İpek çarşaflarda uyuyan, yasemin çiçeklerinin kokusu ile bahar banyosu yapan, Nice Sultan, bulaşıkçılık garsonluk yaparak hayata tutunmaya çalışıyordu.. Diyen Nilüfer Sultan, 600 yıllık dev bir İmparatorluğun son varislerindendi.. Ve bu cümleler Osmanı İmparatorluğunun verdiği son nefesti!...
Nilüfer Sultan,henüz sekiz yaşındayken annesi ve diğer saray hanedanıyla birlikte vatansız pasaportunu alıp, bilmediği yabancı ülkelere sürgün edilen son prensesti... Yaşadıkları ayrıcalıklı hayatları, vatanları bir anda ellerinden alınan saray hanedanının o günlerde neler yaşadığını Nilüfer Hatun'un gözünden görmeye ne dersiniz?
.
Nilüfer Hatun, sürgüne gönderildiğinde henüz küçük bir çocuk olduğu için vatanı olarak Paris'i bilmiş sevmiş, hatta Hindistana'a gelin gittiğinde bile aklı hep Paris'te kalmış. Çalkantılı, yoğun yaşadığı hayatını, kadın hakları için mücadele ederek geçiren Nilüfer Hatun'un en büyük mücadelesi annesi Adile Hatunu, ölmeden önce, son bir kez vatan toprağı ile buluşturmayı istemek olmuş. Peki başarılı olmuş mu? Vatanımın bir damla suyu, bir karış toprağı diyerek son nefesini verene kadar ağlayan Adile Sultan için, çok üzüldüm kimisine göre, yaşadıkları ayrıcalıklı hayattan sonra hak ettiklerini buldular dediği, kimisinin acıdığı, kimisinin hor gördüğü ayrıcalıklı kesimin yaşadıkları bu süreci anlatan eser ilgililerine tavsiyemdir der hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim, Kitapla Kalın, Evde Kalın, sağlıkla kalın