Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Severiz esb-i hünermend-i sabâ-reftârı Bie perî-şekl sanem bir gözü âhû yerine
Sayfa 30
172 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
35 günde okudu
Hüseyin Rahmi Gürpınar "Mürebbiye" eserinde, Batılılaşmanın yanlış anlaşılmasının toplum üzerinde doğurduğu sonuçları işlemiştir. Mürebbiye aynı zamanda Batılılaşmayı yanlış anlayan, alafranga, züppe, geleneklerine uymayan tiplere yer veren eserler içerisinde değerlendirilir. Romanın başkahramanı Anjel'dir. Mösyö Maksim ile olan ilişkisi vesilesiyle İstanbul'a gelen Anjel bir Rum genci ile aldatırken yakalanması üzerine beş parasız kalır. Yardım istediği aile onu konağa yerleştirir. Aslında Parisli bir hayat kadını olan Anjel, konağa ahlâklı, dindar, namuslu bir Matmazel Anjel olarak tanıtarak girer. Fransa'da kötü kadın adıyla anılmasına rağmen konakta mürebbiye olarak çalışıyor olmasına kendisi bile akıl erdiremez. Konak sahibi kendi ailesine karşı sert tavırdadır fakat Mürebbiyeye ayrı özen gösterir. Mürebbiye Anjel güzel ilgi çekici bir kadın olmasından dolayı konağın diğer erkekleri Anjel'e aşık olurlar. Anjel'in yatak odasına kadar girerler. --------------------------------- "Zaten fizyolojik bakımdan gülmekle ağlamanın bazı durumlarda farkı yok gibidir. İkisi de sinir zayıflığından ileri gelir..." s.9 "Eğer ağlamakla ahlak düzeltmek mümkün olsaydı dünyada çocuklardan uslu kimse bulunmazdı..." s.9 "Bu hastalıklı on dokuzuncu yüzyılın zehirli ahlakını kendimize aşılarız." s.17 "Kusur yalnızca bizim mesleğimizde değildir." s.18 "Bir erkeğe aşık olmak bizim gibi kadınların yıkımına yol açar."s.18
Mürebbiye
Mürebbiye
Hüseyin Rahmi Gürpınar
Hüseyin Rahmi Gürpınar
Mürebbiye
MürebbiyeHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20187,5bin okunma
Reklam
133 syf.
9/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
İsmini hepimizin sıklıkla duyduğu ve balkon sahnesini herkesin bildiği bir eserdir. Romeo ve Juliet beş perdelik İngiliz klasiği. Rönesans döneminde yazılmış olup o dönemin özelliklerini barındırmaktadır. Konusu: Romeo ve Juliet iki düşman aile olan Capulet ve Montague ailelerinin birbirini seven evlatlarıdır. Romeo başka bir kızın aşkıyla yanıp tutuşurken bir gün Capuletler'in evinde olan baloya gider ve orada Juliet'i görür. Birbirlerine aşık olurlar. En büyük sorun da düşman ailelerin evlatları olması. Aralarındaki sevgiye kayıtsız kalmak istemezler ve ailelerinden gizli evlenirler ama talihsizlikler yakalarını bırakmaz. Romeo işlediği suç yüzünden sürgün edilir. Juliet'i babası soylu Paris ile evlendirmek ister. Juliet bu duruma çözüm bulmak için Rahip Lawrence'nin yanına gider. Beraber bir plan yaparlar ve Juliet'i ölü olarak gösterirler. Juliet'in öldüğünü öğrenen Romeo Juliet'in mezarının başına gelir ve orada satın almış olduğunu zehri içerek intihar eder. Bu durumu gören Juliet ise Romeo'nun hançeriyle canına kıyar. Sonrasında Capulet ve Montague aileleri barışır ama en büyük hazinleri olan evlatları ölmüştür. "Ah, Romeo, Romeo! Neden Romeo'sun sen? İnkâr et babanı, adını yadsı! Yapamazsan, yemin et sevdiğine Vazgeçeyim Capulet olmaktan ben." "- Binlerce kez iyi geceler sana! + Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa." "Hiç kuşkum yok; bu çekilen acılar İleride konuşacağımız tatlı anılar olacak."
