Yaşamayı başaranlar hafızalarda yer esenlerdi. Yaşamayı başaramayanlar işe isimleri hafıza labirentinin en ıssız ve en karanlık tünellerinde yitip gidenlerdi.
“Zamanın akıp gitmesi değil,
Kemiren hayatı ve sevgiyi.
Ne de sözlerin değişmesi
Söndürebilir...
Şiir üç nokta işaretiyle son buluyordu.
‘...benim kalbimi,’ diye ezbere okudu Nestor. Zihninin en ıssız köşelerinden şiirin sonunu bulup çıkarmıştı.”
“Ustaların sırrı çok basitti: hatırlamak. Ama hatırlamak yola koyulduğun anda unuttuğun bir mücadeledir: zaman her şeyi hatırlayamaz. Yanında götüreceğin şeyleri seçersin ve geri kalanları ardında bırakırsın. Hayatta kalman için gereken şeyler vardır, yok etmen gereken şeyler vardır. Bundan fazlasını bilmeyiz. Ama neyi hatırlamak istediğimizi nasıl seçeceğiz? Bunun bir kuralı yok. Şairler güzelliğin, aşkın, duyguların veya acıların hatırlandığını söylerler. Ressamlar renkleri ve geceyi hatırlarlar. Müzisyenler sesleri ve bütün seslerin en güçlüsü olan kalbin atışlarını hatırlarlar. Belki de asıl sır budur: kalbinin sesini ve onu büyük bir hızla attıran şeyi hatırlamak.”