Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ünlü Kahramanların Aşk Öyküleri Üzerine Bir İnceleme

Yunan Mitolojisinde Aşk

Turhan Yörükan

Yunan Mitolojisinde Aşk Gönderileri

Yunan Mitolojisinde Aşk kitaplarını, Yunan Mitolojisinde Aşk sözleri ve alıntılarını, Yunan Mitolojisinde Aşk yazarlarını, Yunan Mitolojisinde Aşk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çünkü seven, özünde tanrılık olan insandır, bu bakımdan tanrılara daha yakındır.
Gökten, tanrının yaratıcı gücü, menisi olarak yağan suyun, toprağa karışmasıyla yaratılmıştır bütün canlılar.
Reklam
Nitekim, yüksek sınıfa mensup olan erkeklerin, bu oğlanlara telkinde bulunarak, gerçekten aristokratik ve erkeğe yaraşır bir aşk şeklinin erkekler-arası olduğunu söyleme­leri, onları bu yolla heveslendirmeye çalışmaları ve hoşgörülü davranmaya teşvik etmeleri, bu gidişi önemli ölçüde etkilemiş görünmektedir. Mitolojik öykülerle takviye edilen, dinen mubah görülen bu davranış, Girit ve İsparta toplumunda kurumlaşarak, büyümenin, yetişkin hâle gelmenin bir aracı olarak görülmüş, gençlerin hayatının ayrılmaz bir parçası hâline getirilmiştir; homoseksüel bir ilişki tecrübesini yaşamak, bir tür topluma giriş, bir rite de passage olarak algılanmıştır.
Sayfa 269Kitabı okudu
İsa’dan önce altıncı yüzyılda Atina’nın kanunlarını yapan büyük devlet adamı Solon, bir homoseksüeldir. Isa’dan önce 530-450 yılları arasında üretilmiş vazolar üzerine yazılmış yazıla­rı tahlil eden bir araştırma, 925 erotik ithafın % 91’inin erkekten erkeğe yapılmış olduğunu ortaya koymuştur ve Platon (Eflâtun, 427-347) döneminde, erkek homoseksüelliğinin felsefîleştirildiği görülmüş; hattâ bu dönemde erkeğin erkeğe olan aş­kının ideal ve üstün bir sevişme şekli olduğu, Aphrodite Ourania’ya yakışır bir sevişme şeklinin de bu olabileceği ısrarla vurgulanmıştır.
Sayfa 268Kitabı okudu
lokaste, oğlu olduğunu bilmediği kocasına, kadere razı olmak gerektiğini hatırlatırken, annesiyle evlenmek tehlikesinin onu bu derece ürkütmemesi gerektiğini söylemektedir. Çünkü rüyalarında anneleriyle cinsel ilişkiye giren pek çok oğlan çocu­ğu bulunmaktadır. Psikanalizin iddia ettiği şekilde, erkek çocuk­ların annelerine karşı duydukları bu cinsel arzunun, Sigmund Freud’dan bin yıldan fazla bir zaman önce lokaste’nin ağzından dile getirilmiş olması ilginçtir. Adını bu mitosun kahramanlarından alan “Oidipus kom­pleksi” kavramı, Freud’a göre, toplumun tepkisine yol açtığı, ah­lâkî normlara aykırı bulunduğu için sonradan baskı altına alınan üniversal bir ilk çocukluk yaşantısını ifade etmektedir. Baba ile aynileşme sonucunda, anneyi bir aşk objesi olarak görme eğili­mini ifade etmek için kullanılmaktadır. Bir cinsel haz objesi ola­rak anneyi paylaşmada rakip olarak görülen babayı, herhangi bir şekilde bertaraf etme durumunu dile getirmektedir. Kompleks, Oidipus tragedyasının da çok iyi bir şekilde belirttiği üzere, ana­ya ve babaya karşı gösterilen ve ahlâkî normlarla bağdaştırılma­sı güç olan bir çatışmak duruma işaret etmektedir.
Sayfa 209Kitabı okudu
Hero ile Leandros
Sevişmeler, bu şekilde devam edip gitmektedir. Sabah ışık­ları ortalığı aydınlatmadan önce, delikanlı tekrar karşı sahillere, kendi yurduna doğru yüzmekte; karanlık basınca da tekrar deni­zin korkunç dalgaları ile boğuşarak sevgilisine ulaşmaya çalış­maktadır. Böylece, saklamışlardır herkesin gözünden seviştikle­rini. Ne var ki, çok sürmemiştir bu
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
1k'lılara mesaj bölümünü kullanırken alternatif bir öneri :d
“Yakarmalarıma kulak ver, sevişmeyi emreden Aphrodite’nin hışmından koru kendini”, demiştir.
Sayfa 126 - Hero ile LeandrosKitabı okudu
Orpheus
