Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ramazan Kudat

Ramazan Kudat
@lwoH
güzel kadınlar, güzel kitaplar ve ayrılıklar...
240 syf.
·
Puan vermedi
Su altında nerden baksan 20 bin travma
İnsan her ne kadar yekpare bir varlıkmış gibi dursa da, sahip olduğumuz bilinç, bizi soyut anlamda birkaç eşit olmayan parçalara böler. Algıladığımız dünyanın bünyemizdeki etkileri, bilinçaltı ve bilinç düzleminde farklı olguların doğmasına sebep olur. Sağlıklı bir yaşantı için, içimizdeki bu farklı düzlemler arasında, birbirine uzanan bağlantı
Sualtı Kaynakçısı
Sualtı KaynakçısıJeff Lemire · Marmara Çizgi Yayınları · 2018222 okunma
Reklam
336 syf.
1/10 puan verdi
Ayrılık konuşmasında sen hiç freud okudun mu denen gerçekçi ilişkiler
Shakespeare için sallanan armut demek ne kadar doğruysa buna büyük aşk demek de o kadar doğru olacaktır. Gerçekçi biçimde ele alınmış insan ilişkileri dedikleri buysa insan ilişkilerinden tek celsede boşanmak isterim. Tek bir tweet okudum hayatım değişti, ideolojilerim olmadan yaşayamam ama bir alıntıyı bile aklımda tutacak kadar kültürel derinliğim de yok, yine de yüzeysel fikirlerle hayatıma yön vermeyi seviyorum zihniyetinde kapağından daha karton birkaç karakter ve bomboş bir hikaye. Sevilmeyen arkadaşa hediye etmelik.
Büyük Aşk
Büyük AşkFabien Toulmé · Desen Yayınları · 2023215 okunma
260 syf.
10/10 puan verdi
Düz çizgi ölümdür, kırılınca hikaye başlar.
Hep kuşlara özendik. Varlıklarının hiç ağırlığı yokmuş gibi süzülmesini, özgürlüğe ilikledik şiirle. Gökyüzü mavisi bile özgürlüğün ve umudun rengiyse, havada süzülen bir kuşa dalıp giden bakışlarımızın arka planını oluşturduğu içindi. İlkel zamanlarımızdan kalma bir içgüdü müdür bilinmez, somut ve hareketli olan tehdidin bizi uyarması yüzünden,
Kırık Kanat
Kırık KanatAntonio Altarriba · Aylak Kitap · 201739 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
336 syf.
·
Puan vermedi
Yorulmak istiyorsanız spor yapmayın, nihilist olun!
Koca bir insan kalabalığı akıp gidiyor sokaklarda. Elbette herkesin anlatacak bir hikayesi var ama dünyada herkesin hikayesini dinleyecek ne zaman var ne de o kadar ilgi. Maalesef bazılarımız yalnız kalmaya en baştan mahkum edilmiş. Sokaklardan taşan bu sessizliğin ve gürültünün dengesini dört farklı tablo üstünden resmetmeye çalışmış yazarımız. Hayatın içindeki yabancılığı dağıtan ufak temasları, zaman karşısında insanın yüreğini dolduran kaygıları ve kaygılarla baş etmeye çalışan insanları, yalnızlık doğuran yaşam tarzlarını ve yaşam tarzlarını doğuran medeni çabaları, daha çok düşünce daha az doğa zorunluluğu yüzünden anlamlarla dolu zihnimizin, hayatın anlamını oturtacak doğru bir tabiatı kendine mesken edinemeyişi ve benim meskenim dağlardır dağlar diyen Sabahattin Ali'ye selam vererek kapanışı yapan bir çizgiromandı. Yazarın uff çok harika oldu hepsi birbiriyle alakasız metropol nihilistleri ama aslında hepsi de birbiriyle alakalı diyerek duvarında çok güzel durduğuna inandığı dört resmin, kurguda da çok mükemmel duracağına inanarak yazdığını düşünüyorum. Ama herkesin hikayesini anlatayım derken sanki hiçbir hikayeyi anlatamamış gibiydi. Hayatın güzelliğini kabullenmek yerine, onu kendi mantık düzlemine indirgeyemediği için, kendi ufku içinde bir anlam örüntüsüne hapsedemediği için, hayatı anlamsızlıkla suçlayan herkes bana oldum olası yorucu gelmiştir. Bu romanı okurken de yoruldum hayat anlamlı siz salaksınız diyorum ve veda ediyorum.
