Öncelikle şunu belirtmeliyim ki kitabın çevirisi çok güzel. Yazar akıcı ve anlaşılır bir üslüpla yazmış, çevirmen de çok güzel çevirmiş. Kitap logoterapi tekniğini anlatmakla birlikte insandaki anlam arayışının fıtratında olduğundan, karşılanması gerektiğinden ve anlamı uğruna hayatını adayarak yani kendinden geçerek(teslimiyet) kendini gerçekleştirmesini söylüyor. Çok değerli olaylar, notlar, ifadeler, hayat dersleri var içerisinde. Kitabı aşkla okudum gerçekten çok ama çok güzel bir eser. Bu kitaptan önce okumadıysanız insanın anlam arayışı kitabını okuyun. Logoterapi yanılmıyorsam o kitaptan sonra ortaya çıktı. Bu kitabın temellerini de o kitapta anlatılanlar oluşturuyor diyebilirim. Kitabın yarısından sonra paradoksik niyet, düşünce odağı değiştirme gibi logoterapi tekniklerinden ve deneyenlerin anlattıklarından bahsediyor. Oralar da çok değerli, belki de size şifa olur. Okuyun gerçekten pişman olmayacaksınız. Yaklaşık 150 sayfa ama dolu dolu 150 sayfa.
Bütün bir aydır yoğun biçimde yaşadığı heyecan ve üzüntüden öylesi ne bitkinleşmişti ki, bir dakikacık için bile olsa, nasıl olursa olsun, farklı bir dünyada dinlenmek istiyordu.
Dostoyevski, abi hayranım sana…
"Ne denli zorlu bir işe girişmek istiyorum, ama aynı zamanda da ne denli boş şeylerden korkuyorum" diye düşündü tuhaf bir gülümse meyle. "Hmm. .. Evet. . . Hem her şey insanın kendi elinde, hem de insan yalnızca korkaklığı yüzünden ne fırsatlar kaçı rıyor... Bu artık yadsınamaz bir gerçek, bir belit. İlginç bir şey, acaba insanlar en çok neden korkarlar? Atacakları yeni bir adımdan, kendi söyleyecekleri yeni bir sözden herhal de... Ben de amma gevezelik ediyorum ha! Gevezelik ettiğim için de hiçbir şey yapmıyorum. Ya da şöyle: Hiçbir şey yap madığım için gevezelik ediyorum. Gevezelik bana şu son ay içinde günlerce bir köşede yatmaktan ve düşünmekten gel miş bir şey. Düşündüklerim de bir şey olsa bari, ipe sapa gel mez şeyler. . . Peki şimdi niçin gidiyorum? Yapabilecek mi
yim düşündüğüm şeyi? Hem ciddi bir şey mi bu? Hayır, hiç de değil. Düşlerle avutup duruyorum kendimi; oyuncaklar la! Evet, evet oyuncaklarla!"
İlmi talep edin çünkü ilm kesbetmek Allah korkusuna götürür, ilmi talep etmek ibadettir, tartışması tesbihtir, onu aramak cihat tır, yaymak ihsandır, öğretmek takvadır. Hak ve batılın göstergesi olduğundan cennet yolunun feneridir. Yalnızlıkta teselli olur, yabancılıkta dost olur, iyi günde de kötü günde de vefalıdır, düşmanlara karşı koruyucu kalkandır, yabancılara yaklaşma vesilesidir, dostlar arasında süstür ve ilim üzerinden Allah'a taat ve tazim edilir. Hayır ancak ilimde sevilir, idrak edilir ve tatbik edilir, çünkü o tüm amellerin ilk ilkesi ve tüm hayırlı işlerin ilk ilkesidir.*
*İsmail R. el-Faruqi, The Cultural Atlas of İslam (London: The Macmillan Co., 1986), s. 313.
Kitabı genel olarak beğendim. 2 seferde oturup bitirdim yani kolay ve akıcı bir dile sahip. Kitabın içeriği çeşitli. C Jung, Erich Fromm, Freud, Nevzat Tarhan gibi isimlerden alıntı yaparak içeriği güçlendirmesi, kendi inancı olan İslam ve doğal olarak kitabı Kur’an-ı Kerim ile anlattıkları arasında bağ kurması da İslami açıdan hoş. Kitap 6 ana bölüm ve alt başlıklardan oluşmakta. Bölümler “ruh sağlığı, dini inanç, İslam dininin ruh sağlığını koruyucu esasları, İslam dininde ruh sağlığını koruyucu ibadetler, İslam dininde ruh sağlığını koruyucu ahlak esasları, dini inancı olan kişilerde görülen ruhsal bozuklukların nedenleri’’ dir. Selam ve dua ile
Allah Hasan el Benna'dan razı olsun, onu cennetine koysun, Hz.Muhammed Mustafa'ya sav komşu eylesin. Yazdığı kitap Allah'ın izniyle ufuk açıcıdır. Dua ediyordum rabbime, şuur nasip eyle, azmimi artır, yolumu göster diye. Elhamdülillah bu kitap bendeki açığın büyük kısmını doldurdu. Kitap gençliğe öğütle başlıyor.
"Bir fikir