Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rumeysa Dönmez

Ah biçare kadınlar, neler çekermiş! Biz erkekler onları kukla değerinde kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine mani oluyoruz. Bu ne rezalet! Ne küstahlık! Bir erkek tanımadığı bir başka erkeğe rastlasa yüzüne bakmaz, söz söylemez. Lakin tanımadığı ve daha önce hiç görmediği bir kadına rastladığı anda gülerek yüzüne bakmaya, söz söylemeye başlar ve kovsalar bile yanından ayrılmaz. Demek oluyor ki biz, kadınları insan sırasına koymuyoruz. Kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkıyoruz.
Reklam
On senelik bir sevda, bir saat içinde gönülden çıksın! Ne bir saati... Bin yılda da çıkmaz. Sevilen insan unutulsun! Ah, imkansız şeyler.
Gönül öyle bir müftüdür ki istemediği şey için kolay kolay fetva vermez.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hem sevmek hem de sevdiğin kişi tarafından sevilmek! Dünyada bundan iyi bir şey yoktur.
Aşk ve muhabbet herkesin düşüncesinde mevcuttur, ancak bir cazibe merkezi olmadıkça gerçekleşmez. İşte bazı kişilerin aşklarının dünyaya yayılması ve bazılarının da hiç duyulmamasının sebebi budur.
Reklam
Zavallı biz kadınlar! Bizi hiç insan yerine koymazlar. Babalarımız istedikleri adama bizi hediye edercesine verir. O adamın huyunu suyunu soruşturmaz. O adamla geçinebilir miyiz diye hiç düşünmezler. Bize bir defa "Seni filanca adama vereceğiz." derler o kadar. Biz susarız ama gönlümüz ne der? "Ya Rabbi, babamın söylediği o genç, yakışıklı, iyi huylu olsun." Bazen öyle de olur. Fakat bazen tam tersi... Bize koca olacak adam ya altmış yaşında, yahut bir gözü kör, burunsuz, sarhoş veya ahmak çıkar. Ah siz erkekler ne zalimsiniz! Bir kızcağızın gözü biraz şaşı olsa, yahut yürürken belli belirsiz aksasa evlenmeksizin ihtiyarlar. Kimse almaz. Ama sizin en fenanız, en uğursuzunuz, en sakatınız kızların en güzelini, en uslusunu alır da esir eder.
"Çılgınlık, umutsuzluk diye bir şey yok artık," dedi. "Günümüzde bütün bu tür güçlü duygular yitip gitti. Dünya sıradan, zayıf, güçsüz bir yer oldu. Oysa çılgınlık da, umutsuzluk da bir güçtür. Güçlü olmak ise, dünyayı yöneten zayıf ve budalaların gözünde bir suçtur."
"Ancak sonsuzluk denen şey lanet bir çukurdur. Sana vakit gerek, vakit. Ömrünü on yıl uzatacak birine rastlasan, kulu kölesi olurdun."
İki yüzyıl sonra dünyayı doktorlar yönetecek. Bilim daha şimdiden her şeye hakim. Belli olmuyor belki, ama gerçekten hakim. Ayrıca, bütün bilimler gelişerek, sonunda insanlara hizmette mutlaka sağlık bilimiyle birleşecek; ama zayıfları değil, güçlüleri iyileştirmek için. İnsanlar yaşamak ister yaşamak.
O uğursuzlar efendilerimiz bizim; bütün o zayıf, uyuşuk, budala, korkak, yufka yürekli, köle zihinli adamlar. Güç onların elinde. Çoğunluk onlarda. Dünyaya onlar hakim. Topunu yok etmeli, topunu! Tüm kusurların, kötülüklerin, önyargıların, geleneklerin kökü kazınmalı.
Reklam
Gece, yılmadan çalışıp didinen insanların bu dünyadaki kaçınılmaz ödülüdür.
İntikam arzusuyla tüm gizliliği elden bırakarak yaptıklarını çalımla herkese açıklayan bir casus, öfkeden gözü dönmüş, kana susamış kimselerin hedef tahtası olur.
Dünyanın her yerinde, kadınların duygularının (sanki gökyüzünde dolaşan yağmur bulutlarından farkları yokmuş gibi) sağanak biçiminde yağıp tükeneceğine inanılır.
Merak insanın kişiliğini dışa vuruş biçimlerinden biri olduğundan, meraksız bir kimse her zaman bir parça gizemlidir.
Arabacı kocaman, kirli avcunda ufacık görünen paralara baktı; bu birkaç kuruş, şu kötülükler dünyasındaki kısacık ömürlerinde, insanların canla başla, yılmadan çalışmalarının karşılığında elde ettikleri ödülün yetersizliğini simgeliyordu.
373 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.