Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
528 syf.
7/10 puan verdi
*Patricide, Filicide, Fratricide...
Tarih profesörü Müştak'ın 21 yıldır görmediği takıntılı eski sevgilisi Nüzhet'in ölümü sonrası girdiği sanrıları, çılgın rüyaları, olayı kendince çözümlemeleri ve diğer karakterlerin konu ile bağlantıları anlatıyor. Sahneye başkomiser Nevzat girince kitap biraz okunur hale geliyor diyebilirim. Yazarın karakter çözümlemeleri her
Sultanı Öldürmek
Sultanı ÖldürmekAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201920,6bin okunma
Padişah olsan da kendini sorgula..
Benim memleketimde biri insanları öldürüp organlarını parçalıyor ve ben onu bilmiyorum!.. Allah bana hesap sormaz mı? Masumların kanını benden istemez mi? Eğer şunda,burnumun dibinde böyle canilik yapılıyorsa acaba ülkemin diğer yerlerinde kimler neler yapmıyorlardır. Sizler, hepiniz benimle beraber bu vebale ortak değil misiniz? Herkes benimle birlikte aynı vicdan azabını duymaz mı?...
Sayfa 249 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
88 syf.
9/10 puan verdi
Osmanlıyı ve hanedanı daha iyi tanımak için kulanılabilecek ince bir eser. Osmanlı Padişahları'nın resimleri ve hakında kısa kısa bilgilerin yer aldığı bir albüm
Osmanlı Sultanları Albümü
Osmanlı Sultanları AlbümüMustafa Armağan · Ketebe Yayınları · 201985 okunma
saltanat..
Osmanlı'da, bütün padişahlar padişah oğludur. Ama her şehzade padişah olmaz.
Timaş YayınlarıKitabı okudu
İstanbul'da tahta çıkan padişahların ilki olan II. Bayezid, babası Fatih'in “Eski" ve "Yeni" saraylarına eklentiler; Galata'da "gılmanân" (içoğlanları) için üçüncü bir saray yaptırdığı gibi Harem-i Padişahi örgütlerini genişletti. Sekizinin adları bilinen cariye eşleri, 7 oğlu, 17 kızı; bunlardan evlenenlerin eşleri ve çocuklarıyla mevcudu yüzü aşan kalabalık bir aileyi temsil etti. Sancakbeyliklerinde görevlendirdiği yetişkin oğullarının; vezirler ve Türk beyleriyle evlendirdiği kızlarının neden olduğu ailevi, siyasi sorunlar yaşadı ve oğlu Selim tarafından tahttan indirildi. Babası II. Mehmed'in eşlerinden söz açmayan Bostanzâde Yahya Efendi, Tarih-i Saf’ta, "Bayezid'in nikâhlı hatunu, Türkmen Beylerinden Emir Alâüddevle'nin kızı Ayşe Hatun olup denizlerin karaların kahramanı, Arap ve Rum ülkelerinin sahibi, sultanların en değerlisi Sultan Selim Han, bu hatunun oğludur. Sultan Bayezid, Ayşe Hatun öldükten sonra odalıklarla düşüp kalkmıştır," diyor. II. Bayezid'in haremi ünsüz hatunlar ve cariyeler dünyasıdır. Eşleri arasında nikâhlı hatun konumundaki ikisi, birer Türkmen soylusudur. O da babası Fatih gibi, bir Dulkadirli kızı (Alâüddevle Bozkurt kızı Ayşe) ile Karamanoğullarından (Nasuh Bey'in kızı Hüsnüşah) bir hatun almıştır. Bayezid'in, Türkmen hanedanlarından kızlar alması kuşkusuz, önceki padişahların evlenişlerindeki gibi siyasi amaçlara dayanıyordu.
Sayfa 180 - Alfa Yayıncılık, 1. Baskı: Kasım 2015 {Genişletilmiş, geliştirilmiş yeni baskı}
Ermenilerin arabasına koyduğu bombadan yakayı sıyırmış olmasına çok üzülüyor; Tevfik Fikret'in kulaktan kulağa fısıldanan, Padişah'a yapılan suikastın başarısız olmasına ağıt yaktığı "Bir Anlık Hatırlama" şiirini, Edward Joris adlı suikastçıyı şanlı avcı olarak nitelediği dizelerini ezberliyorlardı: Gece bekçisi. Ey şanlı avcı, tuzağını beyhude kurmadın Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın
Reklam
Hürrem'in, Süleyman'la bir yastığa baş koyduğu yaklaşık kırk yılın ilk on yılını cariye-hasekilikle geçirdikten sonra, 1530'dan ölümüne değin 28 yıl boyunca resmen "haseki sultan" (hür nikâhlı eş) unvanını taşıyarak Muhteşem Süleyman'a kraliçelik ettiği anlaşılıyor. Padişahtan bu onurlandırıcı kimliği elde ettikten bir yıl sonra, 1531'de, özgürlüğünün ve nikâhının armağanı olarak sonuncu çocuğu Cihangir'i doğurdu. Bu şehzâde, "hür ve nikahlı anneden" doğmuş olmakla ağabeylerine bir fark atmış görünse de, fiziksel özürlü -kambur- ve hassastı. Çocukluğunu sarayda annesi Hürrem ve ablası Mihrümâh ile geçirirken belagat (retorik), din, tarih, sanat eğitimi almıştı.
