Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

musti1905

musti1905
@musti1905
Yeni arkadaşlıklara açığım
Samsun
15 okur puanı
Şubat 2015 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
..... Gece, yılmadan çalışıp didinen insanların bu dünyadaki kaçınılmaz ödülüdür. ......
Sayfa 285 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
..... Başarının gerçek değeri, büyük ölçüde, ona ne gözle baktığınıza bağlıdır.
Sayfa 89 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Şirkete yaklaşırken müziği açtı Bilge, "Backwind" çalıyordu Patric Watson 'dan youtu.be/AdDbOEFvOU0
Sayfa 225 - Destek yayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çok sevdiğim bir öğretmenim tükettiğini üretmeyen insanın sadece bir parazit olduğunu söyler, ben de ona katılıyorum.
Sayfa 30 - Destek yayınlarıKitabı okudu
"Hayat, sadece hissettiğindir. Hissettiğini şekillendirmek senin elindedir. Yaşadığın deneyimler hissettiğin şeye şekil verir ama neyi yaşayıp neyi reddedeceğini seçmek senin elindedir. Deneyimlerini seç! Kısaca, hayat işte bu yüzden seçimdir. Burası, seçimlerinin sorumluluğunu üstlenip kendi hayatının direksiyonuna geçme cesareti olanlara göre tasarlanmıştır. Hayatın trafiğinden korkup bu cesareti zaman zaman içinde hissedemeyebilirsin, bu yenildiğin anlamına gelmez. Vazgeçmediğin sürece doğru seçimi yapmak için her zaman şansın vardır. Seçmekten vazgeçip hayatı akışına bırakmaya karar verdiğin anda bu binayı terk et. Vazgeçerek kendine ihanet eden birinin burada hiçbir işi olamaz."
Sayfa 485 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aslında bunun nedeni onunla alakalı şeyleri öğrenme zahmetine katlanmamasından değil; öğrenirse onu hayatına sokacağına, bırakıp gideceği bu memlekette hep düşüneceği biri olacağına dair korkusundandı. Bir insanı ne kadar tanırsan o kadar özlerdin. Artık İdris Bey kimseyi özlemek istemiyordu.
Sayfa 349 - Portakal kitapKitabı okudu
Yarattığın dünyanın içinde mantıklı kararlar vermeye çalış. Sonunda gerçeği bulursun
Sayfa 263Kitabı okudu
Bilinmez kim dost kim düşman, kimi zaman tuttuğun eldir seni arkandan vuran! Sırtını kimseye dönme oğul, bulanık suda balık avlayandan kork!
Sayfa 96 - Sola yayınlarıKitabı okudu
"Beni beklerken sabrını ölçtüm, delikanlı. Bakırcılık sabır işidir, sabırsız adam bu zanaatı yapamaz. Yapsa da bir şeye benzemez. Her güç, sabırla zamanı birleştirerek sağlanır. Gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir. Aceleci ve öfke sahibi kişi de bu işte ehil olamaz. Maksada sabırla erişilir, acele ile değil. Alelade otlar iki ay içinde, bir gül ancak bir yılda yetişir. Tencerede bile yavaş yavaş ve ustalıkla kaynayan yemek, delice kaynayandan daha lezzetlidir. Bulutlar ağlamaya hazırlanmadan, yeryüzünün yüzü gülmez. Bakır sabırsız adamın elinde kendini eğip büzmez, şekle de girmez."
Sayfa 47 - Sola yayınlarıKitabı okudu
...... Hiç üzerine şurup dökülmüş krep yedikten sonra bir bardak portakal suyu içtin mi? Ekşi gelir. Ama aynı portakal suyunu bir dilim limon ısırdıktan sonra içersen tatlıdır. Renkler için de aynı şey geçerli. Krem rengi bir gömleği siyah bir ceketin altına giyersen canlı durur. Aynı gömlek bir spor ceketin altında kirli görünür. "Bu 'algı perdesi' ya da 'peçesi' olarak bilinir ve anlamı şudur: Hepimiz dünyayı gerçekte olduğu gibi değil, kendi önyargılı algılarımız vasıtasıyla gözlemleriz. Dolayısıyla, gerçekten bilebileceğiniz tek şey kendinizsinizdir."
Sayfa 374Kitabı okudu
Reklam
"Deneyciler, bilgi edinmenin tek yolunun kişisel deneyimler olduğuna inanır. Bu nedenle de bir deneyci asla bir kitaba, saat altı haberlerine, hatta öğretmenine bile güvenmez. Onlar ilk kuşkuculardır."
Sayfa 371Kitabı okudu
..... tatmin edilmemiş bir arzu, bizi özlemle dolu olarak bırakır, tatmin edilen bir arzunun yerini bir yenisi alıncaya kadar da can sıkıntısı yaşarız...............
Sayfa 350Kitabı okudu
Ve kurbağaların da kanatları olsaydı zıpladıklarında kıçları yere vurmazdı.
