Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İdrak eden kalpler bilir ki, dünyanın bütün sıkıntıları,kederleri birbirine benzer. Bazen kulun kalbini sebepsiz bir hüzün kaplar sanki dünyanın bütün kederi kalbinde birikmiş gibidir. Bir mana veremez bu kedere. Bilir misin bunun sebebi nedir? İnsanın öz vatanı olan cenneti özlemesi "Ruh Allah'ın emrindedir." ayetince kul hangi günaha bulaşırsa bulaşsın ruh daima ilk yaradılış anını özler asla unutmaz vaadini. Bu yüz- den kul dünyada daima Rabbini özler. İşte o özlem bazen çok ağır basar ve keder hüzün olarak kalpte peyda olur. Kul bunun idrakinde olursa kalbinde biriken kederden şikâyetçi olmaz asla. Sabırla dünya hayatının bitmesini bekler ve Rabbini özleyen ruha Rabbine ibadet ettirerek hasretine bir muştuyu fisildar. İşte o muştunun adı ölümdür. Peygamberimiz (a.s.m.), "Dünya hiç vatanı olmayanların vatanı, hiç mülkü olmayanların mülküdür." buyurmuştu.
Reklam
İbni Ömer 'den (radıyallâhu anhumâ) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki: "Arada Allah'ın adını anmaksızın uzun uzun konuşmak kalbi katılaştırır. Allah'tan en uzak kimse de katı kalpli kimsedir."
Sayfa 423 - (Tirmizî)Kitabı okuyor
Allah’u Teâlâ Hazretlerine iman edebilmek için evvela onu bilmek lâzımdır.Allah-u Teâlâ hazretlerini bilmek ise indirmiş olduğu kuran-ı, Kuranı azimüşanın tercümanı olan Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)den veya Peygamberimizin varislerinin birinden öğrenmekle,Kuranı azimüşanı tekrar tekrar okumakla,müzakere etmekle,zikrullaha çalışmakla,farzları,vacipleri,sünnetleri,müstehapları,edepleri yerine getirmekle,haramlardan ve mekruhlardan kaçınmakla olur.
Yakın arkadaşı Münye kızı Nefîse son günlerde Hz. Hatice’yi çok düşünceli görüyordu. Dayanamadı ve Hz. Hatice’ye sordu: - Ey Hatice! Sana ne oluyor böyle? Seni çok düşünceli görüyorum. Hz. Hatice ona Peygamberimiz'den (a.s.m) bahsetti. Onda başkalarında görmediği yüksek bir ahlâk gördüğünü, onun dosdoğru ve insanın karşısına çıkabilecek en iyi insan olduğunu söyledi. Meysere’nin şahit olduklarını dinledikten sonra bu ümmetin peygamberinin ondan başkasının olmadığını ifade etti.
Sayfa 46 - Tilki KitapKitabı okuyor
Ebu Zer'den (radıyallâhu anh) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki: "Allah'ın en sevdiği sözü sana söyleyeyim mi? Allah'ın en sevdiği söz, 'Sübhânallâhi ve bihamdihî'dir."
Reklam
Câbir'den (radıyallâhu anh) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki: "En faziletli zikir 'Lâ ilâhe illallâh.'tır."
Şanlı yüce Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem], وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلُوةِ "Ailene namazı emret" âyet-i celilesinin gelmesinden sonra bir ay kadar her sabah, damadı olan Hz. Ali (radıyallahu anh] ile değerli kızı Hz. Fâtıma'nın [r.anha] evlerini ziyaret eder ve "es-salât" diye seslenirdi
Sayfa 211
Salih İnsanları Sevme ve İlahlaştırma...
Nuh Suresi, 21 - 23. Ayetler: "Nûh, 'Rabbim, dedi, doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve ço­cuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydu­lar." "Onlar çok büyük tuzaklar kurdular." "Dediler ki: 'Sakın ilâhlarını­zı bırakmayın; hele Vedd'en, Suvâ'dan, Yeğus'tan,
YABANCI DİL ÖĞRENMEK SÜNNETTİR
Müslümanlar, Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde, şehirde kalabalık bir Yahudi nüfus da bulmuşlardı. Peygamberimizle anlaşma imzalayan Yahudiler, Medine'de yaşamaya devam ettiler. Müslümanlar da onları kendi vatandaşları olarak kabul etti. Karşılıklı görev ve sorumluluklarla, Medine'de ortak bir yaşam kuruldu. Ancak Yahudiler, kendi aralarında ana dilleri olan İbraniceyi konuşuyorlardı. Müslümanlar ise Arapça biliyor, Yahudiler İbranice konuşmaya başladıklarında anlayamıyorlardı. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz, genç bir sahabi olan Zeyd bin Sabit'i İbranice öğrenmekle görevlendirdi. Çok akıllı bir insan olan Zeyd, çok kısa bir sürede İbraniceyi öğrenmeyi başardı. Artık Müslümanlar, Yahudilerin kendi aralarında konuştuklarını anlayabiliyorlar, böylece onların herhangi bir konuda kendilerini aldatmasına izin vermiyorlardı.
