Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Her kabilenin kendi toplumsal yapısını ifade etmek üzere -biri akrabalık sistemleri ve evlilik kuralları, öteki kısımlar ve alt-kısımlar şeklinde örgütlenme olmak üzere- iki ayrı koda sahip olduğunun farkına varılmış olması, kodların tabiatları gereği farklı mesajları iletmeye yazgılı oldukları anlamına da gelmez, hatta bunun aksi söz konusudur. Mesaj aynıdır; yalnızca koşullar ve mesajı alanlar farklılaşır."
104 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Sosyal Bilimleri Açın: Sosyal Bilimlerin Yeniden Yapılanması Üzerine Rapor
“Sosyal Bilimlerin Yeniden Yapılanması için Gulbenkian Komisyonu”, Calouste Gulbenkian Vakfı tarafından oluşturulmuş olup; başkanlığı Immanuel Wallerstein tarafından yürütülen ve bünyesinde altısı sosyal bilimler, ikisi doğa bilimleri ve ikisi de insan bilimleri alanlarından olmak üzere toplam on akademisyenden oluşan uluslararası bir komisyondur.
Sosyal Bilimleri Açın
Sosyal Bilimleri AçınKolektif · Metis Yayıncılık · 2002386 okunma
Reklam
"Bilim ve tekniğin hiç durmamacasına ilerleyeceğine ve insanları daha güçlü ve mutlu kılacağına dair; XVIII. yüzyılda Fransa'da ve ABD'de ortaya çıkan siyasi kurumların, toplumsal örgütlenme biçimlerinin ve bunları esinleyen felsefenin, toplumun her üyesine, kişisel hayatlarında daha fazla özgürlük, kamusal işlerin yönetiminde de daha fazla sorumluluk kazandıracağına dair ortak bir inanç beslemişlerdir."
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Binlerce yıldan beri yönetenler tarafından bu baskılı yönetimlere karşı verilen mücadeleler sonunda kimi haklar elde edilmiştir.Bunlara İnsan Hakları diyoruz.Bu haklar uluslararası belgelerde ve daha sonraları anayasalarda yeralmıştır. Ancak siyasal iktidarlar,yaşam hakkı,işkence yasağı,düşünce ve örgütlenme özgürlüğü,sendikal haklar.vb, hak ve özgürlükleri uygula masa tanımak istememişler ve her dönemde bundan kaçmanın yollarını aramışlar ve bulmuşlardır.
Sayfa 19 - YkyKitabı okudu
348 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Martin Eden - Jack London
Martin Eden, Jack London’un otobiyografik karakterli olgunluk dönemi eseridir. Klasik zengin kız fakir oğlan kurgusunun dışında, kendisini geliştirmeye çalışan proleter bir gencin sınıf bilincine sahip olmasının anlatıldığı romandır. Bu kimileri için Martin Eden isimli bir fakir gencin aşık olduğu zengin kızın kültürel birikimine erişme çabası
Martin Eden
Martin EdenJack London · Oda Yayınları · 091,1bin okunma
Atatürk konuşmalarında “yeni devlet, yeni sosyete” demekteydi. Bu sosyete bizim bugün kullandığımız anlamda değildir, cemiyettir; Durkheim ve Tönnies tipi bir dichotomie’dir (kutuplaşmalar). Bir sosyolojik tabir olup kutuplaşmayı, cemaatten, bir nevi kabileden, kabile üstü bir yerleşmeden modern toplum yaşamına geçişi ifade eder. Denilebilir ki iki tip birbirinin zıttı gibidir.Yeni bir toplum; zihniyeti, tavrı, hareketi, örgütlenme biçimi ve özlemleri değişik olan yeni bir devlet yaratır. Kendi bakışıyla, ilkeleriyle, planlarıyla, tavrıyla ve anlayışıyla yeni bir devlet şeklidir.
Reklam
Foucault, ütopyaların teselli veren, masalımsı, büyülü ve düz mekanlarda tasarlandıklarını, bu nedenle de olmayan yer olduk­larını (u-topos) savlar. Ona göre türdeş olmayan yer anlamındaki heterotopya; gerçek bir yere ait olmayan, geleceğe yerleştiril­miş ideal bir varış noktası olarak ütopyanın tek tip, homojen ve aşkın niteliğine karşıdır. Böylece yaşadığımız toplumun ve kültürün içinde varolan veya olabilecek sayısız yaşam, mekan ve örgütlenme biçimleri birbirlerini dışlamadan, eş zamanlı şekilde var olabilir.
Sayfa 332 - Ayrıntı Yayınları, 2013, 1.Baskı.Kitabı okudu
Arzu ede ede kendilerini yitiren insanlar, ihtiyaçlarıyla yetinseler iyi ederler. Mücadelelerden, baskılardan ve sağlığa zararlı hiyerarşilerden temizlenmiş yeni bir toplumsal örgütlenme ancak arzunun, kibrin gemlendiği bir dünyada doğabilir.
