Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mağlup mu desem mahçup mu ? Ama ikisi de değil Ben garip, sen güzel Dünya mutlu Öyle bir tuhafım bu akşamüstü.. 11 Mart 1952
235 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Sunay Akın, kitabın adının hakkını vermek istercesine ünlü kişilerin hayatları ile aynı tarihte yaşanan uzayla ve özellikle "ay"la ilgili olayları bazen de uzaydan tamamen alâkasız olayları ilişkilendirerek öykülerini oluşturmuş. Bunu genellikle her hikâyede alâkasız iki ünlü kişiyi (bazen de pek ünlü olmayanları) bağdaştırarak yapmış:
Ay Hırsızı
Ay HırsızıSunay Akın · Türkiye İş Bankası · 20142,506 okunma
Reklam
mart, akşamüstü
yalnızlık sinsi hastalık sansar gibi sessiz seyreder nereden vuracağı anlaşılmaz ne aşısı bulundu ne seromu kurtulma ümidi az
Ah, üstümde geniş sessizliği uzaklığın, pul pul bir akşamüstü. Yaşadım mı yaşamadım mı ben o çağları içimde külrengi ve sonsuz buz ağları. Kim yardı beni, bana kim yârdı? Kim akıttı kanım, bilmiyorum hatırlamıyorum. Dünyaya atları sürmeye gelmiştim, mart sonu muydu, şubat mı, gül ekiliyordu toprağa, kanımı kim?
Mart ayı için ileri bir saat olan akşamüstü saat beşte Roma üzerindeki pürüzsüz mavi gök solmaya başlamış ve dar sokakların mavi saydamlığı yerini sisin yarı saydamlığına bırakmıştı.
Mağlup mu desem, mahçup mu? Ama ikisi de değil, Ben garip, sen güzel, dünya mutlu... Öyle tuhafım bu akşamüstü. Yeryüzü, Sayı 11, Mart 1952
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
Bugün dünya şiir günü bu yüzden en sevdiğim şiiri bırakıyorum buraya "Ölebilirim bu genç yaşımda, En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim. Şimdi kavak yelleri esiyorken başımda, Sevgilim, Seni bir akşamüstü düşündürebilirim."
/mart, akşamüstü/
büyük yalnızlıklar oluyor üç ölü on sekiz yaralı yakalanmamak mümkün değil elimiz kolumuz bağlı yalnızlık sinsi hastalık sansar gibi sessiz seyreder nereden vuracağı anlaşılmaz ne aşısı bulundu ne seromu kurtulma ümidi az
Sayfa 55 - İş BankasıKitabı okudu
Hey koca Fikret
31 Mart isyanı var Tarihi Kadim'ini mızrağa takacaklar Sisli bir akşamüstü Ferda'yı yakacaklar Göründü kara cübbeleriyle Yeşil sarıkları Selilürreşatçılar hortlamış uluyor Bir tek satırından senin hala Hey Koca Fikret Bak ki nasıl korkuluyor!
TUTUKLU Birden Kurşun yemiş gibi susar, Gözbebeklerime karşı. Susar da, açılıp yol verir şehir, Sade radyolarda bir gamlı hava: "Elaziz uzun çarşı…" Firarda gözüm yok, Namussuzum yok, Yok pişmanlık bir halim; Yaslanıp, bir cigara yakmak isterim Dumanı cevahir değer. Mağlup mu desem mahçup mu? Ama ikisi de değil, Ben garip sen güzel, dünya mutlu… Öyle bir tuhafım bu akşamüstü, Sevgilim, Canavar götürür gibi İki yanım, iki süngü… (Yeryüzü, Sayı: 11, Mart 1952)
Sayfa 13 - Everest Yayınları
Reklam
Altınköprü Katliamı
28 Mart 1991'de akşamüstü, Kerkük şehrine 45 km. mesafede bulunan Altınköprü kasabasında kapılar sert bir şekilde dövüldü. Gelenler Irak ordusuna bağlı askerlerdi. Genç- yaşlı tüm erkekleri arıyorlardı. Kimse ne olduğunu anlamamış, ne olacağını kestiremiyordu. Irak'ta bir Türkmen kenti Saddam'ın ordusu tarafından kuşatılmıştı. Sonunda korkulan oldu. Altınköprü operasyonundan 15 gün sonra Dibis Kasabası yakınlarındaki Dibis deresinde kurşuna dizilip üst üste yığılmış insan cesetleri bulundu. Bunların Altınköprü'den zorla alınan Türkmenler olduğu anlaşıldı. Tam 102 kişi katledilmişti.
Mağlup mu desem , mahçup mu ? Ama ikisi de değil , Ben garip,sen güzel, dünya mutlu... Öyle tuhafım bu akşamüstü, Sevgilim, Canavar götürür gibi, İki yanım,iki süngü... Yeryüzü, Sayı 11 ,Mart 1952
“Ah, üstümde geniş sessizliği uzaklığın, pul pul bir akşamüstü. Yaşadım mı yaşamadım mı ben o çağları içimde külrengi ve sonsuz buz ağları. Kim yardı beni, bana kim yârdı? Kim akıttı kanım, bilmiyorum hatırlamıyorum. Dünyaya atları sürmeye gelmiştim, mart sonu muydu, şubat mı, gül ekiliyordu toprağa, kanımı kim?
Sayfa 23 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Fransız gemisi Bouvet, on gün önce Nusret mayın gemisi tarafından yerleştirilen mayınlardan birine çarpıp alabora oldu ve 600 kişilik mürettebatıyla battı. Daha sonra iki İngiliz gemisi, HMS Irresistible ve HMS Ocean, mayınlar ve Türk topları tarafından hasara uğratıldı ve battılar. İngiliz HMS Inflexible ve Fransız Gaulois ile Suffren savaş gemileri de ya kullanılamaz hâle getirildiler ya da karaya oturdular. Mayın tarama gemilerinin akıbeti daha da kötü oldu ve düzensiz bir şekilde kaçışmaya başladılar. Akşamüstü geç bir saatte filonun üçte biri ya batırılmış ya da kullanılamaz hâle getirilmişti ve henüz hiçbir gemi Boğaz'ın en dar kısmı olan Nara'ya ulaşamamıştı. Gemiler geri çekilmeye başlamıştı. Amiral de Robeck 18 Mart gecesi defterine şöyle yazdı: "Bu kadar gemiyi kaybettikten sonra yarın sabah mutlaka görevden alınmış olurum."
Paşam...(GMKA)
Gazi Mustafa Kemal'in sıkça paylaşılan "Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum!" sözünü kaynağından yani Hasan Rıza Soyak'ın hatıratından okuyalım. "(Atatürk) 1930 yılı baharında yaptığı bir yurt gezisinde İzmir'den, Antalya'ya gitmek üzere trenle ayrılmış, yolda, halk ile temas ede ede ve bir
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.