Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

pınar

pınar
@leylaapinar10
' sadece okumaya yarıyorsa kitaptan iyi afyon yok'
103 okur puanı
Şubat 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Gelmiş Bulundum
Ben mişim-neymiş?-su sesiymiş Oymuş-cam kırıkları gibi gövdemi yakan- Yanağında sardunya kokusuyla yazdan Kimmiş o gelen ya giden kimmiş Bir yabancı mı , yoksa bir ermiş Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan. Güneş mi batarmış bir özel isim bitirir gibi Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan Kim
Reklam
Bir cümle üstünde saatlerce durmak vardı. Kafasına yürüyenlerden birini seçmenin sorumluluğu vardı. Kelimelerin yetersizliğini öğreniyordu. Bazı günler sigara içtiğini küllüğün doluşundan anlardı. Acaba onun da alnı kırışıyor muydu ?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yaşama, "ölümün sesini duymak isterdim." dedim. Sesini daha da yükselterek konuştu; "işte şimdi duyuyorsun."
Ne olur doğal hatalarınızı kazanılmış faziletlerinizle açıklamaya çalışmayın. Ben yüklenirdim o hataları; ne kadar benimkiler gibi! Kaç defadır hiç işlemediğim kusurları üstlenmişim dir ki diğer kişiler benim olduğum ortamda kendini rahat hissedebilsinler diye.
Reklam
Biyoloji izin verir, kültür engeller. Bu bir kuraldir. Biyoloji çok geniş bir yelpazedeki olasılıklara hoşgörüyle yaklaşır. Insanları bazı olasılıkları fark etmeye zorlayıp diğerlerini yasaklayan kültürdür.
Biyoloji bilimine göre insanlar 'yaratılmamış', evrimleşmiştir. Ve evrim kesinlikle eşitlikçi değildir. Eşitlik fikri yaradılış inancıyla iç içe geçmiştir. Amerikalılar eşitlik fikrini hıristiyanlıktan almıştır, buna göre her insanın ilahi şekilde yaratılmış bir ruhu vardır ve tüm ruhlar tanrı önünde eşittir. Ancak eğer hıristiyanların tanrı, yaradılış ve ruhlar hakkındaki mitlerine inanmıyorsak, tüm insanların eşit olması ne anlama gelmektedir? Evrim eşitlik değil farklılık üzerine kuruludur. Her insan diğerlerinden az da olsa farklı bir genetik kod taşır ve doğumundan itibaren farklı çevresel etkilere mâruz kalır. Bu durum, insanların hayatta kalmaya farklı şekilde etki eden farklı özellikler geliştirmelerini sağlar. "Eşit yaratılmıştır" ifadesi bu yüzden aslında "farklı yönde evrilmiştir" olarak tercüme edilmelidir.
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun. Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun. Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun. Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N’olcak ki, bırak patronlar seni kovsun! Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun. Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun. Şuraya Youtube’dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun. Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.
Iskelede Bir Çırak
Ne diyeyim allahım ben sana biraz platoniğimdir biliyorsun Ben bu şüpheyi sırtıma yük edindim, öyle yürüdüm, gocunmam da yükümden beni bilirsin. Ama bunlar çok iştahlı allahım ve görüyorsun nasıl da dünyevi. Bunlarmış senin kulların öyle diyorlar biz de kürenin üveyi. Öyle mi? Oysa allahım bilirsin ben en çok yeryüzünü, ve başımı yatırınca
Bu gece herkesin her kusurunu bağışlayabilirmiş gibi hissediyordu, çünkü mutluluk, arınmanın en güçlü maddesiydi. Her canlı varlığın bu gece onun iyiliğini istediğinden emindi. Birilerine rastlamak istiyordu. İlk yabancının karşısında, savunmasız ve apaçık durmak, “Bak bana,” demek istiyordu. “İnsanlar bir mutluluk sahnesi görmeye...benim bir zamanlar olduğum kadar aç,” diyordu kendi kendine. Çok anlamsız ve çok gereksiz gözüken o gri ıstıraplardan bir anlık bir sıyrılma etti. İnsanların neden mutsuz olması gerektiğini hiçbir zaman anlayabilmiş değildi.
Reklam
Aşk insan ona itaat ve teslimiyet katabildiği ölçüde ilginçleşir. Bu anlık haz, apaçık olmasa da ruhsal anlamda tecavüzdür ve tecavüz de sadece farazi bir haz olabilir, çalıntı bir öpücük gibi, özü olmayan bir şey.
Çok tekrarlanan bir söz de 'memleketimizin yüzde doksan dokuzu müslüman' sözüdür. Mezheb, akide, ibadet biçimleri itibariyle renklilik ve bölümlenme müslümanlar için de söz konusudur. Yani Türkiye aslında sayılmayacak kadar çok dini cemaat ülkesidir. Bu dinler buna rağmen aynı akideye, hazreti ibrahim'in öğretisine, tek tanrıya, aynı inanç sistemine dayanır. yani budizm konfüçyanizm vs. gibi aynı dini kültürel çevreler söz konusu değildir. Ama sayılamayacak kadar bölümlenmiş üç büyük dinin parçalarının çoğuna Türkiye'de rastlanır. Bu kadar çeşitlilik nerede olabilir? Amerika'da olur ama orası göçmen ülkesidir burası ise dinlerin otokron toprağıdır. Tüm bunlara rağmen Türkiye'de insanlar dinleri tanımazlar ve merak etmezler. Örneğin İstanbul'da doğar, yaşar ve ölürler ama bir kilisenin içine girip de burada pazar ayini nasıl yapılıyor, bunların inancı nedir, duaları nedir, bayram günleri nelerdir, burada pazar ayini nasıl yapılıyor, inançları nasıl açıklanır merak etmezler. Kısacası kapalı kompartımanlar halinde yaşayan bir toplumduk ve halen öyle bir toplumuz. sokaktaki insandan vazgeçtik okumuş-yazmışların da bu konudaki bilgisizlik ve ilgisizlikleri bürokrasiye yansımaktadır. Din kültürüne karşı ilgi ve bilgilenme olayı bizim toplumumuz üyelerine gerçekten uzaktır. Dinle ilgili laik bir tutum, merak eden ve hoşgörü ciddi bilgiyle temellendirilmiş değildir. Dinin sözü buna rağmen çok ediliyor, eksik bilgilerle tarih yorumlanıyor.
İnsan denen muammanın düğüm noktalarından biri de şu olsa gerek; aklını dosdoğru kullanmak iktidarı kendisinde olduğu halde yine kendisine buna karşı gelen nice ihtiraslar barındırıyor
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.