Romeo ve Juliet
Romeo ve JulietWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202260,7bin okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Kitap beş perdelik tiyatro eseridir. Eser Fransız kralı 14. Louis'in isteği üzerine yazılmıştır. Bu dönemde Fransa'ya giden Türk elçisi sarayda kendisi için hazırlanan karşılamayı beğenmez. Bunun üzerine Frans kralı kitapta intikam amacıyla gülünç Türk sahnelerine yer verilmesini ister. Eserin son iki perdesinde Türk sahneleriyle ilgili gülünç diyaloglara yer verilmiştir. Konusu, Mösyö Jourdain tüccar bir babanın oğludur. Kendisi soylu ve asilzade olmak istemektedir. Bunun için müzik, dans, felsefe ve silah sanatlarıyla ilgili özel dersler almaya başlar. Tanıdığı kişiler Mösyö Jourdain'i geliştirmek adı altında onu komik duruma düşürürler ama Mösyö bu durumun farkında değildir. Eşi Madam Jourdain bu durumun farkında Mösyö'yü uyarmak ister fakat Mösyö onu dinlemez. Mösyö'nün bir de kızı vardır. Kızı asilzade olayan sevgilisiyle evlenmek ister. Mösyö asilzade olmayan birine kızını vermek istemez. Genç delikanlı yardımcısıyla beraber Mösyö'ye oyun oynar ve kendisini Türk sultanı olarak tanıtır. Türk sultanı olduğunu öğrenen delikanlıya kızını verir ve böylece kızla genç delikanlı kavuşmuş olur. "Dans ve müzik insan aklını güzel şeylere yönlendirirler." "İnsanlar boş şöhretler, boş mevkiler için kavga etmemeli. Bizi diğerlerinden ayıran bilgelik ve erdemdir." "Sevdiğimiz insanın bizi ikna etmesine ne de kolay izin veriyoruz!"
Kibarlık Budalası
Kibarlık BudalasıMolière · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20165,1bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Cemile ve Sadık evlidir. Savaşın başlamasıyla Sadık'ın cepheye gitmesi gerekmektedir. Sadık cepheye gider ve günlerini eşinin kardeşiyle birlikte cepheye malzeme, erzak gibi şeyler taşıyarak geçirmektedir. Kaynı içten içte Cemile'ye karşı ileri boyutta sevgi beslemeye başlar. Cemile'yi köydeki diğer erkeklerden de kıskanır. Cemile eğlenceli biri olmasının yanında hal ve hareketlerine dikkat etmeyen bir kızdır. Bir gün Cemile ve kaynı cepheye erzak taşıyan Danyar ile karşılaşırlar. Danyar'ın sessiz bir yapısı vardır ve kimseye bir şey söylemez. Bunun farkında olan Cemile ve kaynı Danyar ile dalga geçmeye başlar. Zamanla Cemile Danyar'a aşık olmaya başlar ve duygularının karşılıksız olmadığının farkındadır. Bu duruma kaynı da sessiz kalmak. Kısacası evli olan bir kadının kocasının askere gitmesiyle başlayan yasak aşk hikayesini konu edinmektedir. "Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez..." "Kalbim, bilemediğim bir şey karşısında, bilinçsiz bir sevinç, bilinçsiz bir korku ile durmuştu sanki." "Yüzüne bakar ve onda kendimi bulur gibi olurdum. Onun ruhunda da, tıpkı bende olduğu gibi, acı veren, toplanıp olgunlaşan ve şimdi bir çıkış yolu arayan bir şey vardı."
Cemile
CemileCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201932,6bin okunma
224 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Okuduğum ikinci Agatha Christie kitabıydı. Bayağı sürükleyici ve etkileyici bir kitap. Okurken gerilmiş olduğumu da belirtmek isterim. Korku, gerilim ve müthiş bir kurguya sahip güzel bir polisiye romanı. Kitabın 1-44. Basımları On Küçük Zenci adıyla yayımlanmıştır. Sekiz kişinin Asker Adası'na mektuplarla çağrılmasıyla olay örgüsü başlar. Adaya çağrılan kişiler rastgele değil de suç işlemiş kişilerden seçilmiştir. Adada onları malikanede hizmetli olarak çalışan karı koca karşılamıştır ve karı koca da suça karışmış kişilerdir. Yalnız misafirler adaya gitmiş ama garip olan şey ev sahipleri evde yoktur. Misafirler ev sahiplerinin gelmesini beklemeye başlar. Ama ilk cinayet gerçekleşir. Her ölümde evde bulanan on asker biblosundan her biri teker teker eksiliyor. Herkes birbirine şüpheli gözüyle bakmaya başlamıştır. Kitabın başında yer alan tekerlemede ölüm şeklinin nasıl olacağı bellidir. Ama sırada kimin olduğunu belli değildir. Adada on kişinin haricinde kimsenin olmadığı bilinmekte ve adayla ana karanın bağlantısı hiçbir şekilde sağlanmamaktadır. Cinayetler tek tek işlenmeye başlar. Acaba katil on kişiden biri mi yoksa adada ustaca saklanmış başka biri midir? Gerçekten çok severek okuduğum polisiye romanı, polisiye romanı sevenlere şiddetle tavsiye ederim. "Ve sonra kimse kalmadı..." "Yaşamın her anında ölüm yanı başımızdadır." "Suçsuzlar acı çekmemeliydi."