Ekinokslar
EkinokslarCyril Pedrosa · Kara Karga Yayınları · 202060 okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
Gofretleri bitter ve sütlü diye ayrı raflara koymak ırkçılık mıdır?
Amerikolar yine kimliklerini arıyor. Kim olduklarına karar verseler de hepimiz kurtulsak artık. Halkı idare etmesi kolay olsun diye büyümeyi, olgunlaşmayı, farkındalık kazanmayı tü-kaka diye göstermesi için ödüllerle fonlanan bir çizgiroman.
Yut Beni
Yut BeniNate Powell · Kara Karga Yayınları · 201885 okunma
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
Her kırmızlı başlıklı kız komünist midir?
Aklı bir karış havada romantik bir komünist, ideolojileri çalmaya bile değer bulmayan mahallemizin sevimli bir hırsızı ve oraya buraya saçılmış ikinci dünya savaşı travmaları ile Paris sokaklarında pardon çatılarında dolanan bir aşk hikayesi. Umut ve umutsuzluğun kaderin cilvesiyle dans ettiği ama fazla nazın aşık usandırması ve benim fransız romantizmine alerjim olmasından mütevellit yine saç örgüleriyle can sıkarken çizimleri mest eden bir hikaye olmaktan öteye gidemedi. Bir devam kitabı ama ilk kitapla arasında ana karakterlerin kız kardeş olması dışında bir örgü yok. İlk kitapta da olduğu gibi tesadüflere gebe ilerleyen bir hikaye yine mevcut. Ama bu sefer daha ilgi çekici oldukları söylenebilir. Hikaye anlatma tekniğinden mi yoksa bu romantizmin bayağı olmasından mı bilemiyorum, ama insanı hislere ve olaylara ortak etme yönü zayıf. O yüzden ben de buraya bir şeyler yazmakta zorlanıyorum. Çizimleri güzel demiş miydim?
Karganın Uçuşu
Karganın UçuşuJean-Pierre Gibrat · Flaneur books · 202212 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Fransız Kaldım
Takvimler yine savaşı gösterirken, insanlar yine kendilerine ait olmayan ülkülerle dolup taşarak süngülerin gerisinde cephelere akın ediyordu. Herkesten biraz daha üstün olduğuna inanan bunakların tutuştuğu kavgada, ezilen çimenlerdiler oysa sadece. Eh işte bazen çimenlerden biri kendi kaderini kendi tayin etmeye karar verebiliyor. Almanlar için savaşması adına savaşa yollanırken, trenden atlayarak kaçan ana karakterimiz gibi. Ve yazarın uygun gördüğü tesadüfler üzerine, o atladıktan sonra tren bombalanıyor ve bu sayede kimse onu asker kaçağı olarak aramaya kalkışmıyor. Küçük bir Fransız köyünde savaşın çizdiği kompozisyonu, kedi gibi miskin ve dokuz canından birini feda etmiş bir ölünün gözlerinden sayfalara aktarıyor yazarımız. Doğrusunu söylemek gerekirse çizimleri gayet harikulade olmasına karşın hikaye anlatımı bir o kadar cansız. Ne insanların ruhuna ortak olabildim, ne köyün ambiansına kapılıp gidebildim. Savaşın gölgesinde bir çok portre var lakin, kendi cenazesini izleyen bir başkahramanı anlatıcı seçtiğinden belki de, tüm hikaye gaipten gelen sesler gibi. Ve senaryo ilerlesin diye biraz zorlama tesadüfler ve okuru sarsmak için zoraki bir trajedi ile gelen son.
