Gürsel Korat’ın bu çok katmanlı ve harikulade romanı yazarken nasıl bir kurgu taslağı planladı bir okur olarak çok ama çok merak edilesi bir konu.
Kurgunun içinde iç içe geçmiş uzamsal ve zamansal olayların takibini yaparken yazar bir an olsun okurunu yalnız bırakmıyor ve bir sonraki sayfada başka bir sürpriz önüne seriyor.
Düşünülmesi dahi muazzam bir alkış isteyen romanın kurgusu Türk edebiyatında böyle usta kalemlerin varlığıyla can bulunca bir okur olarak minnet ve teşekkür duyuyoruz.
Yaşadığımız politik, çevresel, kişisel ve evrensel tüm anı ve acıların hem gerçek hem de distopik bir manifestosu “Uyku Ülkesi”.
Yazarın tüm kitapları tarihsel bir uzamın odağında şekillenip büyümekle birlikte “toplumsal” acı gerçeğin ve gerçeklerin “unutmayan” aynası oluyor.
Dileriz ki Gürsel Korat gibi yazarlar daha çok
yazsın, daha çok anlaşılsın.