Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Haktan Özel

Haktan Özel
@lecter
Öğrenci
Uludağ Üniversitesi
Bursa
Simav
9 okur puanı
Mayıs 2016 tarihinde katıldı
yeniden akdeniz
Uzun süre yalnız güneşin doğuşunu, batışını, bulutların rüzgarla birlikte koşuşunu, yağmurlu, yağmurdan sonra çok ender görülen gökkuşağını ve gökkuşağının mora bürüdüğü denizleri, dilediğimce seyretmek isterdim. Oysa koşullandırılmış bir büyük kentliyim. Doğadan ayrılıp, beton alanların, asfalt yolların kıyısındaki taş yapılara, apartmanlara döneceğim.
Reklam
Dünya çok güzelleşiyor. Gerçekdışı bir güzellikte yaşadığımı algılıyor, uykularımı kısaltıyorum.
Yaşamlarının karanlık odasından bir şeyler görebilme isteği boşuna.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ölüm düşüncesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum
Bütün küçük burjuvalar gibi, sorumlulukların zorunluluğu ile bağlılar birbirlerine. Her ve her gece öylesine sevgisiz ki.
Reklam
Ev
Bizi bıraksalar. Ben onun dizlerine yatsam. İçgüdülerimizle gövdelerimizi tanısak. Birbirimizi sevsek. Doğanın geliştireceği sevgi içinde büyüsek. Ana karnındaki çocuk gibi.
Aslında, bu korkutucu manzaraların sefaleti de değildi aklımdaki: Yalnızlıktan korkuyordum. Benim gibi bir budalanın büyük bir ihtimalle yapacağı gibi, kitabı yanlış anlamış olmaktan, yüzeysel olmaktan, ya da olmamaktan, yani herkes gibi olamamaktan, aşktan boğulmaktan ve her şeyin sırrını bilip bu sırrı öğrenmeyi hiç mi hiç istemeyenlere bir ömür boyu anlatıp gülünç olmaktan, hapse girmekten, kafadan çatlak gözükmekten, en sonunda dünyanın benim sandığımdan da zalim olduğunu anlamaktan ve güzel kızlara kendimi sevdirememekten korkuyorum.
Birden içimde derin bir iyimserlik yükseldi: Hep böyle yürürsem, hızla yürürsem, hiç durmazsam, yolculuklara çıkarsam, sanki kitaptaki dünyaya varacaktım.
Neredeydi konuşabileceğim bana benzer kişiler, yüreğime seslenen rüyayı bulabileceğim ülke neredeydi, kitabı okumuş öteki kişiler nerede?
Gölgeleri, aydınlık pencereleri, bahçelerindeki ağaçları, ya da giriş kapılarındaki harfleri ve işaretleriyle onları tanıyarak, ama tanıdığım şeylerin gücünü içimde hiç mi hiç hissetmeden.
Reklam
Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.
İki türlü hapislik vardır. Birincisinde insan içerde, hapishanede olur, fakat dünyanın nimetleri dışarda, hür ve serbest... İkincisinde, insan dışarda, hür ve serbesttir, fakat dünyanın nimetleri içerdedir, hapistedir... Ve bu iki hapislikten ikincisi birincisinden kötüdür.
Sayfa 171Kitabı okudu
Hiç aç kalmamış bir insana : - Açlık nedir? diye sorunuz... Hemen size bunu anlatmaya çalışır. Tarifler yapar, tasavvurlar yapar. Aç kalan insana : -Açlık nedir? diye sorsanız : - Bilmem, der. Açlık şeydir... Açlık anlatılmaz ki... Açlık açlıktır işte... Hatta belki bunu da söylemez. Sadece cevap vermeden yüzünüze bakar.
Sayfa 171Kitabı okudu
Ve anlıyor ki bir yaşında hasta bir çocukla mesela hasta bir kedi yavrusu arasında büyük bir benzerlik var. Kedi yavrusu da hastalığının acısını duyar, fakat neresinin ağrıdığını gösteremez, sadece acıyı sesleştirir, miyavlar. Bir yaşında hasta bir çocuk da aynı şeyi yapar.
Sayfa 119Kitabı okudu
Benim Sanayi Mektebi'nde bir arkadaşım vardı. Adı Ahmet'ti. Eli işe yatkın, şarkı söylemesini sever, ateş gibi delikanlı. Benden bir sene sonra, birincilikle şehadetname alıp mektebi bitirdi. Dul anasının beşibiryerdelerini satıp bir dükkân açtı.Balkan Harbi'nde askere aldılar. Dükkânı kapattı. Balkan Harbi'nden döndüğü vakit dükkânı yanmış ve sağ kolu omuz başından kopmuştu. Şimdi siz, dükkânsız ve kolsuz Ahmet'e sorsanız, deseniz ki: İttihatçı mısın, İtilafçı mı? Ne cevap verir? Harbe İtilafçılar zamanın da gitti, harpten İttihatçılar zamanında döndü. Harp sağ kolunu aldı. Yanana dükkânının yerine ne İttihatçılar, ne İtilafçılar, ona dükkân açarlar. Şimdi bizim Ahmet İttihatçı mı olmalı, İtilafçı mı?
Bir Tek Fikir
İki şeyi birden düşünmek zaaftır, usta. İnsan tek bir şeyi kuvvetle düşünmeyi öğrenmeli. Delilerin o zincirleri kıran kuvveti nereden gelir bilir misin? Sabit bir tek fikir taşımalarından. Tarihin bütün büyük adamları bir tek fikrin ağrısıyla kıvranmışlar, bir tek fikrin acısıyla doğurmuşlardır.