Erteleyiş
ErteleyişJean-Pierre Gibrat · Flaneur Books · 202214 okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
Nerede o eski portakallar!
Yol, arabanın camından geriye doğru gidiyordu, radyoda insanın düşüncelerini susturmayı bile beceremeyen bir şeyler çalıyordu, güneşin de tadı kaçmıştı tepede dikilmekten, nereye gittiğimden çok nereden ayrıldığımı düşündüğüm bir yolculuktu bu. Gideceğim yerler bana bir bir gönül koymaya başlamıştı, bir türlü varamıyordum çünkü onlara. Ve çok uzun
Portekiz
PortekizCyril Pedrosa · Kara Karga Yayınları · 2019117 okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
Hayat herkesin kendi keşfidir demiş miydim?
Kimsenin hayatına şekil vermeyin. Hayat, herkesin kendi keşfidir. Zaten şu dünyada herkes kaybolmuş, bir kayıp başkasına hangi doğru yolu gösterebilir? Çok istese de kimse bir başkasının deniz feneri olamaz. Üzerinde dengeyle durmanız inançlarınızın, doğrularınızın mukavemetinden değil, sizin hayatta kalma cambazlığınızdan, aklınızın deliliğini ne
Kaybolma Kılavuzu
Kaybolma KılavuzuRebecca Solnit · Encore · 2015114 okunma
76 syf.
·
Puan vermedi
Hiçliğin Mutlu Sessizliği Üzerine Bir Diyalog
Sessizlik üzerine bir diyalog diye başlık attığınız zaman aslında boş bir sayfa sunmanız gerekiyor. Kelimenin olduğu yerde sessizlik olmaz haliyle. Kelimeler neden bu kadar gürültülüdür peki? Çünkü harflerden oluşurlar. Bildiğiniz üzere harfler birer ses işaretçisidir. Herhangi bir trafik işareti nasıl çalışıyorsa harfler de aynı mantıkla çalışır.
Konuşmanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog
Konuşmanın İmkansızlığı Üzerine Bir DiyalogOsman Çakmakçı · İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,129 okunma
Reklam
224 syf.
·
Puan vermedi
Odaklanamıyorum, öyleyse yokum!
Şimdi sizden tüm dikkatinizi bana vermenizi istiyorum. Çünkü benim hiç kalmadı. Bu noktada kendimle şöyle bir konuşma gerçekleştirdim ''Pek muhterem Howl-sama, sanırım odaklanma becerinizi yitirdiniz ve nasıl geri kazanacağınıza dair bir fikriniz yok. Öyleyse Ginsengli ve çinkolu bu tam gün vitamin deposunu denemeye ne
Pürdikkat
PürdikkatCal Newport · Metropolis Yayınevi · 20191,909 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Herkes erteler sevdiğini, kulak verin bu sözlerime
Hemen bitirmeniz gereken işler varken onun yerine kitaplığınızdaki ithaki bilim kurgu klasiklerini renk skalasına göre düzenlemeyi tercih ediyorsanız yani uzun vadede fayda getirecek bir konu üstünde çalışmak yerine anlık tatmin sağlayacak ama faydası da saman alevi gibi uçup gidecek bir işle, kıymetli zamanınızı tüketiyorsanız ve bilinçaltınız
Prokrastineyşın
ProkrastineyşınTimothy A. Pychyl · Metropolis Yayıncılık · 20162,191 okunma
368 syf.
