Ancak bir kentin sokaklarında, bir tür acı çekerek yaşamış biri, kaldırım taşlarının, kapı eşiklerinin, tuğlaların, pencerelerin ne anlama geldiğini fark edebilir.
Rodin kendisini şöyle açıklıyor:
Hiçbir iyi heykelci insan figürünü, yaşamın gizemi üzerinde düşünmeden biçimlendiremez: yakalanması güç çeşitlemeler içinde şu ya da bu birey, ona yalnızca her yerde hazır ve nazır olan tipi anımsatır; heykelci sürekli olarak yaratılandan yaratana doğru yönelir… İşte bunun için, benim figürlerimin çoğunda hala mermerin içine hapsolmuş bir el, bir ayak vardır; yaşam her yerdedir, ama gerçekten de hemen hiçbir zaman tam ifadesini bulmaz ya da birey eksiksiz özgürlüğe kavuşmaz.
Gerçek ve gerçek olmayan arasında siyah beyaz farklılığı olmadığı gibi doğru ve yanlışı da birbirinden her zaman ayırt edemeyiz. Hatta aynı şey hem doğru hem de yanlış olabilir...
Gündüz Vassaf psikoloji alanındaki eserlerinden çok, tarihe farklı bir bakış açısıyla yaklaştığı çalışmalarıyla tanınmaktadır. Radikal gazetesinde Uçmakdere başlığıyla köşe yazıları kaleme almıştır. İnsan, tarih, sosyoloji, popüler kültürün den içinden gecen bilgileri içeriyor.
Gündüz Vassaf gazete yazılarından hayatın içinden gecen ..olayların, kültür dans, edebiyat, anların harmanından bır seçki sunuyor okura..
Dili acık düşündüren,
bır anlatımı var kıtabın
Medeniyet, Kültür, Sanat
Estetik kaygıdan yoksun, haz vermekten uzak, anlaşılması güç kavramların birlikteliğinden meydana gelen bir sanat anlayışı karşısında, anlamadığı her şeye “Bu, sanat değildir” peşin hükmünü yapıştıran bir ortam söz konusu. Günümüzde kravat takmayı bile uygarlaşmak sanan insanlar var…
Medeniyet, Kültür, Sanat ta da insanlığın evrensel soru ve sorunlarından yola çıkarak yeni sorular soruyor, alışılagelmiş cevaplarla yetinmiyor.
Peki sizin cevabınız ne olurdu?
Postmodern romancıların öncülerinden biri olarak kabul edilen Fowles, yayımlanan ilk eseri The Collector (Koleksiyoncu) ile büyük üne kavuşmuş ve ticari başarı kazanmıştır
John Robert Fowles
Ağaçlar , yazarın iç dünyasını tanımak için benzersiz bir olanak ve yapıtlarındaki esini gerçekten anlayabilmek için bir anahtar sunuyor.
John Fowles olgun bir sanatçıyken aktardığı, hem çocukluğundan kalma hem de sanatıyla ilgili bu çok etkileyici anılarında, doğanın onun yaşamında bıraktığı büyük etkiyi ve doğayı kategorize etme, evcilleştirme ve sonuçta sahiplenme konusunda geleneksel dürtülerimizin gizli tehlikelerini gösteriyor.
John Fowles için ağaçlar, düzyazı kurgunun ruhumuzun vahşi yanını simgeleyen en güzel analoğudur ve yazar, sanatta tahmin edilemezliğin, anlaşılamazlığın ve sezgiselliğin önemini vurguluyor...