Burada birilerinin ileti ve incelemelerini paylaşarak haklarında atıp tutmak pek huyum değil aslında ama bu sefer durum biraz farklı. Zira mezkur gönderi popüler olmuş ve benim anasayfama kadar düşmüş olduğundan bir kaç kelam etmek üzerime vacip oldu. Özellikle ileti sahibinin yorumumu okuduktan sonra beni engellemiş olması bu yorumumu ve
Amacım münakaşaya girmek değil kesinlikle ama o dönemden çok daha önce (eğer tarihte bir "ilerileme" denen şey varsa) Antik Yunanda tek kadınla evlilik vardı. Yani Arap toplumunda olan bir geleneği sanki o dönem bütün dünyada çok kadınla evlilik varmış gibi yansitmak doğru değil. Kadına haklar verilmesi bugünün meselesidir. Ne kadınlar ne cocuklar ne köleler yerleşik bir toplumda insan statüsüne konmamıştir. Bugünün kadın meselesi bir cinsiyet meselesinden evvel şehirli meselesidir. İnsanlığın çok büyük kısmının kırsalda yaşadığı vakit inandığı, geleneği töresi adeti şehirde işlememektedir. Çünkü en basitinden mahrem sınırı ortadan kalmak zorundadır şehirde bırakın kadın erkek ayrı durmayı farklı inanç farklı dilden yaşayan insanlar bir arada yaşar. Dolasiyla bu en başta bir mekan meselesidir.
BU VATAN KİŞİ VE KURUMLARA BAĞLI KURULMADI VAR OLMADI.. OLAMAZ DA
O OLMADAN DA (M. KEMAL)BU VATAN VAR OLUR KURULURDU..GÜDÜLMEYE MEYİLLİ BEYİNLERİNİZİN ŞAHLANDIRMASINDAN BASKA BİRŞEY DEĞİLDİR!?!
( yorum yapamadığım için alıntıladım)
Lina
@Lina_se
·
29 Ağustos 2023 14:34
Paşam çok içiyorsunuz. Halkın dedikodusu bitmiyor. Biraz azaltsanız mı? deyince, Mustafa Kemal gülümsemiş...
Başka bişey konuşuyorlar mı peki Salih? demiş.
Hayır Paşam. Varsa yoksa içkiniz
Elini Bozok'un omzuna koymuş; Biz yedi cephede savaştık Salih.. Bir Vatan var ettik, Cumhuriyet'i ilân ettik. Bak kendin söylüyorsun, çaldı çırptı, vatanı sattı diyemiyorlar ya, bırak konuştukları içkimiz olsun...
Hazretleri ne demek öğrenirseniz mesele kalmaz. Eğer biraz olsun o günlere ait bir gazete açıp Osmanlıca okursanız önemli kişilere hazretleri denildiğini çok net bir şekilde görürsünüz.
"Teolojik Çözümleme"
Suç ve Ceza’nın -gerek muhtevası gerekse illeti bakımından- psikolojik çözümlemelerden vücuda geldiği düşünülür. Bizce bu, sadece bir yakıştırmadır ve acele verilmiş bir hükümdür. Üstelik sığ bir kanaatten husule gelmiş basit bir düşüncedir de. Zira eser -felsefi bir problemi kaynak alması hasebiyle (bizce)-
El cevap : Tanrı insani erdemlerinden arındırılmıştır. O tarih boyunca bir ilke tanımaz, her eylemi keyfidir. Bu yüzden tanrıdır. İnsanoglu kendisini özel biricik ve kendine özdeş kabul eden bir organa beyne sahip olduğu için sürekli bir biçimde kendi kahramanligini onaylayacak verileri toplayıp anlam denilen şeyi oluşturur.
Fakat düşünce, düşünülmüş şeydir yani gecmiste olan bitmiş bir şeydir. İnanma ile düşünmenin birleştiği nokta kader denilen engellenemez şeyde başlar. İnsan bitmiş olan şey üzerine düşünür ve olan biteni dondurup bir anlati haline sokar. Bu anlatı önceden elde ettiği inançlarıyla akli hale getirilmiş mite dönüşür. Çünkü hiçlik yarılır yer ve gök yerlerine koyulur. Bu inşayı insan yapar. Tanrının iyiliği veya kötülüğü yaratmış olmasından önce yaratması bile tartışmalıdır. Çünkü insan olmuş bitmiş meseleyi yani kötülüğü bir şekilde rasyonel hale getirmesi gerekmektedir çünkü insandır. İster rasyonel hale gelsin ister gelmesin farketmez. Bir şeyi akılla da izah etsek etmesek de o şey iyi değilse değildir. Çünkü iyi bile insanidir. İnceleme süper. Elinize sağlık.