8/10 puan verdi
Herkes Quasimodo gibi sevilmek ister ama kimse onun gibi sevmek istemez
İyi nedir, kötü nedir? Evet, bu sorular insanlık karnını doyurmayı başardığı ilk günden beri aklının bir köşesinde çalıp durmuştur. Sonra dinler, ideolojiler, kutsal kitaplar, kutsal olmayan ama fantastik kitaplar, manifestolar, propagandalar, soundtrackler, singlelar ve yaz dizileri olarak hayata tutunmaya çalışmışlardır. En nihayetinde kabul
Monsters
MonstersBarry Windsor-Smith · Kara Karga Yayınları · 202316 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Yüzünüze tükürmek isterdim ama görüyorum ki silahsızsınız #_#
Bir intikam hikayesi. Bir intikam hikayesini alıp hem okuru hem de kurgunun gerçek hayattaki öğelerini sarsmayı amaçlamış bir yazar. Boris Vian'ın insanı taraf olmaya zorlayan anlatımı en sonunda herkesi masumiyetini sorgulamaya davet ederek son buluyor. Toplumun gündemine oturmuş bir haksızlığı kendine pelerin edinen insanlar var. İçindeki
Mezarlarınıza Tüküreceğim
Mezarlarınıza TüküreceğimBoris Vian · İthaki Yayınları · 2021148 okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
Saudade Sokak No:2
Yıl 1938. Avrupa yine faşizm rüzgarları etkisinde. Almanya'da Hitler, İtalya'da Mussolini, İspanya'da Francisco Franco, Portekiz'de Salazar. Yani anlayacağınız ortam gergin, herkes çok gergin. Bir kişi hariç. Belki de binlercesi hariç. Ama biz kadrajımıza girmeyen hayat hikayelerine kayıtsız canlılar olduğumuz için tüm işimiz
Pereira İddia Ediyor
Pereira İddia EdiyorPierre Henry Gomont · Karakarga · 202019 okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
İlkokulda okumayı daha yeni öğrendiğimiz zamanlarda okunan masal kitapları gibi bir atmosferin içinde başlıyor hikaye. O zamanlar hayat tasasız ve güzeldi. Geçmiş birkaç yıldan ibaretken, gelecekten kaygılanmaya sebep olacak çaresiz şimdiler yaşamıyorduk. Sıcak bir yatağın, sıcak bir ailenin verdiği güvenle deliksiz uyuyorduk. Masal bu ya, bu hoş zamanları tehdit eden üç gölge belirir bir anda. Ve o tasasız günler yerini kaygıya bırakır. Anne ve baba çocuklarını amansız bir tehlikeden korumak ister, koruma refleksi bir kafese dönüşür ve çocuğun büyümesini engeller aynı zamanda fedakarlık kendi hayatlarını da riske atar. Ama hiçbir şey yapmadan hayatın amansız tehlikelerine nasıl göğüs gerebilir insan? Ayakta kalmak, yaşayanların tarafında kalmak; tüm o koşuşturmacanın, bitkinliğin ve kayıpların ardından bunu insan nasıl başarabilir? Yoğun duygusal anlatımıyla bu soruların etrafında dönen güzel bir masaldı. Çizerin gerçek hayattan yakın bir arkadaşının çocuğunu kaybetmesinden etkilenerek yazmış olduğunu bir öykü. Bu yüzden sanırım tüm basit kelimelerine ve taslak çizimlerine rağmen duygusal olarak yoğun bir çizgiroman.
Üç Gölge
Üç GölgeCyril Pedrosa · Baobab Yayınları · 201775 okunma
Reklam
240 syf.
·
Puan vermedi
İsmi itibariyle nasıl bir öykü ile karşılaşacağınızı düşünüyor olabilirsiniz ama sayfalar bir insanın varoluşuna tecavüz etmeye başladığında bir acının adını bilmekle ona tanık olmanın arasındaki farkı anlıyorsunuz. Bir de o acıya maruz kalanlar var değil mi? Acı arkasında bir gölge bırakır, bir iz bırakır ama zihinde ama bedende. Duygusal bir
Damızlık Kızın Öyküsü (Çizgi Roman)
Damızlık Kızın Öyküsü (Çizgi Roman)Margaret Atwood · Doğan Kitap · 2019198 okunma
296 syf.
