Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Oluzamanokuru
Oluzamanokuru
@oluzamanokuru
Üniversite
100 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Hikayeleri okurken başta güleceksiniz, eğleneceksiniz, ne komikmiş diyip sonrasında ne Salak insanlar varmış diyeceksiniz ama hikaye bittiğinde durup düşünecek ve anlayacaksınız ki.
Okuyan hemen herkesin 35 yılda hiç mi bir şey değişmemiş diyeceği kitap.
Nah Kalkınırız, Aziz Nesin'in 1986-1989 yılları arasında yazdığı kısa öykülerinin bulunduğu kitap. Yirmi tane öyküden oluşuyor. Öykülerin tamamı 'bu kafayla' zor kalkınabileceğimizi düşünenlerin gözünden, dilinden yazılmış. Hiciv ustası Aziz Nesin'in yerinde tespitleri maalesef günümüzde de geçerliliğini koruyor. Hala çevremizde siyasi anlamda karşıt görüşte olanlara 'hain' diyenler, bir yerlerde bir şekilde yolunu bulmaya çalışan 'uyanık' geçinen insanlar var.
Öykülerin her biri kendi içinde eleştiren, trajikomik, okurken gülmeli mi yoksa halimize üzülmeli mi muallakta kaldığım bir kitap oldu ama ne kadar gelişemediğimizi ve gelişmekten uzak olduğumuzu anlatması bakımından yüzümüze gerçekleri haykıran bir eser.
Aleksi Zorba'yı nasıl anlatsam bilemiyorum. Hayatı deneyimleyerek yaşayan, yaşarken öğrenen, yaşadığı süre boyunca öğrenmeye devam eden ve öğrendikleri ile çevresindeki insanları etkileyen bir karakter. Hayatı algılama şekli ile başlarda yadırgadığım Zorba'yı ilerleyen sayfalarda daha iyi anladım ve gitgide sevdim diyebilirim. Zorba'yı yüzeysel algılamamak gerekiyor, iyi kötü yanlarıyla tanışılması gereken bir karakter olduğu düşüncesindeyim.
Altmışlı yaşlarda, özgür, cesur, anı yaşayan, ömrüne pek çok aşk ve acı sığdırmış biri Zorba. Kitabın bir diğer karakteri, anlatıcımız olan Patron, namı diğer kağıt faresi ise hayatı kitaplardan öğrenen, mürekkep yalamış, hali vakti yerinde biri. Aslında hayatın kitaplardan fazlası olduğunu bize gösteren biri Patron. Yazar bu iki zit karakteri öyle muhteşem anlatmış ki kitabı bitirdiğim zaman bir süre düşüncelerimi toplayamadım desem yeridir. Girit'te bir maden işletmesi alan Patron ile Zorba'nın tanışması sonrası dahil olduğumuz bu ikilinin yaşamında sizi içine çeken, olay örgüsünden ziyade karakterler arasındaki sohbetler ve Zorba'nın yaşam öyküsü oluyor. Sorduğu sorularla bizi de düşünmeye sevk eden kitap, bir bakıyorsunuz hayatı sorgulatıyor. Kitabın ve karakterin gücü burada kendini gösteriyor diye düşünüyorum.
"Düşünüyorum öyleyse varım.” diyen Descartes mı, yoksa “Düşünüyorum ama sadece ben değil, düşündüğüm için asıl sizler varsınız.” diyen Uzun İhsan Efendi mi haklı
Hayallerle gerçeklerin iç içe geçtiği felsefi fantastik bir macera yaşatan bu kitap, bittiğinde sanki bir düşten uyanmışız gibi hissettiriyor okurlarına
Kitapta geçen fantastik olaylar o kadar gerçekçiydi ki hepsinin bir rüya olduğu gerçeğini hala kabullenemiyorum. Bünyamin'in yaşadıkları, kazalar, yaşanan olaylar, kötü kalpli insanlar... ancak bu kadar güzel biçimlendirilebilirdi.
Öyle ki kitabını okumuş olmama rağmen tekrar okumak istiyorum, sonunu bilerek o gözle okumak heyecan verici bir deneyim olacak.
Okur Takip Önerileri
Kitaptaki her bir karakteri olay örgüsünü öyle ince ince işleyerek yazmış ki Nazan Beki̇roğlu kalemine hayran olmamak mümkün değil .O kadar güzel anlatımlara betimlemelere sahip ki gözünüzü kapattığınızda kendinizi kitabın içerisinde buluyorsunuz .
Sen nasıl böyle kalbe dokunan yürekten hissedilebilen güzel bir hikayeydin .
Nar ağacı bir çok ömrün mazinin sevdanın acının gurbetin savaşın muhacirliğin gitmenin kalmanın gidememenin bu gökyüzü altında nelerin yaşandığının ve daha nicelerin yaşanacağını anlatan her cümlesiyle tüm duygusuyla içimi ezen bu coğrafyanın ev sahipliğini yapan ayrı acılar ayrı dertleri olan iki insanın bir araya gelmesini ve bundan bir gelecek olmasını ancak bu kadar güzel anlatabilirdi.
Âh’tır kafiyelerin en güzeli
O yüzden bir kez daha Âh İsmail Âh Zehra Âh Setterhan diyeyim
