Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
...Ceyb-i Hümâyûn muhiti, benim oynadığım, günlerimi geçirdiğim yer olmuştu. Cuma selâmlığında, hemen sefirlerin toplandığı sedire koşardım. Sultan Hamid'in Arap, Arnavut muhafızlarının yeşilli kırmızılı üniformalarını, maiyet alayının sırmalı kıyafetlerini seyrederdim. Marşın havasına uyarak yürüyüşlerini, mızıkadaki muhteşem üniformaların mütemadi ve ahenkli bir renk ve hareket senfonisine hayran olurdum. Sultan Hamid'in kayınbiraderi Ahmed Şevket Bey, padişah camiden çıkar çıkmaz beni kaldırır omzunun üstüne oturtur, bana oradan alayı seyrettirirdi.Karşısında Plevne Kahramanı Osman Paşa, kendisi şahane burnu, iki tarafa bakıp geçen acayip gözleriyle bu muhteşem merasime hâkim olan şahsın, Türklerin son imparatoru olduğunu tabiî idrak edemezdik. Yıllar geçtikten sonra bu yıldızı sönük, harap bir vaziyette bulduğum saray'ın kapısı önünden geçerken, kapının önünde gözüme -belki beni çocukken görmüş olan ihtiyar ve gözleri yarı kör- kapıcı ilişti. Dünyada kim bilir ne kadar böyle şahane ihtişam ve merasim sahnesi olan başka saraylar da vardı. Onlar dahi kudret mefhumunu yanlış anladıkları müddetçe şekil ve isimleri ne olursa olsun, çöküp gitmeye mahkûmdur.Maziden ders almayanların akibeti budur...
Yollar...
Ihlara Köyünden Aksaray'a uzanan 40 km yol gibi, bütün köy yolları patika denen ve bir eşeğin geçebileceği kadar incecik bir çizgiye benziyor, uzayıp gidiyordu köyden köye, köyden kente. 600 yıl hüküm sürmüş, kendine köşkler, saraylar yaptırmış koskoca Osmanlı hanedanı köylerde yaşayan tabaasına daha iyisini yapmamıştı.
Reklam
Fatih'in oğlu Cem Sultan ise babasından aşağı kalmaz ancak talihsiz bir şehzadedur. Fatih'in diğer oğlu Beyazıt çağatayce biliyordu Uygurca metinleri kim okuyabiliyor şimdi bizim ilim dünyamızda bile böyle insanlar sayılı örneğin Kanuni kuyumculuktan musiki'den alınıyordu Macar kralı Matthias Corvinus'un kütüphanesindeki Macar musiki külliyatını Topkapı'ya Kanuni getirtti bugün dünya ilim dünyası bu eserden faydalanıyorsa kanuni'nin sayesindedir. bu bir şehzade eğitimi meselesidir; burada yaşamak ve Osmanlıyı yönetmek istiyorsanız böyle olacaksınız.
Sayfa 94
Abdülhamid
Ahmet Emin Yalman'ın "Gördüklerim ve Geçirdiklerim" adlı eserinde de (Cilt 1, sayfa 46) şöyle deniliyor: “Abdülhamid devrindeki haliyle memleket bir milli varlık olmaktan uzaktı. Padişah, memlekete kendi has çiftliği gözüyle bakıyordu. Memleketin yarısı, Hazine-i Has- sa adı altında, kendi tapulu malı idi. Diğer yarısına da keyfinin istediği gibi tasarruf ediyordu. Geçmiş asırların debdebesi ve israfları içinde saray her şeyi sömürüyordu. Onun için 'Yok' yoktu.