On Kişiydiler
On KişiydilerAgatha Christie · Altın Kitaplar · 202132,5bin okunma
Reklam
69 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir Gece
Stefan Zweig
Stefan Zweig
Stefan Zweig'in "Olağanüstü Bir Gece" eseri sıradan ve tasasız bir hayat yaşarken ailesinden kalan miras ile bir anda varoluşunun temelini sorgulamaya başlayan bir adamın hikayesi... Hayata karşı duyarsızlaşan, bütün duygularını yitiren ve hissetmeyi unutan adamın sadece bir gecede ruhunun derinliklerinden gelen sorgulama ile toplumunun çizgisini kabul etmeyen bir sorgulama. İnsan olmanın ne olduğunu, üst seviyeden dibe vurmanın yoğun hissiyatını Stefan Zweig ile bir kez daha tattım diyebilirim. Hayatını sorgulayarak ruhsal bir dönüşüme giden adamın olağanüstü bir gecesini anlatmaktadır. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Tuhaftı: O hoş düşler âleminden çıkmıştım yine." s.28 "Yeniden hissetmeye başlamıştım, kurumuş dal yeniden yeşermiş tomurcuk veriyordu." s.36 "İnsanın mutlulukla yaşamış olduğu karaya limandan ayrılan gemiden bir kez daha bakması gibi arkasına baktım." s.39 "Ben yaşamı daha önce hiç bu denli arzuyla yaşamamıştım." s.67
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,5bin okunma
143 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Yeni Dünya
Yeni Dünya
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Türk Edebiyatının önemli isimleri arasında yer alan Sabahattin Ali kısacık ömründe bize bıraktığı eserler sayesinde keşke daha çok yaşasaydı dedirtiyor. Bütün öykülerini "Yeni Dünya" adı altında toplayan yazarımız. Kısa kısa öyküleri ile dönemin ruhunu öyle bir yansıtıyor ki, bugünlerden o günlere giderek aynı duyguyu tatmamızı sağlıyor. Sabahattin Ali, öykülerinde genellikle Anadolu insanın olaylara bakış açısını, toplumun düşünce yapısını, yoksulluğu, çaresizliği, bürokratik meseleleri, kadınların sınıfsal farklarına değinerek birçok konuyu başarılı bir şekilde işliyor. ------------------------------ "İçimde hiç heves kalmadı." s.10 "Hayat eskisinden daha feci olarak devam edecek." s.24 "İnsan ne garip şeydir!" s.48 "Hayatım zihinde canlandırılmayacak kadar manasız ve boş geçiyordu." s.48 "Kadınlar yorulmak bilmiyorlardı." s.97
Yeni Dünya
Yeni DünyaSabahattin Ali · Akçağ Yayınları · 202127,3bin okunma
100 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Bir Delinin Anıları
Bir Delinin Anıları
Gustave Flaubert
Gustave Flaubert
"Bir Delinin Anıları" Flaubert'in 17 yaşında bir aşk mecrası üzerine yazmış olduğu bir eserdir. 17 yaşında yazmış olmasından dolayı önyargıya kapılmayın zira hangimiz o yaşlarda böyle bir kitap yazmaya cesaret edebildik ki ? Küçük yaşlarda yazmış olduğundan kaynaklı duygu ve düşüncelerinin tam oturmamış olduğunu kendi içinde dahi bir çelişki yaşadığını söyleyebilirim. Eserin 1838 yıllarında yazılmış olmasına rağmen belli başlı düşüncelerimizin aynı olması, insanların her devirde benzer düşüncelerin içerisinde olduğunu kanıtlamış oldu. Kitabın konusu ailesi ve sosyal çevresi tarafından soyutlanmış bir çocuğun, insanların bu davranışlarından nefret duyarak daha da içe kapanıp kendine yeni bir dünya oluşturarak kendi soyutlanmış dünyasına bizi de sürüklemesini anlatıyor. ____________________________ "Ben de böyleydim işte, hayalperest, gamsız, başına buyruk, alaycı, kendi yazgısını kendi çizen, aşkla dolu bir yaşama sığacak bütün şiirlerin hayalini kuran ve anılarında yaşayan bir çocuk." s.8 "Kaçamıyordum üzüntüye ve umutsuzluğa teslim olmaktan, varlığımı tüketen gücümü, bana utanç veren bu zayıflığımı her zerremde hissediyordum." s.15 "Ruhumu içten içe kemiren, doyumsuz bir boşluk hissediyordum içimde." s.15 "Yirmi yaşına vardığımda, mecradan maceraya atılmış, şan şöhrete doymuş bir delikanlı olacağımı düşünüyordum." s.20
Bir Delinin Anıları
Bir Delinin AnılarıGustave Flaubert · Sel Yayıncılık · 20222,125 okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Şeker Portakalı
Şeker Portakalı
José Mauro de Vasconcelos
José Mauro de Vasconcelos
José Mauro De Vasconcelos'un en bilindik kitabı Şeker Portakalı ile Zezé'nin derinliklerine iniyoruz. Zezé yaramaz bir o kadar da akıllı bir çocuktur. Zezé ile içimizde kalamayan hani herkesin ruhuna dokunan duyguların dışarıya taşmasını anlatıyor. Her duyguyu yaşıyoruz en çok da acıyı. Bence herkesin kendine özgü içsel
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231bin okunma
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.