ö
Öz Eleştiri
kendini yargılama
Kendini yargılamayı başardıysan işte o zaman gerçek bir bilgesin demektir.
Sayfa 64 - Can YayınlarıKitabı okudu
VAİZ TAKIMININ ZIRVALARI
- "Bizim vaiz takımının çoğunlukla ağzından çıkanı kulağı duymaz. Bir şey düşünür (veya gibi yapar) ama bir düşünceyi kafasında 2 sn’den fazla tutamadığı için söz başka yere atlar. Ne mantıklı bir cümle, ne zekice bir nükte, ne bilgece bir söz… Akım diyecekken -diyemez- b..um deyiverir.
Bakalım öyle mi? Şimdi ne diyor bu arkadaş? “Keşke Yunan
○Izutsu, temel Kur’anî kavramların anlam içeriklerine dair tespitlerde bulunurken ‘nötr’ bir üslup kullanmaya çalışsa da, içeriğe bakıldığında, Cahilî dünya görüşünün ‘sevimli’ bir imajla sunulduğu görülmektedir.
Ezelden tek farkım estetik olmamam sanırım
Ben Ömer'in yaşadıklarını yaşasam ve Ezel olarak hayatımın ikinci bir fırsatı olsa; büyük ihtimal intikam almak istediğim kişilerin iki tatlı sözüne, güler yüzüne kanar ve yine ihanete uğrayan ben olurdum. Neden biliyor musun? Çünkü ben Ömerden daha kerizim.
Kendini eleştirme, aslında açık kafaların ve açık ruhların işidir. Kendini eleştirebilen kimse, kendisinin başkalarınca eleştirilmesine de açık ve tahammüllü bir kafa yapısına ulaştığını kanıtlamış olur. Böyleyken, kendini eleştirebilen kimsenin bu tutumu, eleştiriye tahammülü olmayan kimse tarafından, yanlış istikametlere saptırılabilmektedir.
Elimizde olan veya olmayan kendi yanlışlarımızı düzeltmekten niçin kaçınalım ve kendimizi düzeltmekten niçin gocunalım? Hele bu tavrı kendimize güvensizlik anlamına niçin çekelim? Kendini düzeltmeye kararlı kimse, başkasına güvensizlik yerine güven duygusu vermeli değil midir? Ben, asıl kendi hatalarından kaçan, kendi hatalarını görmezlikten gelen tavırdan korkarım. Çünkü insan bu tavirla hatasını sürdürmeye niyetli olduğunu örtülü biçimde belirtmiş olmuyor mu? Neticede, sözüm ona asılsız bir itibarı koruma adına, asıl itibarını sarsmıyor mu? En kötüsü, adam olma niyeti taşımadığını belirtmiş olmuyor mu?
Birini gerçekten seviyorsanız egoya, gurura ya da bazı farklılıklara kurban etmeyin. En basitinden misal, çevreden duyuyoruz, kanserden 40lı yaşlarda ölenler bile o kadar arttı ki hayat gerçekten çok kısa. Belki de o kişiyle ancak beş, on, bilemedim on beş senenizi paylaşabileceksiniz. Nedir ki yani, 10 Kurban Bayramı eder. Hazır bir kere gelmişken şu dünyaya içinizdeki çocuğu dinleyin, kuyruğunu dik tutana birileri madalya mı takıyor? Hayır tabii ki de. Zaz Je veux'da ne diyordu: "Tek arzum, elin kalbimin üzerindeyken ölmek."