Bu eseri kaç defa okudum inanın bilmiyorum. Yıllardan beridir defalarca okudum ama halen okumaya doymadığım bir eser. Başucu kitabım KÜRK MANTOLU MADONNA. Sabahattin Ali bu eseri yazarken ne tür duygularla yazdı, nasıl yazdı bilmeyi çok isterdim. Her okuyuşumda farklı duygularla dans ediyorum. Benim gözümde kıyaslanamayacak bir eser. Ne kadar iltifat etsem az kalır, ne kadar övsem az kalır. Yaşar Kemal'in övdüğü, nice yazarların hayranlıkla baktığı bir eser.
Yeni roman okuyan bir insanın bile zorlanmadan okuyacağı, keyif alacağı bir uslüp söz konusu... Raif Efendi ve Maria Puder arasında geçen aşk hikayesi, sevda macerası acaba Sabahattin Ali'nin başından geçmiş miydi? Bununla ilgili teoriler olsa da gerçekliğine inananlar tarafındayım. Kesinlikle bir aşk yaşanmadan böyle yazılmaz. Bu kitabı okuduktan sonra bir süre sevdaya olan inancınız tazeleniyor fakat kitap bitince gerçek dünya ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Dizisinin yapılacağı haberleri dolaşıyor, umarım esere zarar verilmez. Yazılacak çok şey var ama lütfen öncelikle okuyun, mutlaka okuyunuz.
Vladimir Bartol | Fedailerin Kalesi Alamut
Dogmalar ve bağnazlıklar üzerine kurgulanmış bir eser. Dini bir hakaret var mı diye düşünülebilir. Hasan Sabbah’ın hayatına hakim değilim, başka bir yazardan herhangi bir Sabbah romanı okumadım, kitapta anlatıldığı kadar tanıyorum. Hasan Sabbah gerçekten bir terörist mi yoksa bir fedai mi… Eseri uzun süre önce okumayı planlıyordum, bir türlü okuyamamıştım, şu an okuduğum için de hiç pişman değilim. Eserin üslubu yalın, merak uyandırıcı ve anlaşılır. Bir bölümü bitirirken diğer bölümde ne olacağını merak ediyorsunuz ve kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Sizi içine çeken bir eser.
Eser büyük bir hiciv örneğini gözler önüne seriyor. Hasan Sabbah yirmi yıl önce bir söz verip ve yirmi yıl boyunca bu amaç uğruna elinden geleni yapıyor. Bu süre içerisinde arkasından yürüyen fedaileri ve askerleri körü körüne kendisine bağlanıp onun Allah tarafından gönderilip ve peygamber olduğuna inanıyorlar. Tabi bir de “cennet ve huriler” algı perdesiyle fedailere başka bir dünya gösteriyor. Körü körüne bağlanmanın ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu, inancın ne kadar önemli olduğunu, yürünen yolun ne kadar doğru olduğunu kitapta görmekteyiz.
Genel olarak yazar ne söylemek istiyor derseniz, kitaptan bir kesintiyle cevap vermek isterim:
“Oku dünyayı tanı. Hiçbir şeyden korkma. Her türlü ön yargıdan uzak dur. Hiçbir şeyi aşırı yüceltme gözünde. Hor da görme. Her şeyi araştır. Cesur ol.”