Saadet zamanı , avluya oturmuşuz sen ve ben/ Endâmımız çift, sûretimiz çift, ruhumuz tek; sen ve ben/ Bulandıran palavralardan âzâde, gamsız bir keyif; sen ve ben/ Sen ve ben, ne sen varsın ne de ben, bir olmuşuz aşk elinden.
Nasıl Kİ kemikler, et parçaları, bağırsaklar ve kan damarları derinin altına olduğu için insan görüntüsü çekilir bir hal alıyorsa , ruhun heyecanları ve tutkuları da aynı şekilde hiçliğe gömülüdür ; hiçlik , ruhun derisidir .