Reklam
447-Ömer'den (Radıyallahu anhu) rivayet edildi ki Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hırslı ve dilenci olmadığın halde iken şu (dünya) malından sana geleni al. Böyle değilse nefsini (o malın) peşine takma!"
Sevgili Peygamberimiz, müezzini Bilal'den kamet getirmesini isteyeceğinde, ona "Haydi, kalk kamet getir." demezdi. Ne derdi biliyor musunuz? "Bizi rahatlat ey Bilal!" Yani, namaz Sevgili Peygamberimiz için bir rahatlama, gevseme, huzur ve mutluluk vaktiydi.
Peygamberimiz (asm), “Ben insanlığın ikindi vaktinde geldim.” (İbn-i Kesir tefsiri, 12/6549) buyuruyor. Diğer bir hadisinde ise, “Benim ümmetimin ömrü 1.500 seneyi pek geçmeyecek.” [bk. el-Havi li'l-Fetavi, Suyuti, 2/248; Ruhul Beyan, Bursevi, (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, İlel, s, 89] buyurmuş. Günün dörtte ya da beşte biri olan ikindiden akşama kadar ki vakti 1500 yıl kabul ettiğimizde, insanlığın ömrünün 6000 - 7500 yıl arasında olduğu ortaya çıkar. Diğer bir meşhur hadis rivayetinde ise bu açıkça ortaya konmuştur: “Âdem'den kıyamete kadar insanlığın ömrü yedi bin senedir.” (Kenzu’l-Ummal, h.no: 16459; Munavî, Feyzu’l-Kadir, III/547; h.no: 4278)
487 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. İlk halife Hz. Ebubekir'in hayatını detayları ile anlatan güzel bir eser. Daha cahiliye dönemindeyken bile putlara tapmayan, içki içmeyen bir insan olan Hz. Ebubekir İslam ile karşılaşınca ona ilk inanan hür erkek yetişkin oluyor. Bu yüzden çok eziyet çekiyor. Dayak yiyor. Bilal Habeşi gibi pek çok köleyi parayla Azad edip işkence görmesini engelliyor. Peygamberimiz ile hicret edeceği zamanı, kızı Hz. Ayşe'den bile saklıyor. Peygamberimiz vefat edince Müslümanların dağılmasını engelliyor, Hz. Ömer ve Ebu Ubeyde Bin Cerrah'ı aday gösterip insanların onları seçmesini isterken bir anda halife oluyor. Peygamberimiz vefatı sonrasında özellikle Yemen, Umman, Bahreyn gibi yerlerde mürtedler çoğalıyor. Zekat vermek istemeyen, cahiliye dönemi alışkanlıklarına geçmek isteyenlere karşı Riddet savaşlarını başlatıyor. Esvedül Ans, Müseyleme, Tuleyha, Secah ki bu Müseyleme ile evlenmiştir gibi sahte Peygamberler ile olan mücadeleleri, çoğu insanın bu mürtedlere rağmen dinini terk etmemesi anlatılıyor. Irak ve Şam seferleri, Yermük harbi gibi konulara yer veriliyor. Burada Halid Bin Velid ve Amr Bin As'ın gayretleri, Ebu Ubeyde Bin Cerrah'ın yerini ona vermesi, Bizanslıların yenilmesi, Ebubekir'in meşverete önem vermesi, her komutanı gönderirken ona nasihatlerde bulunması, tavsiyelerinin genelde çıkması anlatılıyor. Ölümüne yakın Hz. Ömer'i yine meşveret sonrasında aday göstermesi, ona vasiyetini açıklaması anlatılıyor. Hz. Ali ve Talha Bin Zübeyir'in de sanılanın aksine ona biat etmesi anlatılıyor. Bu dönemi merak edenlerin mutlaka okuması gereken kitaplardan biri.
I. Halife Hz. Ebubekir (RA)
I. Halife Hz. Ebubekir (RA)Ali Muhammed Sallabi · Ravza Yayınları · 2017100 okunma
Gayrimüslimlere ve inanmayanlara gelince; biz onları da Hz. Adem'den (as.) kardeş biliyoruz: Benî Adem a'zâ-yı yek-dîgerend Ki der âferîniş zi yek gevherend. (Mânası: Ademoğulları bir vücudun parçaları gibi birbirlerinin uzuvlarıdır. Çünkü yaratılışta aynı cevherden oluşmuşlardır.) Ayrıca onları, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'in bir başka tür ümmeti "Ümmet-i Dâvet"i olarak görüyoruz. Çünkü hakikatte Efendimizin (sas.) davetine ve risalet hitabına onlar da muhataptır. İman, içlerinde, imkân olarak bilkuvve mevcuttur, belki ileride fiilen zuhura gelecektir. Bazıları din kardeşlerimiz olacaklardır ve olmaktadırlar. Bize düşen görev, onların da Hakk'ı bulmasına ve gerçekleri görmesine yardımcı olmaktır. Onlara şimdi acıyor, şefkat besliyoruz. İki cihanın saadetine ermeleri için onlara İslâm'ı iyi anlatmalı, ilahî sorumluluklarını tebliğ etmeli, iman telkin eyleyerek, ebedî hüsrana uğramaktan kurtarmaya çalışmalıyız.
Sayfa 39 - Server YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.