İnsanın en iyi dostunu küçülmüş görmek istediği bir gerçektir. dostluk çoğunlukla küçülme temeli üzerine kurulur. Zeki her insanın bildiği, sır olmaktan çoktan çıkmış bir gerçektir bu.
Bence insan, yakınlarını sevmek olanaksızlığıyla birlikte doğar. akrabalar arasındaki sevgi bu bakımdan iğrençtir. Hak edilmemiştir çünkü. sevgiyi hak etmek gerekir.
Çoğu güçlü insanlarda, önünde eğilebilecekleri birini ya da bir şeyi bulmaya karşı doğal bir eğilim vardır. Güçlü insan bazen kendi gücünü kaldıramaz olur, ezer onu gücü.
aşk denen kör gözlü şaşkın, ne yaptın ki gözlerime
ne kadar baksalar, görmüyorlar gördüklerini;
güzel nedir biliyorlar pekala nerdeyse
ama en kötü sanıyorlar, görseler de en iyiyi
ağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söylüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. işte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun.
Niçin en olgun, en iyi insan bile başkalarından bazı şeylerini saklıyor? Eğer gizli sırlarımızın rüzgârla birlikte etrafa saçılmayacağını biliyorsak, niçin içimizden gelenleri olduğu gibi dosdoğru söyleyemiyoruz? Neden herkes olduğundan daha sert gözükmeye çalışıyor?
Bir insan, içini içtenlikle ortaya dökmeyi neden duygularına hakaret olarak kabul ediyor?
Hem yürüyor, hem şarkı söylüyordum. neşeli olduğum zamanlar, sevincini paylaşacak dostu, ahbabı olmayan kimsesiz her mutlu insan gibi ben de mutlaka bir şeyler mırıldanırdım.
En büyük mutsuzluk yalnızlıktır. Bu o kadar doğrudur ki, en eksiksiz avuntu olan din, seni hayal kırıklığına uğratmayacak bir arkadaş -tanrı- bulmaktan başka bir şey değildir.
Yeni çağın en büyük dayatması başarıdır.
Yakın çağların toplumların "ödev ve sorumluluk" ile abanırlardı üzerimize; eski çağlar "iman ve ahlak" diyerek: daha eski çağlar ise "erdem".
Bugün ise "başarılı" olmalısınız. yoksa birer "hiç"siniz.