Yıldız Güncesi sözleri ve alıntılarını, Yıldız Güncesi kitap alıntılarını, Yıldız Güncesi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''Niçin Yıldız Güncesi adlı kitabımda yer alan yolculukların numarası sırasıyla gitmiyor? '' diye sordum. ''Hah hah ! '' diye güldü adam. ''Demek bana inanmıyorsun, öyle mi? Bunun nedeni şu dostum: Bazı yolculuklar uzayda geçiyor, bazıları da zamanda, bu yüzden asla birinci yolculuk diye bir şey olamaz. Daima yolculukların daha başlamadığı bir zamana geri dönebilir ve herhangi bir yerde gidebilirsin, o vakit, birinci yolculuk, ikinci yolculuk olacaktır, ve bu durum sonsuza kadar böyle sürüp gidebilir! ''
Eğer inancınız belli nedenlere ve belli ilkelere dayanıyorsa, o inanç bütün kudretini kaybeder; iki artı ikinin dört ettiğini çok iyi biliyorum, bu yüzden buna inanmam gerekmez. Ama Tanrı hakkında hiçbir şey bilmiyorum, bu yüzden O'na ancak inanabilirim. Bu inanç bana ne sağlıyor? Eski hesaba göre, hiçbir şey. O artık ne yok olma korkusuna karşı bir yatıştırıcı, ne de ruhun kurtuluşu için kulis faaliyeti yürüten göksel bir soylu görevi görüyor. O, varlığın çelişkileriyle azap çeken zihni sakinleştirmez; varoluşsal sorunları çözmez; size söylüyorum - o değersiz bir şeydir! Yani bir amaca hizmet etmez. İnanç duyma nedenimizin bu olduğunu bile söyleyemeyiz, çünkü böylesi bir inanç mantık dışıdır: Bunu söyleyen kimse aslında -her zaman- mantıklı ile mantıksız arasındaki farkı bildiğini iddia ediyordur ve kendisi mantıksızı seçmiştir, zira ona göre Tanrı'nın yer aldığı taraf orasıdır. Biz bu tür savlar ileri sürmeyiz. Bizim inancımız ne yalvarır, ne de teşekkür eder, ne alçak gönüllüdür, ne de küstah, o sadece vardır ve bu konuda söylenebilecek başka bir şey yoktur.
-Ey muhterem rahibimiz, hocamız ve saygıdeğer babamız, eğer en değersiz hizmetkarlarınızın seviyesine inme lütfunda bulunursanız, lütfen bize söyleyin, şehitlik mertebesine ulaşmaya aday birinin ruhu Cennet'e girer mi?
-Şüphesiz girer, evladım! diye yanıtladı Peder Oribazy.
-Girer, öyle mi? Bu çok iyi . . . dedi Gnelt yavaş yavaş.
-Ve siz, ey
Başlangıçta Tanrı'yı Öfkeli Baba, sonra Çoban, sonra da yarattıklarına tutkun olan bir Sanatçı olarak hayal ettiler; dolayısıyla insan sırasıyla terbiyeli bir çocuk, söz dinleyen bir koyun, son olarak da büyülenmiş bir seyirci rolü oynamak zorunda kaldı. Ama Tanrı'nın dünyayı, yarattıkları sabahtan akşama önünde eğilsin diye yarattığını düşünmek; Tanrı'nın insanları, onlar Bu Dünya'yı beğenmeyip Öte Dünya için yatırım yaparcasına O'nu sevsinler, ve sanki O, dinmeyen alkışlar ve hayranlık dolu sözler karşılığında tekrar sahneye çıkan bir virtüoz misali, asıl numarasını ölüm perdesinin inmesine saklıyormuş gibi kendisine dua etsinler diye yarattığını düşünmek çocukçadır.
(Başka bir gezegende)
... Onlara, bir gün artık var olmayacaklarını düşünmenin insanlar için üzücü olduğunu, ama daha önce var olmadıklarını bilmenin o kadar üzücü olmadığını anlattım. İyi yürekli rahiplerin anlayamadığı şey işte buydu...
"Ilk olarak, okuduğum kitapları tekrar okuma hatasına düşmemek için, her eseri -bittirir bitirmez- roketin kapısından dışarı atmayı ve dönüş yolculuğunda, uzayda yüzen bu kitapları birer birer toplamayı planladım."
İşte bu yüzden inancımızdan dolayı Tanrı'dan lütuf beklemiyoruz, çünkü bizler ticari işlemlere ve karşılıklı ödemeye dayanan bir teodesiyle ilişkimizi kestik: "Ben seni yaratacağım, sen bana hizmet edip şükredeceksin, diyen bir teodesiyle."