Zaman geçmiş, yılın sonuna gelinmiştir. Bütün bu süre zar­fında Orpheus, kadınlardan uzak kalmış, herhangi bir kadına, kı­za ilgi duymamıştır. Yaşadığı olaylar onu ya çok mutsuz etmiş, yahut da ondan çok şeyler istemiş, onu yormuştur. Bu isteksizli­ğine rağmen pek çok kadın onunla evlenmek için yanıp tutuş­muştur. Ama o, bundan böyle hayatının baharında olan delikan­lılarla ilgilenecek, Ovidius’a göre, Aphrodite Ourania’nın erkek erkeğe sevişme geleneğini Trakya’da ilk başlatan insan olacaktır.
Kadının düşüşü
Anlaşılacağı üzere, erkeğe nazaran yaratıcılıkta çok açık bir üstünlüğü olan kadının yerine, patriarkal sistemde, kadının ya­ratılıp erkeğe verilmiş olması, onun seviyesini düşüren önemli faktörlerden biri olmuştur. Zeus’un, kızı Athena’yı ve ikinci defa olmak üzere oğlu Dionysos’u kendisinin doğurmuş olması, hattâ babası Kronos’u kusturarak kardeşlerine bile hayat vermiş olma­sı, Ana-Tanrıça’nın ve sembolik olarak kadının üreme yeteneği­ne gerek kalmamış olduğuna işaret etmektedir. Ne var ki, Patri­arkal sistemde, kadının bu temel özelliğini görmezlikten gelmek yeterli olmamıştır.
Kadınların yaratılması (Pandora)
Bu durumda, Titan İapetos’un KIymene’den doğma oğlu Prometheus, Zeus’tan ateşi çalıp, insanlara tekrar hediye etmiş, onları bir bakıma tanrılarla yeniden boy ölçüşebilecek bir hâle getirmiştir; bunun için de ağır bir şekilde cezalandırılmıştır. Baş­ka suçları da bulunmakla birlikte, Prometheus’un başını ağrıtan en büyük suçu bu olmuştur. Zeus, hem
Reklam
Aphrodite Ourania, Aphrodite Pandemos ve Homoseksüellik
Homeros ve Hesiodos’un yaptığı belirlemelerden hareket ederek, genellikle İsa’dan önce beşinci ve dördüncü asırlarda, mitolojide, daha sonra da Yunan felsefesinde, özellikle Yeni Platonculuk ile Tasavvufta ve Yunan sanatında ifadesini bulan yo­rumlamalar, iki Aphrodite veya Aşk anlayışını, Ourania ile Pandemos farkını çok belirgin bir hâle getirmiştir. Aphrodite Oura­nia, yüceltilmiş, uhrevî olan veya ulvî olan aşkın; Aphrodite Pandemos ise, âdi, sıradan, herkese mahsus olan aşkın yaratıcısı, ko­ruyucu ve temsilcisi hâline getirilmeye başlamıştır (...) Bu farkın ortaya çıkmasıyla, gene bu dönemde, Aphrodite Ourania, Aphrodite Pandemos’un karşıtı olarak, Yunan inanç ve düşünce sisteminde daha farklı yorumlamalara da tâbi tutul­maya başlamıştır. Bu yorumlama biçimlerinin ortaya konma­sında, filozofların, Herakleitos’un, Parmenides’in, Empedokles’in, özellikle de Sokrates ile Platonun ve öğrencilerinin büyük bir etkisi olmuştur. Bu yorumlamaların bir kısmı, erkeğin erke­ğe olan cinsel ilgisini meşrulaştırmak için de kullanılmıştır. Böylece, homoseksüelliğin aklileştirilmesi yoluna gidilmiş; psi­kanalizin bir tabirini kullanacak olursak, bu tür bir ilişki, böylece süblime edilmiştir. Bu tür sevişme, aynı zamanda, erdemli ol­manın, bir bilen âşıktan erdemli olmayı öğrenmenin bir yolu olarak da görülmüştür.
En ilginç ibadet olabilir
Eserinde değişik âdetlere sık sık yer vermiş olan Herodotos’a göre, Babil’de kadınlar, Mylitta denen bir tanrıçaya, tanımadıkları kimselerle cinsel ilişkiye girerek ibadet ediyorlar­dı. Mylitta, Babil’de, bir üreme ve çocuk doğurma tanrıçası idi. Bu tanrıçanın, gene bir Babilonya tanrıçası olan İshtar’a, dolayı­sıyla da Aphrodite’ye çok benzeyen bir yanı bulunuyordu. Herodotos’un bildirdiği üzere, Asur dilinde Aphrodite demek olan Mylitta’ya ibadet etmek üzere, her kadının, en az bir defa olmak üzere, tapınağa gelerek tanımadığı bir erkekle birleşmesi gerekiyordu. Çevreden gelen kadınlar, Aphrodite tapınağının duvarla­rı içerisinde ayrılmış olan yerlerde oturur, dizleri üzerine bir miktar para atıp, “Senin şahsında tanrıça Mylitta’yı çağırıyorum” diyen bir erkekle, atılan paraya ve kendisine başvuran bir erkeğe herhangi bir itirazda bulunmadan, birleşir ve evine dönerdi.
91 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.