Abdülhamid Dönemi
Padişah, hanedan , azası , sarayın adamları , katipler ,karinler ,mabeyinciler, seccadeci başılar, kilerci başılar, esvapçı başılar, ibrikçi başılar, şefleri (darüssüâde ağası) adını taşıyan ve vezir rütbesine kadar yükselen harem ağaları, valide sultan kâhyaları, takım takım muhafızlar, tüfenkçiler, silahşörler, ağalar, jurnalciliği meslek edinen kimseler, imtiyazlı bir sınıf teşkil ediyordu. Bir adamın meziyeti, hizmeti sayesinde bir mevki kapmasına ve ilerlemesine imkân yoktu. Makbul olan şey, eski gidişin taraftarı olmak, Padişaha körü körüne bağlılık göstermek, mensuplardan birinin yakını olmaktı. Eski derebeylik ölçüsünde kurulmuştu. Bütün bu mensuplar birbiriyle hoş geçinir insanlar değildi. Gözde olanların ayağına karpuz kabuğu koymak, mensuplar arasında nüfuz bakımından daha fazla mertebe almak için boyuna entrikalar, tezvirler, jurnaller devam ediyordu. Jurnaller, gizli çalışan divanı harplere havale ediliyordu. Usuller keyfi idi. Sürgün felâketi her gün, her saat, her ailenin karşısına çıkabilirdi. Bu sebeple politika bakımından ortalıkta bir ölüm sükûtu hüküm sürüyordu. Suya sabuna dokunmak istemeyen her adam gölgesinden korkuyor, gazeteler Padişahın dualarıyla ve onu övmelerle dolu olarak çıkıyor, asıl tenkit ve münakaşalar gizli temaslarla yapılıyor veya yurdun dışındaki Jöntürk gazetelerinde yer alıyordu.
Sultan V. Mehmet Reşat
“bu Osmanlı padişahını her bakımdan iyi ve yardımsever bir koruyucu olarak buldum. Tahta çıkmazdan önce tam otuz yıl sarayında ve bahçesinde bir çeşit mahpus hayatı sürmüş olan bu yaşlı adamın, kişisel kararıyla hareket edebilen ve bu kadar bilgili bir insan olduğunu çok az yabancı tahmin edebilir.”
Reklam
Ermenilerin arabasına koyduğu bombadan yakayı sıyırmış olmasına çok üzülüyor; Tevfik Fikret'in kulaktan kulağa fısıldanan, Padişah'a yapılan suikastın başarısız olmasına ağıt yaktığı "Bir Anlık Hatırlama" şiirini, Edward Joris adlı suikastçıyı şanlı avcı olarak nitelediği dizelerini ezberliyorlardı: Gece bekçisi. Ey şanlı avcı, tuzağını beyhude kurmadın Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın
Osmanlıda Yer Sofraları Ön Plandaydı .
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹 instagram.com/reel/C3KNMB2tyY... 🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
240 syf.
10/10 puan verdi
Osmanlı Hanedanın'nın eğitimi ve devletin en yüce okulu hareme dair bu eser çok kıymetli bilgiler içeriyor Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye'yi seven bir çok insan haremle ilgili yanlış bilgilerden dolayı o yüce kurumu yanlış tanıyor ne yaziki bu eser işte haremle ilgili yanlışlara cevap veriyor
Hanedan-ı Al-i Osman Sevdiğimiz Osmanlı ve Kabullenemediğimiz Harem
Hanedan-ı Al-i Osman Sevdiğimiz Osmanlı ve Kabullenemediğimiz HaremZeynep Çakır · Yeni Asya Neşriyat · 20132 okunma
Hiç Hesapta Yokken Padişah Oldu : 2. Hamid
Abdülaziz bunalımlar geçirmiş ve sayısı üç yüzü aşan haremiyle Ortaköy’deki Feriye Sarayına taşındı. Üç gün sonra da bileklerini keserek intihar etti. Bu olaydan sonra Sultan Murat iyiden iyiye öldürülme korkusuyla kafayı yedi ve üç aylık padişahlık dönemimden sonra tahtan indirildi. Yerine Mithat Paşa ve diğer paşaların tüm isteklerine uyacağına söz veren Abdülhamit tahta geçirildi.
Sayfa 96
172 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.