Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye Neden Feda Edildi

Merdan Yanardağ

En Beğenilen Türkiye Neden Feda Edildi Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Türkiye Neden Feda Edildi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Türkiye Neden Feda Edildi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslam dünyasının halifeleri, sultanları, kralları, şeyhleri, emirleri “neden” ve “niçin” sorularını soran insanlar değil, itaat eden ve teslim olan insanlar istiyorlar
Sayfa 43 - pdfKitabı okudu
Reklam
Artık hiç kuşkum yok; bu ülkede her şey adeta Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes Sinema Festivali’nde büyük ödülü alanBir Zamanlar Anadolu’daisimli filminde olduğu gibi gelişiyor. Bilinci kuşatılan, iradesi teslim alınan ve sistematik şekilde cahilleştirilen bir toplum diri diri gömülüyor. Bir cinayet işleniyor. Büyük bir ülkenin uzun, sancılı ve ağır bir intihar süreci ya da..
Sayfa 50 - pdfKitabı okudu
Allah bütün Müslümanları böyle İslamcılardan korusun.
DP dönemindeki en büyük kontrgerilla operasyonu İstanbul’da azınlıklara yönelik olarak yapılan, göç eden köylülerin kışkırtılmasıyla 6-7 Eylül 1955 tarihinde gerçekleştirilen vahşi yağma tertibiydi. Atatürk’ün Selanik’teki doğduğu evin bombalandığı yönünde yayımlanan yalan haberler üzerine, kışkırtıcıların yönlendirilmesiyle, İstanbul’da Rum yurttaşların ev ve “işyerleri iki gün boyunca yağmalandı. DP’li Mithat Perin’in sahibi olduğu İstanbul Ekspres gazetesi 20.000 tirajı olmasına karşı o gün, “Ata’nın evini bombaladılar” manşetiyle çıkmış, 290.000 basılarak bedava dağıtılmıştı. Olaylar İzmir ve Ankara’ya sıçradı.
Sonuçları itibariyle darbe değerlendirmeleri:
Gelin isterseniz çok uç bir örnek üzerinden soruna bakalım: Hitler ve Naziler seçimle iktidara geldiler ve katıldıkları her seçimde de oylarını yükselttiler. Başka bir anlatımla “milli iradeyi temsil” eden Naziler, çok demokratik yollardan faşist bir diktatörlük kurup, soykırım yaptılar. İkinci Dünya Savaşı’nda yaklaşık 60 milyon insanın öldürülmesine, dünyanın büyük bölümünde örneği görülmemiş bir yıkıma neden oldular. Peki, eğer bir grup asker çıkıp Hitler’i devirseydi, pek demokrat ve liberal arkadaşlarımız bunu “darbe” diye kınayacak ve iktidarın yeniden Nazilere devredilmesini mi savunacaklardı? Üstelik bu arkadaşlar, “Biz Hitler’in görüşlerine hiç katılmıyoruz “ama seçimle gelen meşru bir iktidardır” diye ahlakçı bir söylev de çekecek miydi?”
Reklam
Muhafazakâr sağcıların “Bebek Davası” diye küçümsedikleri, bu yolla DP’liler ve onların üst düzey asker-sivil bürokratlarının yargılandığı Yassıada Mahkemeleri’ni itibarsızlaştırmaya çalıştıkları durum, gerçekte Menderes’in kişiliğini ele veren trajik bir olaydı. Doç. Dr. Nuray Mert’in bu konuda yazdığı yazı, terörize edilen bir medya ortamında, adeta dokunulmaz ve kutsal kişi haline getirilen Menderes hakkında son dönemde yayımlanan en önemli yazılardan biridir. Kimmiş, ‘gönülçelen’? Etrafındaki evli, çocuklu kadınlarla ilişkiye girmekte engel tanımayan, bu yolda siyasi kudretini devreye sokmakta tereddüt etmeyen bir adam. Geçelim onu, en önemlisi (ölümü üzerine tartışmalar bir yana) kendi çocuğuna, bir bebeğe, paçavra muamelesi yaparak, apar topar, yerin dibine, kimsesizler mezarına gömen ve arkasına bakmadan ucuz çapkınlık hayatına kesintisiz devam eden bir adam. Benim gözümde Men “Menderes de, büyük âşık falan değil, pahalı bir dekor içinde ucuz bir çapkındır, o kadar.
Kendi solunu tasfiye eden sağ Kemalist kadro, Cumhuriyet’i içi boşalmış bir kabuğa çevirmişti. Cumhuriyet burjuvazisi sol düşmanlığı ve muhafazakarlaşma politikalarının sonucunda kendi devrimini gericiliğe teslim etti.”
pes doğrusu
Atatürk’ün Selanik’teki evine gerçekten de tahrip gücü düşük bir bomba atılmıştı. Bombayı atan kişi Selanik’te eğitim gören Oktay Engin isimli bir Türk’tü. Hakkında Türkiye’de göstermelik bir soruşturma açıldı ve olay kapatıldı. Oysa, Oktay Engin, daha sonra kendisinin MİT mensubu olduğunu, verilen görev üzerine Atatürk’ün evine bomba attığını açıklayacak, yani itiraf edecekti. Oktay Engin, Türkiye’de bürokraside yükselerek, 1992-1993 yıllarında Nevşehir valiliği yapacaktı.
Sermaye birikimi bakımından zayıf olan Cumhuriyet burjuvazisi korkak ve sinikti. Asker ve sivil bürokrasinin sistem içinde merkezi bir güç kazanmasının nedenlerinden biri ve belki en önemlisi, Türkiye burjuvazisinin bu özelliğinden kaynaklanan korkaklığıydı.
Reklam
Arap Baharı
Her nedense “Arap Baharı” adı verilen bu siyasal-toplumsal dalga, bölgenin ortaçağ artığı rejimlerine dokunmamış, sadece cumhuriyetleri yıkmıştı. Arap-İslam dünyasında katı şeriat hükümleriyle yönetilen, kadınların kimliklerinin bile bulunmadığı Körfez Emirlikleri, Suudi Krallığı ve diğer sultanlıklar oldukları yerde duruyordu. Onlara “Hadi artık demokratikleşin bakalım” diyen yoktu.
Entelektüel bir bozgun yaşadıkları halde liberaller gerçeği görmemekte ısrar ediyordu. Çünkü yanıldıklarını kabul ederlerse bütün kurguları çökecekti.
Senin o yerdiğin Sunnî hocalar senden evvel haber verdiler. Günaydın
Büyük ya da Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin en önemli boyutunu, hiç kuşkusuz “ılımlı İslam” stratejisi oluşturuyordu. Ilımlı İslam, Batılı değerlerle uyumlu, siyasal olarak ABD’nin ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş, sınırların yeniden çizildiği ve rejimlerin bu amaca uygun olarak değiştirilmesinin öngörüldüğü BOP’un taşıyıcı kavramıydı.
226 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.