmiş olduğu tevhîddir. Allâh'u Teâlâ'nın şu kavlinde olduğu gibi: "De ki: Size gökten ve yerden rızık veren kimdir? Ya da kulak ve gözleri Mâlik olan kimdir? Ölüden diriyi çıkaran ve diriden ölüyü çıkaran, her türlü işi düzene koyan kimdir? Diyecekler ki: Allah'tır. De ki: Öyleyse (O'na karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?" (Yunus Suresi 31. Ayet) 2.) Ulûhiyyet Tevhîdi İbâdetleri - bütün mahlûkâttan ayrı olarak- yalnız Allâh'u Teâlâ'ya has kılmaktır. Zîra "ilah" kelimesi Arap'ın kelâmından ibâdet için yönelinen demektir. Onlar (Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Allâh, ilahlar ilahıdır (en yüce ilahtır.)" Fakat bununla beraber O'nun yanında: sâlihler, melekler ve onlardan başka varlıklar gibilerini (sahte) ilahlar ediniyorlardı ve diyorlardı ki: "Allâh'u Teâlâ bundan râzıdır ve bunlar da O'nun katında bize şefâ'at edecektir!" 3.) (İsim ve) Sıfat Tevhîdi Sıfatları kabûl etmeksizin ne Rubûbiyet Tevhîdi ne de Ulûhiyyet Tevhîdi istikâmette (düzgün) olmaz. Fakat şurası da var ki (geçmişteki) kâfirler, (günümüzde) sıfatları inkâr edenlerden daha akıllıdırlar...
Sayfa 68 - Neda yayınlarıKitabı okudu
Allâh'ın yapılmasını emrettiği ibâdet çeşitleri olan; İslâm (teslim olmak), îmân (kesin bir İnançla inanmak) ve ihsân) Allâh'ı görüyormuşcasına ibâdet etmek) ve yine ibâdet kapsamında yer alan du'a, havf (korkmak), recâ (ümit etmek), tevekkül, rağbet (arzulamak), rahbet (çekinerek korkmak) Huşû' (itâ'at ederek sakınmak), hayşet (bilerek korkmak), inâbe (yönelmek), isti'âne (yardım istemek), istiâze (sığınmak), istigâse (medet ummak), zebh (kurban kesmek) nezr (adak adamak) ve bundan başka Allâhu Teâlâ'nın emretmiş olduğu ibâdet çeşitleri, tümüyle Allâhu Teâlâ' ya mahsûstur... Bunun delili Allâhu Teâlâ'nın şu kavlidir: "Mescidler yalnız Allah'ındır. O halde Allâh(cc) ile birlikte hiçbir kimseye du'â (ibâdet) etmeyin." (Cin Sûresi 18. Ayet)
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.