Aklınız ve tutkunuz denizlere açılmış ruhunuzun dümeni ve yelkenleridir.Yelkenleriniz ya da dümeniniz parçalanırsa,oraya buraya savrulup sürüklenmekten ya da denizin ya da denizin ortasında hareketsiz kalmaktan başka birşey gelmez elimizden.
Çünkü tek başına hükmeden akıl,kısıtlayıcı bir güçtür.Basibos b
ırakılmış tutku ise,kendisini yok edene kadar yanan alevdir.
Onun için birakin ruhunuz aklınızı tutkunun doruklarına yüceltsin şarkı soyleyebilmesi için.Birakin ruhunuz tutkunuzu akılla yonlendirsin,tutkunuzun her gün yeniden dirilip Anka kuşu gibi kendi küllerinden doğabilmesi için.
Her insanın derininde kendinden az çok gizlediği,içinde çocukluk dramının aksesuarlarının bulunduğu bir arka odası vardır.Kimseyi sokmadığı bu gizli odasına mutlaka girecek olanlar yalnız kendi çocuklarıdır.
Hakikat şuydu;sevgi insanın ulaşabileceği en yüksek mertebe ve en büyük hedefti.
İnsanin kurtuluşu sevgiyle ve sevgidedir.Elinde hiç bir şeyi kalmamış bir insanin dahi kısacık bir an için bile olsa,sevdiğine ilişkin düşüncelerden nasıl mutluluk duyabileceğini anladım...
Dünya,benim iç dünyam da dahil olmak üzere çok özel bir yer.Ayrıca kendi iç dünyanda başarılı olmadıkça dışarıdaki başarının hiç bir anlamı olmadığını anlamış bulunuyorum.iyi olmakla hali vakti yerinde olmak arasında çok büyük bir fark var.
Kendini kontrol etmenin yanısıra zihin,vücut ve ruhuna da özen göstermenin zorunlu öğrendim.Kendine bile özen göstermezsen başkalarına nasıl gösterebilirsin?kendin iyi hissetmezken nasıl iyilik yapabilirsin?kendimi sevmezsem başkalarını da sevemem .
Kızın gözlerinde gördüğü,yok olmayacak bir ruhtu.Tanıdığı hiçbir erkek ya da kadın ona ölümsüzlük fikrini aşılamamıştı.Ama kız bunu başarmıştı.Ona baktığı ilk andan itibaren bunu fısıldamıştı.Martin'in tahayyül edemediği derecede saflık.Kızın duruluğu ona bir darbe vurmuştu.sadece iyiyi ve kötüyü bilirdi;ama varoluşun niteliği olarak saflık,işte bunu hiç düşünememişti.