Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Uygarlık herkesin başka birisini tanımadığı büyüklükte şehirlerde yaşama sanatıdır.
Kabul edilemez olan şey bir insanın tanrı olması fikri değildi. Mısır kendi firavunlarına yüzyıllardır tapmıştı. Helenleşmiş doğunun her yanında en azından MÖ 5. yüzyıldan itibaren yöneticilere tanrı diye tapılmaktaydı. Büyük İskender bu geleneği Yunanistan'dan fethettiği ülkelere taşımıştı. Roma da ilahlaşmış kurucusu Romulus'a sahipti. Yalnızca tektanrılı Yahudiler tanrısal olan ile insan arasında çok belirgin bir ayrım yapmışlardı.
Reklam
Sıradan insanlar sigorta poliçeleri misali tanrılara ihtiyaç duyardı, seçkinlerin ise buna pek ihtiyaçları yoktu. Seçkinlere göre kendileri ile tanrılar arasındaki boşluk sıradan insanlarla kıyaslandığında çok daha küçüktü ve ihtişam, korku ve şükran duymalarına daha az gerek vardı. Kendi "rasyonel" inançları ile halk tabakasının batıl, irrasyonel inançları arasında ayrım yapmaktan hoşlanırlar ve halkın yaptığını yapmazlardı.
Kaçınılmaz şekilde seçkinler, çoğunluktan daha fazla kuşkucu olmaya yatkındılar. Zenginlikleri sayesinde tanrısal olana daha az ihtiyaç duymaktaydılar.
... din tarihsel olarak meşrulaştırmanın en yaygın ve etkili bir araçsallığı olmuştur. (Berger, The Sacred Canopy)
Roma dünyasında hüküm süren çeşitli ibadet tarzlarının hepsi halk tarafından eşit ölçekte gerçek olarak, filozoflar tarafından eşit ölçekte yanlış olarak ve yöneticiler tarafindan ise eşit ölçekte yararlı olarak kabul edilirdi.
Reklam
Mitleri kutsarken şairler yalnız değildiler, çünkü şairlerden önce devletler ve politikacılar faydalı birer çare gördüklerinden onları zaten kutsamışlardı. İnsanları batıl inançlar ve korkularla denetlemeleri gerekiyordu ve bunların da mitler ve mucizeler olmadan ortaya çıkması mümkün değildi. (Strabon, Geographika)
M.Ö 1. yüzyıl dolaylarında dünya tıka basa tanrılarla doluydu. Bunlardan binlercesi itişip kakışmakta, birbirleriyle rekabet etmekte ve kaynaşmaktaydılar. Birçoğu da göz açıp kapayıncaya dek sahneden kaybolmaktaydı.
Tevrat'ın ilk emri 'Yaşat'...
Hristiyanlık hep İsa peygamberin barışçıl yönü ile tebliğ edilmiştir. Fakat Haçlı Seferleri ile bu karakter değişmiş, “Hristiyanlık şiddeti” şekline bürün­ müştür.
Sayfa 37 - Lopus YayıneviKitabı okudu
Bir zaman sonra Endülüslü Müslümanlar 13 parçaya bölündüler. Toprak, şan, şöhret için birbirleriyle savaş­maya başladılar ve zayıf düştüler. ... Müslümanların güçsüz düşüp zulme uğramalarının sebebi hep aynıydı. Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ay­rılığa düşmeyin, emrini unuttular. Aralarına düşmanlık girdi ve kurda kuşa yem oldular. Irkçılık da Müslümanların bölünmesine neden oldu.
Sayfa 15 - Lopus YayıneviKitabı okudu
Reklam
Es’ad b. Zürâre’nin İslâm’ın bu dirilten mesajlarını ilk ulaştırdığı şahıs; çok sevdiği bir arkadaşı idi. Zaten Hidayet insanın sevdiklerine hediye edebileceği en önemli, en değerli, en kıymetli hediye idi değil mi ?
510 syf.
8/10 puan verdi
·
12 günde okudu
İNSAN VE İNANÇ
Semerkand ardından okumanın daha iyi olacağını tavsiye edenler olduğundan öyle yaptım. Tavsiyem de bu yönde. Bartol, tamamen tarihi bir gerçekliği sunmaktan ziyade bu gerçeklikle edebiyat yönünü ortaya koymayı tercih etmiş. Kitabın özüne ulaşmak ve esas konuyu kavramak için uzun. Ama bir yandan insanın amacı uğruna neler yapabileceği neler düşünebileceği korkutucu şekilde yansıtılmış. Esas mesele inancın sağlamlığı mı, yoksa neye ve hangi amaca inandığın mı? Fedailerin Kalesi Alamut bunu iyi hissettiriyor. Kitapta bana sığ gelen yerler de oldu. Örneğin, çok güçlü bir profille yansıtılan İbni Tahir'in, Nizamülmülk'ün ölümü esnasında Hasan Sabbah'ın yalancı olduğuna ikna edilmesi, ardından Hasan Sabbah'ı öldürmeye giden İbni Tahir'in, çok hızlı ve kolayca Sabbah tarafından ikna edilip özgür bırakılması gibi. Kitap birşeyler ögretmekten ziyade, ögrenilmesi gereken tarihi aşılıyor.
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201241,6bin okunma
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.