Sayfa 9 - Kırmızı KediKitabı okuyor
İstihbarat üstünde biraz konuşalım
İstihbarat karmaşık bir iştir gizlilik ve yanıltma onun iki temel öğesidir . Önümüzdeki anlaşılmaz ilişkiler yumağından doğru sonuçlar çıkarmak zor olsa bile imkânsız sayılamaz. Bunun için önce tutarlı bir yöntem geliştirmek gerekir.Büyük istihbarat servisleri ülkelerinin çıkarı olduğu her yerde örgütlenir. Bu örgütlenme tekdüze değildir ve niteliğini, hedef ülkeden beklentilerin ne olduğu belirler. Etrafınızda gördüğünüz on binlerce kişiden hangisinin yabancı bir ülkeye hizmet ettiğini anlamak için, kullanan ülke ile şüphelendiğiniz kişi arasında mantıklı bir bağ kurmak gerekir. Eğer yabancı ülkenin amaçları hakkındaki teşhis doğru değilse, onlar için çalıştığı zannedilen kişi hakkında da yanılmak kaçınılmaz olur. Özellikle küçük istihbarat servisleri önce yabancı ülkenin politikasını tesbit edip sonra kimlerin bu politikaları, kendi öz düşüncelerinden farklı olmasına rağmen, desteklediğini kestiremez. Çünkü böyle bir yaklaşım doğru siyasi tahlillere, geniş bir bilgiye ihtiyaç gösterir. Ajanları tesbit etmek için kullandıkları tek metod , kişinin yabancı servislerle ilgisini belgelemektir. Bunun yolu da yabancı misyonları sürekli gözetlemek ve ilişkiye girenleri tesbit etmekten ibarettir. Bu yol istihbarata karşı koymanın en verimsiz metodudur. Arada sırada, kişisel hatalardan faydalanarak birkaç ajan yakalansa bile, bütünü görmek mümkün değildir ve sistem kontrol edilemez bir hal alır.
Sayfa 129Kitabı okudu
İttihat ve Terakki'nin doğuşu hikayesi, hem basit, hem ka­rışıktır. Daha doğrusu Abdülhamit'e karşı reaksiyon, direniş ve örgütlenme, hiç bir zaman tam, bütün, otoriter ve birlik bir teşkilat haline gelmedi. Ama mücadeleye karışanlar, oldukça çoktur.
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
Kürtler sözkonusu olduğu sürece, bu bölge Arap, Pers ve Türk kültürlerinin karşılaşma alanlarıdır. Böylesi bir konum değişik ve rakip normatif sistemler, farklı örgütlenme ilkeleri ve iktidar hiyerarşileriyle tanışıklığı beraberinde getiriyor. Sözkonusu köylünün bu tanışıklığı, bu değişik sistemlerin ve ilkelerin manipülasyonu için yapılan teşebbüslere zemin sunuyor. Böylece, bilinen (fakat kısmen birbirini karşılıklı olarak dışlayan) sistemleri manipüle eden rakip gruplar farklı köylerde farklı güç hiyerarşileri kuruyorlar. Bu durum bölgedeki toplumsal örgütlenme biçimlerinde çeşitliliğe neden oluyor.
929 syf.
7/10 puan verdi
·
27 günde okudu
Yaşamın köklerine derin dalış.
Evrim sürecinde kendiliğinden örgütlenme ve doğal seçilim arasındaki ilişkileri ortaya koymak üzere yayınlanmış bu kitap üç kısımdan oluşmakta. Eser hakkında hiç inceleme yazısı olmadığı için bu kısımlara kısaca değinmek istiyorum. İlk kısım kendiliğinden örgütlenme ve seçilim arasındaki ilişkiyi bir yasa ile yürütüldüğüne dair görüşü, seçilimin
Düzenin Kökenleri
Düzenin KökenleriStuart Kauffman · Alfa · 06 okunma
340 syf.
·
Puan vermedi
Kıbrıs'taki Türk Mukavemet Teşkilatı'nın (TMT) ve adadaki gizli tarihini ele alıyor. Yazarın araştırmaya dayalı yaklaşımıyla, okuyuculara o dönemin atmosferini ve TMT'nin faaliyetlerini derinlemesine keşfetme fırsatı sunuyor. Roman, Kıbrıs'taki siyasi ve askeri gelişmeleri, yerel halkın yaşadığı deneyimleri ve Türk-Yunan ilişkilerini incelerken, aynı zamanda TMT'nin örgütlenme yapıları ve stratejileri hakkında da bilgi veriyor. Bu eser, tarihsel bir olayın roman formatında sunulmasıyla okuyuculara bilgi ve heyecanı bir arada sunuyor.
Toplum yaşayışında saygı ve sevgi egemen kılınacaktır. Görgü kuralları saygı ve sevginin gölgesinde biçimlenecektir. Sevgi ve saygı bağları, bir lâubalilige dönüşmeyecek, insanların özel dünyalarına karışma, onların iç hallerini gözlemeye meydan vermeyecek sınırlarla bağlı olacaktır. Kur'an-ı Kerim'in "Tecessüs etmeyiniz! (Kimsenin özel dünyasını gözlemeyiniz)" buyruğu bu konuda ana ilke olacaktır. Ancak, bu ilke, Batının ve batılının taş kalpliliğinin sonucu olan ilgisizlik anlamına da alınmayacaktır. İlgi, sosyal yardımlaşma ve örgütlenme, "dostluk" çerçevesinde, "kardeşlik" özünde çiçeklenecektir. "Komşuluk” da insana bir takım belirli görevler yükleyecektir. Yine bu gözlemleyemeyiş, protokol esaretini veya züppeliğini doğurmamalıdır. Sosyal yardımlaşmada, bir takım parazitlerin müslümanların merhametini istismarına meydan vermemelidir. Müslüman merhametli olmalıdır, ama bu merhamet, istismar edilememelidir.
Her toplum, sadece kendi kültürünün kaynaklarını okuyor. Siyasi ya da ideolojik her örgütlenme, tarihe bakarken sadece kendi görüşlerini destekleyecek pencereyi kullanıyor. Oysa dünya tarihi bir bütündür ve asla uluslara ya da kültürlere göre ayrıştırarak okutulmamalıdır. Çünkü biz, yeterince geçmişe gidip yazının icadından önceki dönemlerde sözlü gelenekle aktarılan mitolojik hikayelere bakarsak eğer, dünyadaki tüm toplulukların aslında ortak bir kültürden geldiğini rahatlıkla görebiliriz
Sayfa 313
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.