Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hüseyin Çakır

Kırmızı Pazartesi’den
“Sorgu yargıcı, Santiago Nasar'ın aleyhine kanıt bulunmaması karşısında öyle şaşkına dönmüştü ki, özenle hazırladığı rapor hayal kırıklığı nedeniyle yer yer aksıyordu. 416'ncı sayfanın kenarına eczacıdan aldığı kırmızı mürekkeple, kendi elyazısıyla şu notu düşmüştü: Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.”
Reklam
“İlk gençliğimde Alman besteci Hans Eisler’in bir sözünü okumuştum. “Yalnızca müzikten anlayan kişi, müziği de anlayamaz” diyordu. Bu söz benim yaşam ilkem haline geldi.”
“Otel bilinmediği için herkes aynı eve sığışır, lokanta akla gelmediği için bütün aile aynı sofrada yemek yerdi. Yine de bugünkünden çok daha fazla gülündüğünü, konuşulduğunu, eğlenildiğini hatırlıyorum.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Ankara’da ilkokul öğrencisiyken babannem beni Zeki Müren’in Büyük Sinema’daki bir konserine götürdü. Onun beni Ankara Radyo’sunun seyircili programlarına, konserlere götürüşü hiç unutamam. Evden çıkarken elimi tutar, bir daha da bırakmazdı; aynı şeyi annem de yapardı. Erkeklerle dışarı çıktığımızda ise hiçbiri elimi tutmazdı.”
“Onu tiyatronun önünde bekleyen otomobile götürdüm. Dışarıda buz gibi, insanın içini kesen bir New York ayazı vardı. Otomobile binmeden önce tekrar boynuma sarıldı. "Beni bu yaz Kayseri'ye götür yine!" dedi. Ona değen yanağımın ıslandığını hissettim. Anadolu'nun büyük çınarı, koca Elia Kazan ağlıyor muydu, yoksa yağan kar mı eriyordu yüzünde, anlayamadım. Otomobil New York trafiğine karışıp gitti ve ben ardindan bakakaldim.”
Sayfa 394Kitabı okudu
Reklam
“Bir gülüş uğruna harcanmış hayatların muhasebesini tutmaya mecalim kalmadı artık. Bakmayın öyle, bildiğiniz gibi değil hiçbir şey.”
“Ne hesabını tutalım geçen günlerin, ne de hayalini kuralım geleceğin. Yaşadığımız anın dolar karşısındaki paritesini ölçmeden tadını çıkaralım. Alaçatı’da bir tek lahmacunun elli liraya satılıyor olmasına değil, alınıyor olmasına küfredelim.”
“Bir de önemli bir şey öğrendim burada; kararlı ve cesur bir şekilde yürürsen, bazen arabadan daha hızlı yol alabiliyorsun.”
“Bizim ev Mamak’ta, gecekondu mahallesinde. Burada herkes tanır birbirini. Yoksuldur herkes, ama yoksulluğu sırıtmaz kimsenin. Daha çok şehre indiğimizde yoksulluğumuz çarpar yüzümüze.”
“İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum.”
Sayfa 250Kitabı okudu
Reklam
“Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir. Bu söylediğim gibilerin az ve henüz kendilerini tam gösterememiş olması, günün birinde iyinin, doğrunun ve kıymetlinin hakim olacağından ümidi kesmeyi icap ettiremez.. Bugün şurada burada teker teker yaşayan ve çalışanlar yarın birleşince bir kuvvet olacaklar ve en kuvvetli silahı; haklı olmak silahını ellerinde tutacaklardır.”
Sayfa 248Kitabı okudu
“İstanbul’dan ayrılmak istemiyoruz, fakat senede kaç defa kütüphaneye gideriz? Üç beş cadde ile bir o kadar kahveden başka ne biliriz? Fikir hayatı, fikir hayatı diyoruz… En kabadayımız bile gevezelikten başka ne konuşuyor?”
Sayfa 136Kitabı okudu
“Bir müddet bavulun üzerine yan yana oturarak dinlendiler. İçlerinde çalkalanan denizin durulmasını bekliyor gibiydiler.”
Sayfa 108Kitabı okudu
“Sizin için ölsem bile, bana uğrunuzda ölmek müsaadesi verdiğiniz için yine size minnettar olmalıyım…”
Sayfa 108Kitabı okudu
“Oysa ben, iki yıl boyunca, bir erkekten başka bir şey olamamıştım. Aşkın insanı zenginleştirdiğini biliyorduk, fakirleştirdiğini de bilelim.”
Sayfa 160Kitabı okudu
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.