8/10 puan verdi
İyi bir kurgu genellikle yazılmaya başlandığında yazarın aklında çoktan tamamlanmıştır. Kurmacada, kervan yolda düzülür düsturu yoktur. Çünkü çizilen resmin dinamiği dallanıp budaklanır ve taşlar yerine oturmaz. Kurmaca bir manzara resmi gibi yazarın zihni karşısındadır ve yazar onu kelimelerle resmeder. Bu bir çizgiroman olduğu için kelimeler bizzat resimlere de dönüşüyor haliyle. Yazar gerçekten kurmacasını kurma konusunda takdiri hakediyor. Hepsi önceden nereye oturtulacağı belirlenmiş katmanlardan oluşan bir kurmaca. Psikolojik unsurları kullanarak gizem ve gerilim türünde bir cinayet hikayesi anlatılıyor. Kaybolan o günler romanında olduğu gibi bu romanda da travmaya bağlı kişilik bozukluğu ve hafızanın manipüleye açıklığı yüzünden kişiliği oluşturan anılara ne ölçüde güvenilebilir fikri işleniyor. Tümdengelim yapmak isteyen küçük sherlocklara zemini sağlam bir temel vermeyince ipuçlarının bir neticeye varmaması gizemi koruyup hikayeyi belirsiz bir sona götürüyor. Yazarın modern insan ilişkilerine dair psikolojik tespitlerini ve hikaye anlatımını her iki romanında da çok beğendim. İyi bir gözlemci olduğu aşikar. Çizgi Roman panelleri de sinema dili kadar etkili olmasa da güçlü bir anlatıma sahip. Bu roman hususunda karakterleri
Kaybolan O Günler
Kaybolan O Günler
romanındaki kadar derin veya dokunaklı bulamadığım için bazı diyaloglar yavan geldi yine de film tadında bir içerik ve merak uyandırarak devam etmesi de akıcılığı sağladığı için sıkmadan kendini okutuyor.
Hasta
HastaTimothe Le Boucher · Baobab Yayınları · 202366 okunma
192 syf.
9/10 puan verdi
Travmalarımızdan Neden Kimlik Çıkarmamalıyız
Bir new york times çok satanı övgüsü gibi başlayacağım ama gerçekten inanılmazdı. Çok basit sayılabilecek bir kurgu fikrini nerdeyse iki yüz sayfa boyunca tempoyu sayfa sayfa artırıp sonu nasıl olacak diye merak duygusunu da hep koruyarak bu çağ hikaye anlatmayı unuttu diyen bana orda bir dur bakalım diyerek bitti. Bir sabah uyandığında bir önceki güne dair hiçbir anısı olmadığını fark ediyor ana karakterimiz. Sonrasında ortaya çıkıyor ki kaybolan o günlerde bedeninde başka bir kişilik egemen olmaya başlamış. Birlikte varolmak için iki farklı kişilik iletişime geçse de işler zamanla sarpa sarıyor ve asıl kişiliğin hangisi olduğu giderek şefaflaşan psikolojik tahlillerde kaybolmaya başlıyor. Kaybolan günlerin sayısı arttıkça dostlarını, hayatını, aşkını her şeyini tek tek yitirmeye başlıyor kahramanımız. Normalde insan ilişkileri üzerine kurulu görsel içerikleri sevmem ama bu içerikte, onlarca yıl sonra sadece bir günlüğüne hayatına, dostlarına ve aşkına kavuşma sahnelerinde gerçek insani samimiyetini doğal ve etkili buldum. Böylesi bir kişilik bozukluğu kendi başınıza gelse ve bu kadar kedere sebep olsa diye, kendinizi ana karakterin yerine koyup üzülebilmenizi sağlayacak empati yapmaya iten bir anlatım var. Kimliği oluşturan kişiliğin yaşanan olaylara, travmalara karşı ne kadar hassas olduğu, insanı tanımlayan kimliğin aslında ne kadar sanal ve ayakları gerçekliğe basmayan bir olgu olduğunu, zihinsel yaklaşımın hayatı nasıl agıladığımızla birebir alakasını konu edinen ve hem duygusal hem de zekice oluşturulmuş bir hikayeydi.
