"Enver Paşa iki ekstrem arasında, yani ümitleri hayalleriyle büyük yenilgi arasında, ama daima cesur, daima dinamik, kendi talihiyle boğuşur.
Ve son, ne yazık ki imparatorluğun da sonu olur."
- Şevket Süreyya Aydemir
Enver Paşa, eski Osmanlı İmparatorluğu'nda büyük bir rol oynamıştı. Aynı zamanda Anadolu'daki milli hareketin ve şahsen Mustafa Kemal Paşa'nın amansız düşmanıydı.
Enver Paşa, İngilizlere Arabistan'da kum çölünü bırakmak, Türkistan'da da Cengiz Han İmparatorluğu tipinde bir Orta Asya İmparatorluğu kurmak planıyla dolaşıyordu. Bu azılı maceracı, amacına erişmek için bir "İslam Ordusu" kurmak niyetindeydi.
“Enver, bir süre sonra, Türk Ordusunda o zamana kadar var olan Yüksek Askerî Şurayı ortadan kaldırdı. Alman Askerî Kurul sözleşmesinde benim de Şuranın üyesi olduğum açıkça yazılıydı. Bu en yüksek askerî kurumun kaldırılması konusunda ne bana ve ne de öteki üyelere bilgi vermeye, bildirimde bulunmaya gerek görülmedi. Bunları rastlantı olarak
“Enver'in yüksek makama geçtikten sonra yaptığı ilk iş, politika alanında kendisine rakip gördüğü Türk subaylarını ordudan ayırmak oldu. Ocak 1914'te Enver, 1100 subayı birden emekliye ayırdı.”
“Enver'in nasıl olup da bu makamlara yükselebildiğini düşündüğümüz zaman, padişahın İttihat ve Terakki Komitesi karşısında ne kadar güçsüz durumda bulunduğunu anlamış oluruz.”
Enver'in macera, dram, film yahut daha başka sözlerle ve kavramlarla ifade edilebilecek şekilde yaşadığı hayat, şimdi Tacikistan'ın sınırları içerisinde bulunan Abıderyâ köyünün civarındaki tepelerde 1922'nin 4 Ağustos sabahı Sovyet Kızıl Ordu askerleri ile girdiği çatışmada bir Rus süvarisinin kısa namlulu tüfeğinden çıkan domdom kurşunu ile nihayete erdi.
Kurşun, yanında bulunanlardan birisinin ifadesi ile sırtından şemsiye gibi bir kırmızılık püskürterek çıktı, Enver atın üzerinden yere devrildi...
Ama ah o binbir çeşit idealler, savaşta uğranan mağlubiyetin ardından gittikçe artan intikam hissi, Müslüman dünyasını şaha kaldırarak İngiltere'yi dize getirme hevesi ve daha da önemlisi Naciye'nin karşısına mağlup değil, savaşın galiplerini yerlere sermiş bir muzaffer eda ile çıkabilme hayali!..