Gerçek bir tek acısına bile dokunamadığımız dünyanın bütün acılarına merhem olmayı göze alacak kadar çocuktuk; ve küçük bir baskıda paramparça olacak kadar naif.
Dayatılmış gerçeklikle sahih gerçeklik arasında süren savaşa sahne olan yerin adıdır işte dünya. Her ikisinden birini tercih edenlerle tam arada kalanların arasında edindiğimiz roller yaşadığımız hayat.
Fakat bizim acılarımız nedense hapsedilemeye mahkumdur. Onlar dinlenilmesi neredeyse tesadüfe bağlı birkaç türküde yaşıyor...Bugünkü nesil ortadan çekilince belki onlar da kaybolacak.
Sokak lambalarının ışığı hafifçe kırılıyor, olduğundan farklı görünüyor bir an her şey, uzaklar yakınmış gibi, önceden mümkün olmayan artık mümkünmüş gibi.
Yalnızca bir an ama. Yalnızca bir an farklı görünüyor her şey.
Böyle şeyler çocukken olur ve bir daha da silinmez. Terk edilmekten korkmak...Korktuğun şey başına gelince de kendini cezalandırmak...Böyle şeyler çocukken olur, bir daha da silinmez.
Çocuklar cevaplarını bildikleri soruları sormazlar; yetişkinlerse umumiyetle cevaplarını bildikleri soruları sormayı tercih ederler; bekledikleri cevaplar aslında zaten sepetlerindeki bayatlamış cevaplardan ibarettir. Bunun içindir ki çocuklar ikna edici cevabı alamadıklarında, yetişkinlerse bekledikleri cevabı alamadıklarında rahatsız olurlar.