Kaybolan O Günler
Kaybolan O GünlerTimothe Le Boucher · Baobab Yayınları · 2019463 okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
Kısa Bir Cehennem Ziyareti
"Ey buraya giren sen, tüm umutlarını arkanda bırak" yazılı Cehennem kapılarından, sevdiceğine kavuşma umuduyla içeri dalan Süper Mario Dante'nin ve ona bu kısa cehennem ziyaretinde rehberlik eden bir zamanların pek sevilen ama cennete layık görülmeyen sevgili şairi Vergilius'un yolculuklarına eşlik ediyoruz bu romanda. Epik
Dante’nin Cehennemi
Dante’nin CehennemiGaëtan Brizzi · Kara Karga Yayınları · 202315 okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
Onun acısı, yaşanması gerekenlerin yaşanamamasının acısıdır.
Ben bir mezarlığın içinde doğdum. Daha doğrusu uyandım. Dedemin mezarını ziyarete gitmiştik, benim için bir ilk defaydı. Yaşım altı-yedi arası bir şey daha. Bir bebek mezarı vardı, dedemin yanı başında. Ölüm tarihi, doğum tarihine denk düşen. O mezar taşı olmasa nasıl ispat edeceksin bu dünyadan gelip geçtiğini. Çocuklar da ölüyormuş, ben herkesin
Yaralarım Aşktandır
Yaralarım AşktandırFuruğ Ferruhzad · Totem Yayınları · 20171,988 okunma
168 syf.
9/10 puan verdi
Keder Bir Ömür Sürer
Beni, üç gün orada çizgi romana dövdürttünüz. Melankolisinden dramına, yazmanın zorluğundan okurun beklentisine, medya eleştirisine, koca burnuyla bile vücudunun her zerresi ile
Manu Larcenet
Manu Larcenet
beni dövdü dövdü. Bir kişi demedi ki Howl'cum bu kadar alıntı paylaşıyorsun yardıma ihtiyacın var mı? Adam çizgiroman yazamayış serüvenindeki her şeyi
Grup Terapisi
Grup TerapisiManu Larcenet · Kara Karga Yayınları · 202317 okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
Pembe Atlar
Ünlü ressam Paul Gauguin'nin Tahitideki günlerine misafir oluyoruz bu grafik romanda. Dürüst olmak gerekirse ki dürüst olmak bir gereklilik değil mecburiyettir, çünkü çeşit çeşit yalan dolan ve fırıldaklarla kurulan iletişimde bunu dedi ama aslında bunu demek istedi şekline gelen iletişimler insanı çok yorar, bizi zaten hayat almış yerden
Gauguin: Yolun Ötesinde
Gauguin: Yolun ÖtesindeMaximilien Le Roy · Karakarga Yayınları · 201873 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Yıl 1814. Bir ingiliz kasabası olan Hartlepool yakınlarında fırtınadan dolayı bir Fransız gemisi batıyor. Fransızlardan nefret eden ama hayatında hiç Fransız görmemiş kasaba halkı, batan geminin maskotu olan maymunu Fransız sanıyor. Çünkü kaderin cilvesi olarak hayatlarında hiç maymun da görmemişler. Lakin akıllarındaki Fransız imajı ne hikmetse bir maymuna tıpatıp uyuyormuş. Salemde cadı olmak neyse 19. Yüzyılda İngiltere'de Fransız olmak da o demekmiş. Maymunumuz için bir mahkeme kuruluyor. Cahalet ne kadar adalet sağlayabilirse, bu muhakeme yeteneğini olmayan mahkemeye de ne kadar mahkeme denebilirse işte. Kitlelerin bilgi sahibi olmadan, histeri ve nefret dürtüsü ile nasıl korkunç bir portre çizebileceğini bir halk efsanesi üstünden anlatıyor grafik roman. 1814'te cehaletin kabul edilebilirliğine sığınan kasaba halkının torunlarıysa, benzer histeri ve nefret dürtüleriyle bugün dahi internette veya sokak ortasında bilgisiz, birikimsiz soruşturmalarla linç kültürünü çoşturuyor, hedef gösteriyor, cancel ediyor. Dünya dönüyor sen ne dersen de, hiçbir şey değişmiyor çok beklesen de.
