Pelin Koyuncu

Daima gem vurulamaz bir kendimi beğendirme arzusuna kapılmışımdır, en çok da kızlara.
Reklam
Bütün bunlardan sonra inanılmaz bir şeydi ölüm!- her şeyin sona ermesi! dünyada hiç kimse kendisinin hayatı nasıl sevdiğini anlayamayacaktı, her anı nasıl... Kapı açıldı.
Sayfa 123Kitabı okudu
Hoş... Yuva yıksa ne olurdu? Bunu da düşünmek gerek. Belki annem de yepyeni, bambaşka bir yaşama kavuşurdu. Babamın gölgesinden kurtulup değişik, canlı bir kadın olurdu... Yuva yıksa ne olur? Yuva dedikleri şey ne? Asık suratlı insanların bir araya gelip, hiç konuşmadan, hatta saygısızca yaşadıkları dört duvarsa eğer, neden yıkılmasın?
Sayfa 174Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nihal Teyze ve yakınları olayı bilseler, onlar için Sevim Hanım iğrenç, korkunç bir kadın. Sevim Hanım'ın yakınları için ise Nihal Hanım, kocasının yakasına yapışmış sıradan bir kadın. Böyle şeyler olabiliyor işte ve suçlu yok. Bu olayın üç kişisi de çok hoş hatta mükemmel insanlar. Ama tümü de yaşananlar yüzünden acı çekmiş, çekiyor. Oysa biz ne yapıyoruz, tanımadan yargılıyoruz, karalıyoruz. Üstüne bir çarpı çekiveriyoruz... Bitiriyoruz. Peki biz kimiz? Yapamadıklarımız için mi kızıyoruz onlara? Birilerini acımasızca karalayarak kendi yüceliğimizi mi kanıtlıyoruz? Neden bu kadar kin ve nefret doluyuz?
Sayfa 174Kitabı okudu
Dürüst olmak gerekirse, kendi halime bırakılsam, trene ayak bastığımda kondüktörlerden bile korkardım. Kabuki izlemeye gitmek için can atar ama salon merdivenlerine çıkan kırmızı halının her iki yanındaki yer gösterici genç kadınlardan korkardım. Lokantalarda arkamda sessizce pusuya yatıp tabağımı temizlemeyi bekleyen komilerden korkardım. Ve sıra parayı ödemeye geldiğinde -ah, nasıl da beceriksizdim. Parayı ödeme zamanı geldiğinde gözüm kararırdı. Başım döner, dünya karanlığa gömülür ve yarı delirdiğimi sanırdım. Elbette cimrilikten değil, çok gergin, çok utanmış, çok endişeli ve korkmuş olduğum için.
Reklam
Reklam
Reklam