O dil, o kuytu köşede yaşıyordu, benim gibi, bizim gibi, insanlar gibi yaşıyordu ve insanlar gibi direniyordu. Yasaklanan, durmadan horlanan, aşağılanan ve alaya alınan o dil, o köşede, durmadan şavkıyarak, kelamının gücüyle bir insanın yaralarına, öfkesine, çaresizliğine, kederine, sıkışmışlığına merhem oluyordu.