Dünyada en çok satılan klasik roman, yazarın yazdığım en iyi hikaye dediği, seveni kadar sevmeyeninin de çok olduğu, Dickens'ın en büyük tarihi romanı olarak bilinen bir klasik. İki şehrin hikayesi.
İki şehrin hikayesi Paris ve Londra arasında geçen kurgusuyla dünya tarihinin en hareketli olaylarından birinin Fransız devriminin etrafında şekilleniyor. İhtilalin her yüzünü görme insanlarını anlama şansı yakalıyoruz. Bu kargaşa arasında yaşamak zorunda kalan bir grup insanın özel hayatlarını anlatıyor.
Kitap boyunca tam bir koas ortamı bizi takip ediyor ama muhteşem bir sonla bitiyor.
Peki sevmeyenlerin nedeni ne?
Okuması üslubu itibariyle zor bir kitap. Bir de üzerine karakterlerin çokluğu ve tanıtılış şekillerinin farklılığı biraz daha zorlaştırıyor.
Herkesin mutlaka okuması gerektiğini düşündüğüm ama klasik okumaya yeni başlayanlara önermeyeceğim bir kitap. Yoğun olmadığınız bir dönemde uzun solukta zevkle okuyabilirsiniz.
Ayrıca ben kitapların giriş cümlelerine çok önem veririm. Bu kitabınki de en sevdiklerim arasında girdi. Şu şekilde:
"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu..."