Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yaşanmış Deneyim (İkinci Cinsiyet Cilt 2)

Simone de Beauvoir

Yaşanmış Deneyim (İkinci Cinsiyet Cilt 2) Sözleri ve Alıntıları

Yaşanmış Deneyim (İkinci Cinsiyet Cilt 2) sözleri ve alıntılarını, Yaşanmış Deneyim (İkinci Cinsiyet Cilt 2) kitap alıntılarını, Yaşanmış Deneyim (İkinci Cinsiyet Cilt 2) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplum özgür kadınla kolay kadını birbirine karıştırmaktadır.
Koç Üniversitesi Yayınları
Erkekler varoluşlarının belirli anlarında tutkulu âşıklar olmuş olabilirler, ama "büyük bir aşık olarak tanımlanabilecek bir erkek yoktur. En şiddetli coşkularında bile hiçbir zaman her şeyden vazgeçmezler, sevgililerinin önünde diz çöktüklerinde bile, istedikleri hâlâ ona sahip olmak, onu ilhak etmektir. Yaşamlarının merkezinde, egemen özneler olarak var olmaya devam ederler. Sevdikleri kadın ancak birçok değerden biridir; varoluşlarının tümünü onun içinde boğmayı değil, onu kendi varoluşlarıyla bütünleştirmeyi isterler. Tersine kadın için aşk bir efendi uğruna tamamen bir vazgeçiştir. Cécile Sauvage, "Sevdiği zaman kadının kendi kişiliğini unutması gerekir," diye yazar.
Sayfa 371
Reklam
Ama gebelik her şeyden çok, kadının kendisi ile kendisi arasında geçen bir dramdır. Kadın gebeliği hem bir zenginleşme hem de bir sakatlanma olarak yaşar, cenin hem onun bedeninin bir parçasıdır hem de onu sömüren bir asalak, hem ona sahiptir hem de onun tarafından sahip olunmuştur. Bütün geleceğin bir özetidir o ve onu taşırken kadın kendini yeryüzü kadar engin hisseder, ama tam da bu zenginlik onu yok eder, artık hiçbir şey olmadığı izlenimine kapılır. Ortaya yeni bir varoluş çıkacak ve kadının kendi varoluşunu doğrulayacaktır. Bundan gurur duyar, ama aynı zamanda kendini karanlık güçlerin elinde bir oyuncak gibi hisseder, sarsılmış, zora maruz kalmıştır.
Erkekler kadınlara gerçeği sakladıkları için sitem ederler, ama bu kadar sebatla aldanmak için kendini çok beğeniyor olmak gerekir. Kadın ahlaksızlığa yargılıdır, çünkü onun ahlaklı olması, insani olmayan bir varlığı vücuda getirmesi anlamına gelir: güçlü kadın, hayranlık duyulacak anne, dürüst kadın, vb. Düşündüğü, düş kurduğu, uyuduğu, arzuladığı, talimat verilmeden soluk aldığı an, erkeklerin idealine ihanet eder. Bu kadar çok kadının, kendisine ancak kocasının yokluğunda "kendisi gibi olma izni vermesi bu yüzdendir.
"Kadın, erkek yasasının kendi yasası olmadığını, ona uymasını erkeğin bile beklemediğini bilir, çünkü kadını kürtaja, zinaya, hatalara, aldatmalara, yalanlara iten, bunları resmiyette kınayan erkektir; dolayısıyla kadın başka kadınlardan bir tür 'ortam yasası', tam anlamıyla kadınca olan bir ahlak kuralları bütünü tanımlamakta kendisine yardımcı olmalarını ister."
Sayfa 280 - Koç Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
"Fahişe bir günah keçisidir; erkek kendi alçaklığını onun üzerine boca ederek kendini arıtır, ardından onun varlığını inkâr eder. Yasal bir düzenlemeyle polisin gözetimi altına sokulsa da, yeraltında çalışsa da, fahişeye her durumda bir parya muamelesi yapılır."
