Aşk; birbiri için atan iki yüreğin sonsuzluğu bularak birbirlerine aşık olması'' olarak tanımlanabilir mi,Yoksa aşkın tanımı olmaz mı?Aşk milyonlarca cümlenin bile ifade edemediği bir duygu tamlaması mıydı?
Teslimiyyet, kader tecellisini rıza ile karşılamak; mukadderatı kabullenmek; başa geleni, içinde ve dışında bir değişiklik meydana gelmeden kabullenmektir.
Bireyin yalnız bırakılma hakkı mahremiyet olarak tanımlanır.
Toplumsal yaşamada mahremiyete duyulan ihtiyaç;
Birincisi; yalnız kalma ve tek başına kalma isteğinden kaynaklanabilir.
İkincisi; arkadaşlar, yakın tanıdıklar ve sevgililer gibi kişilerle diğer kimselerin müdahalesinden ve gözetiminden uzak bir şekilde ilişki ve iletişim kurma arzusu olarak tanımlanır.
Üçüncü görünümü ise kişisel olarak tanınmadan yani dikkatleri üzerine çekmeden kamu yaşamına katılma talebini ifade eder.
Kişinin "özel yaşam alanı" sadece onun ailesi, akrabaları, arkadaşları ve dostları gibi çok yakınları tarafından bilinen alandır. Burda çok sayıda kişiye açıklık söz konusu değildir.
Öncelikle bilmemiz gerekir ki ruh anlayışı Pisagorculardan önce Homeros'ta vardır. Homeros'ta kişinin ruhu öldükten sonra yeniden başka bir bedene girmiyordu. Pisagor'a göre ise ruh bu dünyada sürekli dolaşır ve her defasında başka bedene girer. Ruh insandan insana veya insandan hayvana geçebiliyordu bu nedenle Pisagorcular et yemezlerdi. Hatta Avrupa'da 18. yüzyıla kadar et yemeyen kimselere günümüzdeki gibi vejetaryen değil 'Pisagoryen' denirdi.
Musîbet
“İnsanın genellikle kendi iradesi dışında ve beklemediği şekilde karşılaştığı durum” demektir. Daha çok hastalık, kıtlık, zarar ziyan, yangın, deprem gibi âfetler, sevilen birinin ölümü vb. ağır sıkıntı veren şeyler için kullanılır.
İnsanın hiçbir musibetle karşılaşmaması için hiç var olmaması gerekir. Çünkü musibetler değişme ve bozulma niteliği taşıyan şeylerin değişmesinden, bozulmasından ileri gelmektedir.
Bu var olduğumuzun delilidir. Allah var olan musibetlerimizi hayra çevirir inşallah.
Amok (gözü kara, hiddetle saldıran ve öldüren) Güneydoğu Asya bölgesinde ve bu bölge kültüründe "cinnet" hâlini ifade etmek için kullanılan bir tanımdır.
Cinnet hâli, sonuçlarını hesap edemeden şiddet kullanma durumudur. Psikolojide "amok", derin bir depresyon döneminin sonrasında ortaya çıkan şiddet ile sonuçlanan atakların görüldüğü disosiyatif bir ruh hâlidir.
"Amok" hâli, erkekler arasında daha yaygın gözlenmekte ve genellikle "bardağı taşıran son damla" niteliğindeki bir olayın ardından patlak verdiği gözlenmektedir. Cinnet hâlindeki kişi, kötülüğe uğradığına ya da uğrayacağına inanmaktadır.
Bu özel durum altında olan, ister silahla, ister bir araçla suç işleyen, toplu öldürme ya da yaralamalarda bulunan kişiler "amok koşucusu" tâbiriyle tarif edilmektedir.
-Amok'un ne olduğunu biliyor musunuz?
+Amok mu?...Galiba hatırlıyor gibiyim...Malezyalılarda bir tür sarhoşluk...
-Sarhoşluktan öte bu... Delilik,insanın öfkeden gözünün dönmesi gibi bir şey...
Biliş, bir düşünce ya da algıdır. Diğer bir deyişle, bilişleriniz herhangi bir zamanda olaylar hakkında ne düşündüğünüzdür. Yani düşüncelerimizin duyguları yaratmasıdır. Bu düşünceler zihninizde otomatik olarak akar ve nasıl hissettiğiniz üzerinde büyük etkileri vardır.
Proaktivite sözcüğünün insiyatifi ele almaktan çok daha öte bir anlamı vardır. İnsan olarak, kendi yaşamlarımızdan sorumlu olduğumuzu ifade eder. Davranışlarımız, koşullarımızın değil, kararlarımızın işlevidir. Değerlerimizi duygularımızdan üstün tutabiliriz. Bazı şeylerin olması için hem insiyatifimiz vardır hem de sorumluluğumuz.