Başkalarının ağzına asla bakmamayı, bizzat izlenim edinmeyi alışkanlık haline getirdiğini söyledi. Hiç kimsenin kendisini etkilemesine izin vermezdi. Zira "başkaları" nın burada ve muhtemelen diğer yerlerde de başlıca faaliyeti, bir bakıma birbirine muhtaç olan ve -burada bir an durdu- hatta belki de birbirleri için bir anlam ifade ede bilecek insanlar arasına nifak sokmaya çalışmaktı.
Ama sevilmemeyi rahatlıkla göze alabilirdi. Sevilmemesinin nedeni, dürüst olması, prensip
olarak hep gerçeği, sadece gerçeği söylemesiydi. Lafını sakınmazdı o, doğruya doğru, eğriye eğriydi ...
... yüzü hep solgun, biraz da yorgundu; bazen iç geçirirdi, sık sık sözünü ettiği sıkıntılarını, kimi dertlerini, kimi hayal kırıklıklarını alnındaki çizgilerden okuyabilirmişim aslında.