Hartlepool Maymunu
Hartlepool MaymunuWilfrid Lupano · Baobab Yayınları · 202155 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Fatma Girik - Kartalın Bebeği Kaçırma Sahnesi | Boş Beşik Eski Türk Filmi
Fransız Alplerinde bir koyun sürüsü çobanı ile beyaz bir kurt karşı karşıya geliyor. Çobanın olduğu yerde kurt, kurdun olduğu yerde çoban olmaz ana karakterimiz Gaspard'a göre. Gaspard ilk başlarda biraz düz, somut algıları olan ve sonuç odaklı bir insan gibi geliyor. Hikaye ilerledikçe hassasiyetleri ve içinde olduğuyu doğaya karşı manevi bağları olduğunu da görüyoruz Fransız Alplerinde geçen çetin bir intikam ve olgunlaşma hikayesi. Konuşma balonlarındaki dış ses monologları hikayeye bir belgesel tadı katıyor. Lakin hikayemiz son sayfalarında her engeli ortadan kaldırmak yerine onlarla uzlaşıyı seçin, zorlukların size şekil vermesine izin verin. Zorlanıp aldığınız şekil bir gelişimdir, yokederek değil uyum sağlayarak üret ve geliş mesajı vermek için biraz masalsılaşıyor. Kurda ve çobana dair metaforik anlamlar yüklenebilir. Sosyolojik tespitlere konu olacak objeler olarak ele alınıp daha derin bir inceleme yapılabilirdi lakin ben karlı dağ manzaralarını ve keçileri alıp kaçan kartalları (**Fatma Girik - Kartalın Bebeği Kaçırma Sahnesi | Boş Beşik Eski Türk Filmi-youtube'da kesin izlemelisin**) izlemeyi tercih ettim. Son sayfalarda detaylı bir analizi de mevcut hikayenin. Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmazmış yoksa unutur mu? Genç çobanların okullarında ekolojik meseleler konusunda aldığı eğitimler, onları kurt tehdidinden koruyabilecek mi? Bunları öğrenmek istiyorsanız cevapların hepsi bu kitapta.
Kurt
KurtJean-Marc Rochette · BAOBAB · 202128 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Kedilerle Neden Kampa Gitmemeliyiz?
Doğrusunu söylemek gerekirse kitap kapağını ve ismini ilk gördüğümde; medeniyet buysa üstü kalsın, bas bas paraları Leyla'ya bir daha mı gelecez dünyaya ve babam cenneti iki buğday tanesine sattı, ben dünyayı bir arpaya satmazsam babamın oğlu değilim deyip medeniyetten istifasını isteyip, toplumdan çıkarken kapıyı sertçe kapatmış bir modern
Avare Tanrı
Avare TanrıFabrizio Dori · Baobab Yayınları · 202099 okunma
376 syf.
