rûberû

rûberû
@maviduvarim
“bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini”
Yüceler Yücesi:El-Azîz
Bu ismin tecellisiyle kendisindeki izzetin bilincinde olan kişinin yaptığı her iş o izzete layık olur. Her ne üretiyorsa kalitelidir. Baştan savma, özensiz, rastgele iş yapmaz. Bilir ki yaptığı iş şahsiyetindeki izzetin temsilcisidir. Yine bu bilince sahip olan insan beraber yaşadığı ailesine, eğittiği çocuklarına/öğrencilerine, idaresine verilmiş elemanlarına asla onları aşağılayarak davranmaz. Bilir ki emri altındakilere kendilerini nasıl hissettirirse onlar öyle davranacak, öyle çalışacak, öyle üreteceklerdir. İnsan kendindeki izzet sayesinde başkalarının izzetini görür ve korur. Efendimiz (sas) de tevazunun kişinin izzetini artıracağını söylerken buna işaret etmiştir.
Reklam
Yüceler Yücesi:El-Azîz
İzzet Allah Resulü'nün ve İman Edenlerindir Yüce Allah, göndermiş olduğu Kur'an-ı Kerim'de çeşitli ayetlerde (Yunus, 10/65; Fatır, 35/10) izzet ve şerefin bütünüyle kendisine mahsus olduğunu vurgularken bir ayette (Münafikun, 63/8) "İzzet Allah'ın, Resulü'nün ve iman edenlerindir." buyurarak Allah Resulü'nü ve müminleri kendi yanında izzetine ortak etmiştir. Bu mertebe Allah'tan başkasının veremeyeceği muazzam bir ikramdır. O'na iman edenin hangi derecelere yükseleceğini müjdeler. Nisa suresinin 139. ayetinde ise Allah'tan başkasının yanında olmakla izzet ve şeref arayanların bu amaçlarına ulaşamayacakları haber verilir. Zira izzet ve şeref Allah'a kulluktadır. O'na her elimizi açışımızda izzetinin kapısında duruyoruz demektir. Her ibadetimiz, her zikrimiz, her duamız bize O'nun izzetini hatırlatan vesilelerdir. Bütün izzet ve haysiyetimiz O'nun vergisidir ve ancak O'nun lütfuyla artar, korunur. Haysiyetini O'ndan başkasının yanında arayanlar zillete düçar olurlar. Çünkü mahluk olan bir başkasına ancak kendinden aşağı düzeyde bir onur bahşedebilir. Bu da bizatihi zillettir. Ama Alemlerin Rabbi'nin bahşettiği izzet insanı âlemlerin üzerine çıkarır. Bu ihsandan mahrum kalmak da zilletin ta kendisidir. (Al-i Imran, 3/26)
Yüceler Yücesi: EL-AZİZ
Sâffât suresi 180. ayet-i kerimede Cenab-ı Hak kendisini "İzzetin Rabbi" olarak tanımlar. Bu durumda O "izzet" namına akıl ve hayalimize gelebilen/gelemeyen ne varsa hepsinin sahibi ve kaynağıdır. O'nun aziz kıldığını zelil edecek; zelil kıldığına da izzet verecek hiçbir güç yoktur. Allah'ın izzetinin idrakinde olmayanlar şeytandan bile daha aşağı mevkidedirler. Çünkü o dahi yemin ederken Allah'ın izzetine yemin etmiştir. (Sâd, 38/82)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Görüp Gözeten: El-Müheymîn
Allah Teâlâ yarattığı mahlukatın varlığını sürdürebilmesi için gereken tüm şartları bilir, onları kollar, gözetir; amellerini, rızıklarını, ecellerini bilip muhafaza eder. Onları varlıklarını tehdit eden tehlikelerden korumak da bu ismin tecellilerindendir. Bu ismin kalp huzuruyla yakın ilişkisi vardır. Her şeyin farkında olan, tüm ihtiyaçlarımızı bilen ve onları gidermeye mutlak kudret sahibi olan, bizi en yakından gözetip kollayan bir Rabbimiz olduğunu bilmek; olmasını istediğimiz şeylerin bilindiğini, olduğunda O'nun ihsanı, olmadığında da O'nun takdiri olduğunu kabullenmek kâinatla kusursuz bir uyum içinde olmamızı sağlar. Huzurun kaynağı da budur.
Güven Veren: El-Mü'min
Bu ismin tecellisi olan güven, yeryüzündeki hayatın devamı için o kadar temel bir gerekliliktir ki "Allah Teala'nın Halık isminin tecellisi ile yarattığı bu Alemdeki hayat O'nun Mü'min isminin tecellisi ile devam etmektedir." denir. Çünkü güven duygusunun bitmesi yaşama arzusunun sona ermesine sebep olur, bu da hayatın sonudur.
Reklam
Reklam
1.419 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.