Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

merve

Demek ki bir insan kendisini böyle aşağılamaya başlarmış –yani yanlış iş yaptığını bilmesine rağmen kendisine hakim olamayarak.
Reklam
"Ayrılmak bir solucanın ikiye böünmesi gibidir, her ik parça ayrı ayrı yaşamaya devam eder, bir zamanlar tek parça değilmiş gibi, tanımaz birbirini parçalar. "
"tabii acı çekeceksin, görmenin bedelidir bu. tabii için korkuyla dolacak, yaşamak demek tehlike içinde olmak demektir. büyümek zordur!"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fırtına başladığında, ilk görünen şey ufuktaki küçük buluttur.
Sidi Muhammed Buzîdî Hazretleri anlatıyor: Bir gece vaki olan bir inme sebebiyle bir elimi hareket ettiremez oldum. Hareket edebilen elimle felçli olanı tuttum. Bana öyle geldi ki, hissedemediğim elim sanki başkasının elidir. Felçli olan kendisini tutan eli hissetmiyordu. Evdekilerden ışığı yakmalarını istedim. Işık yandığında, sağlıklı elimin inmeli elimi tuttuğunu görünce, şunu düşündüm: İşte bu, Rabbiyle birlikte olduğu halde, onu tanımayan, onun varlığını yanında hissetmeyen kimsenin halidir.
Reklam
"Biz ona şahdamarımdan daha yakınız" ilahi ihbarindaki "biz"in kim olduğu belli. Sorun, ayetteki "o"yu üzerimize alıp alamayacağımızla ilgili. Onun o denli yakın olduğu kişi kim? Peki, bu mesafesizlik içinde biz bu yakınlığın farkında mıyız?
ölümlü nesneler hızlı bir değişim içindedir
Gönlündeki bir gereksinimden oynuyordu kumarı, rezil parayı kaybedip çarçur etmek, onu öfkeyle karışık bir sevince boğuyordu; zenginliğe, ticaretle uğraşanların taptığı bu puta karşı küçümsemesini başka hiçbir yoldan daha belirgin ve daha alaylı gösteremezdi.
Yorgunluk bir tül, ince bir sis gibi yavaş yavaş üzerine çöküyordu Siddhartha’nın, günden güne biraz daha yoğunlaşıyor, aydan aya biraz daha bulanık, yıldan yıla biraz daha ağır oluyordu. Yeni bir giysi zamanla nasıl eskirse, zamanla güzel rengini yitirir, üzerinde lekeler belirir, buruşup kırışır, etek uçları örselenir, kimi yerlerde tatsız püsküller oluşursa, Govinda’dan ayrıldıktan sonra Siddhartha’nın yaşamaya başladığı yeni yaşam da eskimiş, yıllar geçtikçe rengini ve parlaklığını yitirmiş, üzeri lekelenip buruşukluk ve kırışıklıklarla kaplanmıştı. Aslında henüz gizli saklı olmakla beraber sağda solda düş kırıklığı ve tiksinti şimdiden başını uzatmış, bekliyordu. Ama Siddhartha farkında değildi bunun. Fark ettiği tek şey vardı, eskiden içinde uyanıp kendisine en güzel günlerinde izleyeceği yolu gösteren aydınlık ve güvenilir sesin susmuş olmasıydı.
İnsanların büyük çoğunluğu düşen bir yaprak gibidir, kapılıp gider rüzgârın önüne, havada süzülür, dönüp durur, sağa sola yalpalar vurarak iner yere. Pek az kişi de vardır, yıldızlara benzer, belli bir yörüngede ilerler durur, hiçbir rüzgâr varamaz yanlarına, kendi yasalarını ve izleyecekleri yolu kendi içlerinde taşırlar.
Reklam
...kalbe ilk ilahi çektiğin en çok burada (doğada) atıldığına ve insanın hakiki olanı düşünmeye ve hakikatle irtibatlanmaya da doğayla iç içeyken başladığına inanıyorum'
"İstese de çok uzağına gidemiyor insan kendisinin. Hangi trene binse, içindeki bir adrese varıyor sonunda. Hangi rüzgara tutunsa kendine savruluyor; hangi denize açılsa, yine kendi kıyılarında buluyor kendini..."
Aborjin Öğretisi
Hepimiz bu zamanda ve mekânda ziyaretçiyiz. Yalnızca geçip gitmekteyiz. Buradaki amacımız gözlemek, öğrenmek, gelişmek ve sevmektir. Sonra yuvaya döneceğiz.
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.