ah, ne yazsam eksik kalacak!
çok uzun zaman okumayı ertelediğim ve başladığım an bu gecikmenin pişmanlığını yaşadığım bir kitap oldu. barındırdığı her duygu o kadar sahiciydi ki, okuyan herkesin mutlaka ve mutlaka kendinden çok şey bulacağına ve sonu zevkine uymayanların dahi okuduklarından memnun kalacağına eminim. bunu özellikle belirtmek istedim çünkü duyduğum tek tük olumsuz yorumlar sadece sonuyla alakalıydı, ama ben sonunu da çok beğendim.
ana karakterimiz adalet, hem yaşamını anlamlandırmak hem de bir nebze de olsa vicdanını rahatlatmak adına bir amaç uğruna yolculuğa çıkıyor. kitabın işleyişi yolculuğun amacından ziyade geçmişle hesaplaşması, gelecek ve hayata dair görüşleriyle ilgili sorgulamaları, kendine dair şüpheleri ve pişmanlıkları.. abartı gelen tek bir satırı bile olmadı. her şeyiyle çok sevdim ve favorilerim arasına girdi. keşke kafamı toparlayabilsem de hak ettiği gibi özenli bir inceleme yazabilsem! hala etkisindeyim…
“sanırım böylece, dünyanın geri kalanı umursamasa da, bir yerlerde birinin hatırlayacağı minik, mütevazı bir hikayem oldu benim de. hikayeler böyledir. bazen sadece bir kişi dinlesin diye anlatılır. bir kişi çünkü, dünya demektir.”