bazı insanların yoksulluk, kafasızlık ve aşağılanma gibi talihsizlikler yüzünden bütün hayatlarını acılar çekerek yaşadıkları düşüncesi, tıpkı cenaze arabası gibi aklımın içinden ağır ağır geçerek kaybolup gitti.
mutlu anlardan geriye kalan eşyalar, o anların hatıralarını, renklerini, dokunma ve görme zevklerini bize o mutluluğu yaşatan kişilerden çok daha sadakatle saklarlar.
"Bana yalan söylediğinden eminim," dedi Füsun.
"Bana olan saygın çabuk tükendi."
"Bana yalan söylemeni isterdim aslında... Çünkü insan ancak kaybetmekten çok korktuğu bir şey için yalan söyler."
Ona aşık olabilir miydim?
Derin bir mutluluk hissediyor ve endişeleniyordum.
Bu mutluluğu ciddiye almanın tehlikeleriyle hafife almanın bayağılığı arasında ruhumun sıkışabileceğini, kafamın karışıklığından çıkarıyordum.