Sayfa 167Kitabı okudu
"Dolayısıyla," diye hızlıca lafını toparlayan Martin şöyle devam etti: "Kölelerden oluşan hiçbir devlet varlığını sürdüremez. Eski gelişim yasası halen geçerlidir. Örnek gösterdiğim üzere, varoluş mücadelesi sırasında güçlüler ve güçlülerin soyundan gelenler hayatta kalmaya, diğer yandan zayıflar ve zayıfların soyundan gelenler ise ezilip mahvolmaya eğilim gösterir. Sonuç olarak güçlüler ve güçlülerin soyundan gelenler hayatta kalırlar ve mücadele var oldukça her yeni neslin gücü artar. Gelişme budur. Fakat siz köleler -kabul ediyorum ki köle olmak çok kötü birşeydir- gelişim yasasının hükümsüz kılınacağı, hiçbir zayıfın ve yetersiz, verimsiz insanın yok olmayacağı, her yetersiz insanın, istediği kadar çok yiyebileceği ve herkesin, güçlülerin yanı sıra zayıfların da evlenip soyunu sürdürebileceği bir toplumun hayalini kuruyorsunuz. Netice ne olacak? Yeni gelen her neslin gücü ve yaşam kalitesi artık artmayacak. Bilakis azalacak. İşte sizin köle felsefenizin can düşmanı. Kölelerden oluşan, kölelerce ve köleler için yönetilen toplumunuz, onu oluşturan yaşam zayıflayıp parçalanırken kaçınılmaz olarak zayıflayıp parçalanacak.......
Sayfa 396 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
... "Kayıplar, içinde bir boşluk açar, kendi dünyanın merkezinde simsiyah bir boşluk... Durup düşünmeye, irdelemeye fırsatın olmadan düşüncelerini yutmaya başlar bu boşluk ve hiçbir zaman doymak bilmez. Kazandıklarımızı kaybettiklerimizin yerine koymak acımızı hafifletmez."
Sayfa 198Kitabı okudu
..."Bazen panik içinde oraya buraya koşuşturan, dikkatsizce davranan ve istemeden bir şeyleri yıkan sen olursun. Bazen de hayat yapar bunu ve bundan kaçamazsın. Seni ezip geçer ; çünkü seni sınamak ister."
Sayfa 353Kitabı okudu
Reklam
İnsanoğlu asırlardır ruhen ve kalben sevgiye ve de ilgiye açtı, açlığını gidermek için de milyonlarca bedenle buluşturdu. Çoğu zaman buluştuğu o bedenler ona hayal kırıklığı yaşatsa da insanoğlu aradığı sevgiyi ve ilgiyi hiç bir zaman aramaktan vazgeçmemişti. Bu dünyada adil olan sadece iki şey vardı: Birincisi, herkesin bir gün ölecek olmasıyken, ikincisi herkesin bir acıya sahip olmasıydı.
Sayfa 387Kitabı okudu
Çoğunun sonu hüsran olsa da, insanoğlu bir şeylere veya birilerine karşı umut beslemekten bir an olsun vazgeçmezdi. Çünkü umudun olmadığı yerde yaşam da var olmazdı.
Sayfa 181Kitabı okudu
İnsan hiç susmamalıydı. Bir derdi mi var? Anlamalıydı, yakınındaki dostlarına... Çünkü o dert, içinde büyüyüp sadece acı verirdi o insana. Bu dünyada insanı rahatlatacak yalnızca iki şey vardı: Sarılmak ve de anlatmak...
Sayfa 151Kitabı okudu
O an aşkın ne tuhaf bir şey olduğunu düşündüm. Biri için ölürmüşçesine onu sevdiğini söyleyip, o gidince başkasına karşı aynı şeyleri hissetmek... Tuhaftı aşk. Acıtan ama aynı zamanda iyileştirendi aşk. Mutlu eden ve çoğu zamanda ağlatandı aşk. Ve aşk, belki de bu dünyadaki en harika ve aynı zamanda da en berbat histi.
Sayfa 151Kitabı okudu
"Ben şu ana kadar hiç kimseye aşık olmadım, ah şey, yani kitap karakterleri hariç..."
Istırap. Acı. Yokluk sefalet - yeni deneyimler ya da çoktan unutulmuş olanlar. Fiziksel bir duyumdan fazlası; ruhun, özün şefkati. Ama iyi bir şey. Istırap gücü getirdi. Acı kini getirdi. Yokluk büyümeyi getirdi. Sefalet, intikam arzusunu.
Sayfa 354Kitabı okudu
Reklam
........ Ancak akıllı adamlar hangi savaşlarda savaşılması gerektiğini, hangilerinin kazanılamayacağını da bilirler.
Sayfa 220Kitabı okudu
"Onu kaderi, dünyanın daha önce hiç görmediği kadar büyük bir imparatorluğa sahip olmak ve Konstantinopolis'i bu imparatorluğun başkenti yapmaktır.Onun kaderinde sizin gibi zayıf, yaşlı bir adamın hayal bile edemeyeceği başarılar ve fetihler var."
Acaba her insan hayat boyu sürecek bir irade sınavına mahkum olup bunu zarif ve güçlü bir şekilde kabullenme göreviyle mi yükümlüydü?
Sayfa 143Kitabı okudu
''.... merak etmek büyük bir erdemdir. Merak eden, bilmediğinin farkında olur. Oku ki bilmediğini öğrenesin.''
Sayfa 191Kitabı okudu
İnsanoğlunun rahatlığa alışması ve eski sefil günlerini çabucak unutuvermesi ne tuhaftır... İşte Yaradan bunun için ''insan'' demiştir adına. İnsan unutan demektir. Zaten unutulmasa çekilir mi dünyanın kahrı?
Cehalet asla bilgiye tercih edilemez. Bilmek insana neye mal olursa olsun. Gerçeğe karşı umursamazlık ve körlük bizi olduğumuz yerde zapt eden ve kendi zihinlerimize mahkum bırakan zincirlerdir. Gerçek bizi özgürleştirir.
Sayfa 153Kitabı okudu