Türkler, devleti ''Devlet Baba'' olarak kutsamışlar, ama yakın zamana kadar seçilmiş hükümetleriyle karşılıklı ödevler (yani vergi veren vatandaş, buna karşılık hizmet veren devlet) bağlamında ilişki kurmamışlar. Örneğin ders kitapları, iyi yurttaşlığı ''vatanı için ölmek'' şeklinde tanımlarken, sivil faaliyetleri değersiz kılıyor.
Küçük denilebilecek yaşlarda okuduğum bir kitaptı ancak sitede takip ettiğim kıymetli okurlardan bir kaç kişi okuyup inceleme yazında tekrardan okumak istedim. Ülkemizde maalesef her şey olması zor olduğu gibi "aydın.." olmak da çok zor ve tartışmalı bir konu olagelmiştir. Tarihsel süreç içerisinde çok büyük savaşlar ve türlü sıkıntılarla boğuşup hayatını bu sıkıntılarla devam ettirmek zorunda kalmış olan ülkemizde ne toplumsal gelişim o okuduğumuz metodolojilere uygun gelişti ne de tam anlamıyla bir aydın sınıfı gelişti. Herhangi bir konuda eleştiri getirmek ve suçlamak çok kolayken aynı konuda alternatif çözüm önerileri getirmek ve doğruyu yaparak ve yaşayarak göstermek, örnek olmak ne yazık ki kültürümüzde çok yer edinememiştir. İlk okuduğum yıllardan kitapla ilgili aklımda kalan metaforları hiç unutmamıştım ve bu seferde teyit etmiş oldum "İçerisinde yaşadığı toplumun gerçeklerinden kopmak..." ve "Fildişi kulelerde yaşamak...". Hangi dönemde olursa olsun hepimiz için gerçekliğini koruyan kavramlar olarak karşımızda durmaktadır. Özellikle bu tarz platformlar aracılığı ile daha fazla okuyup daha fazla fikirlerimizi başkalarının fikirleri ile kaynaştırarak aramızda ki uçurumları azalttığımız ve birbirimize tahammül sınırlarımızı geliştirdiğimiz zamanlar dilerim. Herkese iyi okumalar..
Not: Aşağıdaki incelemede, yaşamış en bilgili insanlardan biri olan Aristoteles’in eseri ekseninde Antik Yunan zamanlarına bir yolculuk gerçekleştireceğiz. Bu kez edebiyat, mitoloji ve felsefe ağırlıklı değil, politika ağırlıklı olacak. Ve sadece kitaba dair değil, filozofun hayatına, felsefesine ve eserlerine de uzanan bir inceleme olacak aynı