Bence hiç kimse şöhret kaygusiyle tek adım atmamalıdır; insanın düşüncesini ve hareketlerini, boş olan kıymetlere harcaması, deniz kenarında bulunan kumların üstüne, dalgaların diğer kum tabakaları getirmesi gibi, devamlı hadisat dalgalarının o şan ve şerefin üstüne bir perde çekmesiyle neticelenir.
Gülâbdânın içine gül suyu koymak lazım gelirken, sirke koymamız, o gülâbdâna zulmetmek değil midir kızım? Herhalde dünyada şöhretten evvel aranacak büyük kıymetler mevcuttur.
...Sâmiha Ayverdi, hayrânı olduğu Mevlânâ, iç tekâmülünü üç kelime ile ifâde etmişti: "Hamdım, piştim, yandım." Ayverdi'nin bir asra yaklaşan ömründe kaleme aldığı yüzlerce makalenin, sohbetin konusu ise üç harfle beş nokta idi: "Aşk".
"Hâsılı, harekâtını ölçecek en büyük terâzi kalbindedir. Eğer içinin sesinden uyanmaz ve doğrulmazsan, hâriçteki seslerden faydalanamazsın; zîra hiçbir ses kalbindeki fetvâ kadar doğru haber verici olamaz. Elverir ki dünya dağdağalarından onu işitecek vakit bulabilesin."
Biz insanlar büyük bir hızla geçtiğimiz hayâtı sür'atinden dolayı sabit zannetmekteyiz. Halbuki hakikatte uçarcasına geçip geride bıraktığımız asıl o...
Ve biz insanlar, korktuğumuz ölümle her an ölüp dirilmekte olduğumuz halde bunun da farkında değiliz.
Farkında değiliz. Zira bu iş o kadar devamlı ve sür'atle cârî olagelmekte ki, işte bu sür'atten dolayı her lahza ölüp dirildiğimizin asla farkında olmuyoruz. Bu ölüm, bünyemizin görünen ve görünmeyen her noktasında hükmünü işlemekte. Öyle ki dünkü ben neredeyim? Şüphesiz o kayboldu.