Eğer bir ülkede yurttaşların bir kısmı klimalı villalarda veya katlarda oturuyorsa, baska bir kısmı da mağaralarda veya kerpiç
evlerde yaşıyorsa, orada sosyal adaletsizlik vardır. Eğer bazı çocuklar okula Cadillacla götürülüyorsa, aynı yaştaki başka
çocuklarsa ekmeğini kazanmak için yük taşıyorsa, orada sosyal adaletsizlik vardır. Eğer bazı kadınlar, tercih yapamadıkları için bir çırpıda üç kürk satın alabiliyorsa, baska bazı kadınlarsa hayatını kazanmak için bedenini satıyorsa, orada sosyal adaletsizlik vardır. Bunlar Üçüncü Dünya ülkelerinden spotlardır. Ve eğer bazı ülkelerde biyolojik veya fizyolojik bakımdan sakat bebekler akla gelebilecek her yoldan yaşatılmaya çalışılıyorsa, başka ülkelerde ise sağlık koşullarından dolayı yüzlerce çocuk kızamıktan ölüyorsa; eğer bazı ülkelerde, aksamüstü köpekler çocuk arabalarında gezdiriliyor, başka bazı ülkelerde ise bazı çocuklar çöplerde yiyecek arıyorsa, dünyamızda sosyal adaletsizlik egemendir demektir.
Çoğunlukla dine en yüksek değerin biçildigi Ortaçağ'da -veya her çağdaki insan gruplarında- kabul ettirilmiş olan hayat ideali, <<öbür dünya>> idealidir.