10/10 puan verdi
Yalnızlık orada öylece duruyor. Kimimiz ona giden bir yol seçiyoruz, kimimizse onun içinde doğuyor. Bir şeyi seçmekle ona maruz kalmak, o şeyi nasıl da aynı harflerle yazılan bir kelime olmaktan çıkarıp bambaşka anlamlar kazanmasını sağlıyor. Belki de bugün bir mahkumdan daha çok dört duvar arasında durdunuz ama sizi mahkum olmaktan çıkaran şey
Yapayalnız
YapayalnızChristophe Chaboute · İletişim Yayınları · 201988 okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
İlginç karakterler ve ince ayrıntılarla kurgulanan bu duygusal hikaye diye tarif edilmiş tanıtım yazısında lakin ne karakterlerde ilginçlik var ne de kurguda ince ayrıntılar... Kör göze parmak sokan tesadüflerle, derinlik katılmaya çalışılmış zorlama bir duygusal hikaye var. Ama o da tembel yazarlıktan dolayı, duygusallıktan kağıda dönmüş ince gönüllü insanlar için bile çok yavan ve hissiz. İnsanı önündeki huzurdan eden şey içinde olduğu şartlar değil de kendi kişiliği, sevdiğinin aklından geçeni öngörmeye çalışıp iletişim kurmaya çalışmamak, sevdiğiyle geçinmeye gönüllü olmak yerine gurura kapılıp anın tüm güzelliğini bozmak bir ömrü sevdaya, huzura hasret geçirmeye sebep olabiliyor. Bunları taşın suyunu çıkarıp yazıyorum, bu kadar katmanlı bir içerik değil. Çizimleri de yazarlığı da sevemedim.
Mülk
MülkRutu Modan · Boab Yayınlar · 202167 okunma
Reklam
248 syf.
·
Puan vermedi
Küçük Şeyler Sıradan Zaferler
Çoğu zaman okuduğumuz romanlardan veya izlediğimiz filmlerden epik bir kurgu bekleriz. Hatta film gibi bir deyimimiz bile vardır. Bu hiç gündelik hayata uygun bir durum değil "film gibi" denir. Bu grafik romandaysa size tamamen gündelik ve sıradan bir hikaye anlatılıyor. Belki de en iyi beş grafik romandan biri olarak anılmasının sebebi
Sıradan Zaferler
Sıradan ZaferlerManu Larcenet · Karakarga · 2016628 okunma
200 syf.
8/10 puan verdi
Zamanı kendi çıkarları için budayan bahçenin iki rakip ajanı veya bilimkurgunun Romeo ve Julieti, arasında geçen bir mektup silsilesinden oluşuyor kitap. İkili arasındaki mektuplaşma Çinli masa tenisçilerin oyunları gibi okuru sağa sola savuruyor. Her mektubun sahibine çarpıcı bir şekilde ulaşması, her mektubun içeriğinin sanat ve kültür açısından binlerce kitabı belleklerine indexlemiş ajanlar tarafından yazılmış olması ve her defasında yeni hamle ne olacak diye uyanan merak duygusunun korunması kitabın güzelliği. Somut şeyler değişken ve soyut şeyler sabit hikayenin içinde. Ve anlatım değişik bir strateji izlemiş. Bu yüzden okuma esnasında bu rekabet nasıl başladı, nerede geçiyor, kimlerin etrafında geçiyor, bu ajanların nitelikleri, silahları, teknolojileri neler, yüzleri neye benzer gibi detaylara yer verilmemiş veya okurun hayaline bırakılmış. Bu da alışkın olduğumuz okumalar yüzünden kitaba alışmayı başlarda zorlayabilir. Ama kitap kendini okutacak çekiciliğe sahip olduğu için büyük bir sorun değil. Zamanın soyutluğunda kendine bir yaşam alanı açmak için uğraşan başka bir soyut kavramın kazanma mücadelesi. Okunmaya değer.
Ve İşte Zaman Savaşını Böyle Kaybedersin
Ve İşte Zaman Savaşını Böyle KaybedersinMax Gladstone · İthaki Yayınları · 2021400 okunma