Sayfa 293 - Koç Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Başkaldırı, anne çoğu kez saygınlığını yitirdiği için daha da şiddetli olur. Bekleyen, katlanan, şikâyet eden, ağlayan, olay yaratan kişi olarak görünür anne ve gündelik yaşamın gerçekliğin içinde bu sevimsiz rol, hiçbir şekilde onun yüceltilmesini sağlamaz; bir kurban olarak hor görülür, bir cadaloz olarak ondan nefret edilir. Yazgısı, yavan tekrarın tipik örneği gibi görünür. Yaşam onda, hiçbir yere varmadan sadece aptalca kendini tekrar eder; ev kadınlığı rolüne saplanmıştır, varoluşun genişlemesini durdurur, engel ve olumsuzlamadır o."
Sayfa 37 - Koç Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
"Evlilik, erkeği kaprisli bir emperyalizme teşvik eder. Hâkim olma eğilimi en evrensel, en karşı koyulmaz eğilimdir. Çocuğu anneye, kadını kocaya teslim etmek, yeryüzünde zorbalığı geliştirmek demektir. Onaylanmak, hayran olunmak, öğüt vermek, rehberlik etmek çoğunlukla kocaya yetmez; emir verir, egemen rolünü oynar. Çocukluğunda, varoluşlarıyla ona eziyet eden ve onu yaralayan başka erkekler arasında günden güne biriktirdiği bütün hınçlardan, evde otoritesini karsının yüzüne çarparak kurtulur."
Sayfa 205 - Koç Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Kadın sert ve ciddi erkek dünyasında devinirken,erkeğin yumuşak,şefkatli,hoşgörülü bir duyumsal dünyada,yani kadın dünyasında yaşıyor olması garip bir paradokstur.
Kadın, erkek yasasının kendi yasası olmadığını, ona uyumasını erkeğin bile beklemediğini bilir, çünkü kadını kürtaja, zinaya, hatalara, aldatmalara, yalanlara iten, bunları resmiyette kınayan erkektir; dolayısıyla kadın başka kadınlardan bir tür “ortam yasası” , tam anlamıyla kadınca olan bir ahlak kuralları bütünü tanımlamakta kendisine yardımcı olmalarını ister.
Sayfa 280 - Koç Üniversitesi Yayınları
Reklam
kadın, erkek tarafından her zaman ele geçirilebilir durumdadır ama erkek onu ancak cinsel organı sertleşmişse ele geçirebilir (…) _vajinismus kadar köklü bir başkaldırı olmadıkça._
Sayfa 105 - Koç Üniversitesi Yayınları
"Kaygı, kadının verili dünyaya duyduğu güvensizliğin açığa vurulmasıdır. Dünyanın ona tehditlerle dolu, karanlık felaketler içinde yok olmaya hazır gibi gelmesinin nedeni, orada kendini mutlu hissetmemesidir."
Sayfa 336 - Koç Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Aşk arzusunun tutkulu bir aşk haline gelmesi, bu arzu ancak tensel olarak doğrulandığında mümkündür.
Sayfa 373
Kadın kendine "Beni gerçekten seviyor mu?" diye sormaya pek nadiren razı olur, ama "Başka bir kadını sevmiyor mu?" sorusunu yüzlerce kez sorar.
Sayfa 388
Çoğu kez ona sinsi ve yalancı olduğu, "olay çıkardığı" için kızılır. Ama aslında o, sırlara ve yalana yargılıdır. Bir kadın on altı yaşına geldiğinde, kimi acılı sınamalardan geçmiştir bile. Ergenlik, âdet görme, cinselliğin uyanması, ilk heyecanlar, ilk ateşler, korkular, tiksinmeler, kuşkulu, bütün bunları yüreğine hapsetmiştir; sırlarını özenle saklamayı öğrenmiştir. Sırf kadın bezlerini saklaması, âdet gördüğünü gizlemesi bile onu yalana hazırlar.
Sayfa 90
994 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.