Sayfa 224 - Alfa Yayıncılık, 1. Baskı: Kasım 2015 {Genişletilmiş, geliştirilmiş yeni baskı}
240 syf.
10/10 puan verdi
Osmanlı Hanedanın'nın eğitimi ve devletin en yüce okulu hareme dair bu eser çok kıymetli bilgiler içeriyor Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye'yi seven bir çok insan haremle ilgili yanlış bilgilerden dolayı o yüce kurumu yanlış tanıyor ne yaziki bu eser işte haremle ilgili yanlışlara cevap veriyor
Hanedan-ı Al-i Osman Sevdiğimiz Osmanlı ve Kabullenemediğimiz Harem
Hanedan-ı Al-i Osman Sevdiğimiz Osmanlı ve Kabullenemediğimiz HaremZeynep Çakır · Yeni Asya Neşriyat · 20132 okunma
O yılların yabancı bir tanığı Busbecq şunları yazmış: "Türkler arasında umumi surette dolaşan bir iaya göre Süleyman kısmen karısı Roxolana’nın büyüsü yüzünden -Çünkü o hemen hemen bir sihirbaz kadın gibi telakki ediliyordu- oğlu Mustafa'dan o kadar soğumuştu ki onu öldürmek için akıl danışmaya başlamıştı. Bir rivayete göre Mustafa, Rüstem'in ve üvey annesinin kendi aleyhindeki tasavvurlarını sezmiş ve canını kurtarmak için babasını tutuklayarak cebren imparatorluğu ele geçirmek istemiştir." Sahayifü'l-ahbâr'da ise bu konuya şöyle değiniliyor: “Hâtır-i hümayun (padişahın gönlü) şehzâde Mustafa tarafına mâil olup kendüyü veliahd etmeğe azm etmişler idi. Lâkin şehzâde Sultan Bayezid'in li-ebeveyn (ana baba bir) hemşiresi olan Mihrümâh Sultan Rüstem Paşa'nın zevcesi idi. Validesiyle (Hürrem), Sultan Bayezid'e veliahdlık tahsili daiyesine düştüler. Bu maddede Rüstem Paşa'yı hevadâr edüp ânın sâ'y ü nifakı ile maslahat tamam oldu." Bu da sonraki bir tarihçinin yorumudur. Bu açıklamalar doğru kabul edilirse asıl tahrikçinin Mihrümâh, teşvikçisinin annesi Hürrem, planı kuran ve yürütenin de Rüstem Paşa olduğu ortaya çıkıyor.
Sayfa 232 - Alfa Yayıncılık, 1. Baskı: Kasım 2015 {Genişletilmiş, geliştirilmiş yeni baskı}
Ona, Harem âdetlerince verilen Farsça "Hürrem" adının anlamı "sevinçli, şen, mutlu"dur. Bu adı tarihçiler, güleç ve şen oluşuna yakıştırırlar. Venedik Balyosu (elçi) Pietro Bragadino, Hürrem'in güzel değilse de şirin ve genç olduğunu vurgulamaktadır. Topkapı Sarayında ve yabancı memleketlerdeki müzelerde bulunan portreleri de çok güzelmiş dedirtmiyor. Hatta “güzel değildi" diyenler de vardır. Bu resimlerde o, kalkık zarif burunlu, beyaz tenli, sıcak ve anlamlı bakışlı, giyim kuşamı özenli, gerçek bir kraliçeye yaraşır bir betim yansıtıyor. Ulahça, Rusça bildiği, mektuplarından Saray Türkçesini ve Divan edebiyatını öğrendiği, şiirler yazdığı, ürettiklerinden de kumaş, giysi, desen, moda uzmanı olduğu kanıtlanıyor.
Sayfa 218 - Alfa Yayıncılık, 1. Baskı: Kasım 2015 {Genişletilmiş, geliştirilmiş yeni baskı}
172 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.