Lukacs beni oldukça yoruyor. Buna mukabil edebiyat tarihinin en gelişkin eleştirmenini okumak fevkalâde öğretici. Perspektif yoksunluğunu, tip yaratmadan roman yazımının sakatlığı, salt öznel yaşama odaklanarak nesnel gerçekliğin ihmali gibi birçok eksikliğin yenilikçi yazarlarda sıkça rastlandığını ve bu durumun nedeni olarak daha iyi bir gelecek tahayyülünün yitimiyle alakalı olduğunu anlıyoruz. Hasılı kelam yenilikçi yazarların pesimizminin kapitalizmin alternatifinin olmadığı yolundaki ön kabulden kaynaklandığını görüyoruz. Beckett, Joyce, Musil ve Kafka gibi yazarlar bu minval üzere telâkki ediliyor...
Ama ne olurdu cennette?
Ne yapardınız?
Bir süre sonra hatalara, kusurlara hasret kalmaz mıydınız?
Aşkı, arzuyu, yanlış anlaşılmaları, hatta belki biraz da şiddeti aramaz mıydınız canlanmak için?
Işığın gölgeye ihtiyacı yok muydu?
Chul Han buna Aynının cehennemi der bazıları zalim iyimserlik der Oğuz Atay ise beddua eder Tutunamayanlarda Allah'ın belası bir mutluluk çöksün yeryüzüne der.
Merhaba sevgili okurlar.
Özet: Son güncellememiz ile artık okurlar ve sıkı okurlar için ayrı olarak mesaj istek sınırı var. Bu sayede birden fazla okura toplu mesaj atarak okurları rahatsız eden mesaj sayısını azaltmak istiyoruz.
Detaylar:⬇️
İstenmeyen spam mesajların ne kadar önemli bir sorun olduğunun farkındayız. Sürekli
Fotoğrafı kaldırın kardeşim. Burası Instagram değil. Ayrıca inceleme yapmayı da süzgeçten geçirin sacma sapan kitaplara 9 puan veriliyor böyle şey olmaz.
Yalnız yaşayan ve kimseye hesap vermek, nereye gittiğini ya da ne zaman döneceğini söylemek mecburiyetinde olmayan insanların hüzünlü özgürlüğüne alışmıştı.
" Arap harflerinin kaldırılmasıyla Türkiye için, yazıda korunan geçmişin bütün nimeti kaybolmuş oldu. Birçok diğer "paralel" reformlarla beraber, yeni Türk nesli kendini manevi dayanaktan yoksun ve adeta bir çeşit manevi boşluk (vakum) içinde buldu. Türkiye kendi "hafızasını", geçmişini kaybetti. Bu durum kime gerekli idi?"
Peki ne yapmalı kardeş?
Osmanlı Türkçesi biliyorum. Şuan mevcut Türkiye'de Osmanlı Türkçesi okuyabilen insan sayısı Osmanlı döneminden fazla. Sultan Abdülhamit zamanında Mısır ile ilgili bir tarihi belgeyi Osmanlı bürokratlari okuyamıyor bilirsin Osmanlı Türkçesi denince yekvucut bir yazı çıkmıyor karşımıza. Keşke hepsi matbu Osmanlıca olsa da okusak fakat kusura bakmayın ortaçağda kimsenin okumaya ihtiyacı yoktu okumak yazmak bürokrat ve din ulemasinin bileceği birseydi o kadar. Sorun şu modern toplum kurulurken herkese okuma yazma öğretme meselesiydi ki Osmanlı bu sorunu görür görmez zaten munevverleri bu yazı meselesine uzandilar. Sonunda cumhuriyet geldi bunu değiştirdi. Şimdi Aliya İzzetbegovic siyasetçi adam siyaset yapıyor peki. Biz niçin siyaset yapmak yerine tarihden siyasetcilik yapmaya kalkıyoruz. Ya siyasete girip bu meselesi çözün ya da gerçekten tarihle uğraşın tarihle uğraşıyor gibi görünüp siyaset yapmak tam da bizim memleketin meselesi. Öyle bir zamandan geçiyoruz ki siyasetçiler dışında herkes siyaset yapıyor insanlar sanatçıdan siyasi tavır bekliyor tarihciden siyasi tavır bekliyor siyasiden sanatla ilgili yorum bekliyor fenomenden siyaset bekler hale geldik. Yalnıs anlaşılmasın sizinle ilgili şahsi bir tartışmaya girmek gibi bir durumum yok sadece fikirlerimi yazmak istedim denk geldi.
Tabiki öyle katılıyorum. Fakat bu mesele sadece Türkiye ile ilgili değil tüm dünyanın hatta Avrupanin bile bir sorunu. Yemekten tut gelinliğe kadar herşey tektiplesip artık Avrupa'dan da çıktı şirketlerin eline düştü.