"Çukurca içinde, bütün bu köy insanları arasında, kendini denizin ortasında küçük bir adaya benzetti. Ve bir küçük ada, bu dalgalı denizi yatıştırmak istiyordu."
"Acısını yalnız insanlardan değil, üstüne basıp yürüdüğü topraktan da gizler gibiydi. Çünkü seviyordu toprağı. Toprağı ve toprağın üstünde yaşayan insanları seviyordu."
Eldivenin betimsel özelliği, bütün parmaklarına ve el üst cebine kardeşinin şiirler yazmış olmasıydı. Yeşil mürekkeple. Bunları beyzbol alanında, tepesinde eli sopalı bir vurucu olmadığı zamanlarda okumak için yazmıştı.
"Ayağının bastığı yeri, onu saran havayı, dokunduğu her şeyi, söylediği her sözü seviyorum. Her halini, her davranışını, baştan aşağı her şeyini, her şeyini seviyorum. İşte bu kadar."
"Bir avuç balık tutmak için, fırtınanın kara bulut zemininin üzerinde bir beyaz mendil gibi sallanan gemiyi görenler, 'Ateşoğlu yine başının belasını arıyor' derlerdi. Oysa başının belasını değil, çocuğunun nafakasını arıyordu."