Portakal Çiçeği

Portakal Çiçeği
@portakalcicegi88
"Oh Chen, benim üzümlü kekim, kıymetli doğu incim, Asya papatyam.." Naçizane bir bilgi sevdalısı. Elinden geldiğince iyimser. "Yaradılışım karanlıktan çok aydınlığa, acıdan çok sevince..." - Yaşar Kemal
"Yeni duygular hissetmek, güçlü heyecanlar tatmak için ilaçlara başvuruyor ve bir sürü tuhaf şey yapıyordu. Bir keresinde bu kadar uzun bir sürenin ardından susuzluğunu tatmin etmenin muhteşemliğini tecrübe etmek için üç gün su içmediğini anlatmıştı Martin'e."
Sayfa 335 - Türkiye İş Bankası
Reklam
"Hiçbir şikayet bu kadar korkunç olamazdı. Vakıa Kerkük'ten Konya'ya kadar gelişimizde o harbe ait, on dört on beş yaşlarındaki bir çocuğun cephe gerisinde görebileceği bir yığın faciayı görmüştüm. Fakat gördüklerimin hiçbiri ölüme ve her türlü acıya ve bakımsızlığa bile bile giden ve yaşanmamış, hiç yaşanmayacak bir yığın arzu ve sevgiyi kanlı bir köpük gibi bu istasyonun gecesine fırlatan bu biçarelere rastlayana kadar etrafımda olup biten şeylerin manasını anlamamıştım."
Sayfa 89 - Dergah
"İstinat noktasını bulamadıktan sonra, kuvvet, hatta manivela neye yarar?"
Sayfa 61 - Dergah

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"...insanoğlu mesut olunca bütün varlık nasıl değişiyor, ölüme kadar her şey nasıl sevimli, cana yakın oluyor, hiçbir şey kendi alın teri kadar bir insanı tatmin edemez. Çalışan insan kendi varlığında hüküm süren bir ahengi bütün kainata nakleder."
Sayfa 60 - Dergah
"Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Anadolu yollarında dolaştıran, bin bir güçlükle güreştiren yapıcı ve yaratıcı ağrı, Malazgirt'in ve büyük fethin başladığı işi asırlar boyunca devam ettirecek ve nasıl Sinan ile Nedim'i, Yunus ile Itri'yi muzaffer rüyalara borçlu isek, gelecek çağların şerefini yapacak olan isim ve eserleri de İnönü'nde, Sakarya ve Dumlupınar'da harita başında geçen uykusuz gecelere ve bu gecelerin ağır yükünü kemik ve kanı pahasına taşıyan isimsiz şehit ve gazilere borçlu kalacağız."
Sayfa 26 - Dergah
Reklam
"Kahverengi gözlerde insanı barınmaya davet eden bir şeyler var: İçine girip şımarmaya, talepkar ve cüretkar olmaya..."
Sayfa 137 - Merkez Kitaplar
"Sen burada olunca kendimi... ne bileyim bir salıncakta sallanır gibi hissediyorum. Okyanusa doğru. Sanki çok yüksek bir tepede, büyük denizlere doğru sallanır gibi. Öyle tuhaf duygular işte; düşsem de, denize, güzelliğe yani, düşeceğimi bilme duygusu..."
Sayfa 123 - Merkez Kitaplar
21. y.y : Bir nevi peygamber figürleri dünyası
"Eyvah! Bir nevi peygamber figürü... Bir dönüm noktası (bir kaza, bir ameliyat, bir travma), can sıkıntısı (gizli işsizlik), duyarlı ama hastalıklı (kantarın topuzunu kaçırmaya temayüllü) bir ruh yapısı, çılgınca kendini beğenme (ve beğenmeme) hali, güç peşinde koşma (başrol saplantısı), bilinçsizce (ve aşırı miktarda) yapılan spiritüel "okuma"lar, çevre olarak "seçilen" birkaç mankafa şakşakçı (yoksa kati bir yalnızlık), gerçekle bağların giderek koparılması- at bütün bunları bir kaba, ısıt, karıştır, mayala: Al sana gıcır gıcır bir peygamber daha!"
Sayfa 97 - Merkez Kitaplar
Başak kadını
"Her neyse, kitabımın sayfalarını kıvırmaz, cildini de kırmaz umarım. Mary Jane mi? Asla! Kalıbımı basarım başak kadını."
Sayfa 64 - Merkez Kitaplar
"Ortaçağ papazında haklı olarak ayıpladığın dar kafalılığın anlayış sınırlarını daha fazla darlaştıran beş duyu idrakinin kapalı dünyası içinde kalma!"
Sayfa 413 - Ötüken
Reklam
"Bu, işte, yakıcı ve boğucu yalnızlık korkusu, bu müthiş fobi, ferdiyetler nizamı üstüne kurulmağa doğru her gün biraz daha fazla giden yeni nizamların Ben'ler arasındaki mesafeleri açarak ruhların birbirlerine intikallerini ve kaynaşmalarını mümkün kılan polipsişik bir havadan onları mahrum etmesidir."
Sayfa 393 - Ötüken
"Dünün hesabını benden sormaya hazırlanan gururuma ne cevap vereceğim? Bu adiliği vaktiyle anlamamış olmanın utancını zekama ve sezinsediğim halde kabul etmiş olmanın utancını zevkime yüklemek gibi iki kaçınılmaz netice arasında sıkışmanın cezasını çekmeye mahkum değil miyim?"
Sayfa 247 - Ötüken
Neden terk edilen daha çok üzülür?
"Albertine vakasında itiyadın utanca galebesi, Proust'un terkedilen taraf olmasındandır. Böylece, mülkiyet gururumuzu irademizin dışında kalan bir darbe ile elimizden alan sevgili, bizde o malik olduğumuz ve malik olduğumuz için kadrini bilmediğimiz nimetlerin hasretini uyandırmak yoluyle bizi kaybettiğimiz itiyatlara bağlamıştır. Yoksa-yani Proust terkedilen taraf olmasaydı-tam aksine, usancın itiyada zaferini görecekti, çünkü o zaman mülkiyet gururunun boşta kalan yerini, bizzat elde ettiği bir hürriyet gururuyla doldurabilecekti."
Sayfa 240 - Ötüken
"Yani, biyolojik zaviyeden namus, daha iyiye doğru tasfiye yapan bir seleksiyon hareketinin insana verdiği yüksek bir tercih duygusu, bayağılıktan sakınma duygusudur. Biyolojik asalet ve kibarlıktır."
Sayfa 110 - Ötüken
"Az çok bildiğim bir kadın çeşidinden: Zeki, kendine güvenli, esprili; acıtılmış ve kuyruğuna basıldığı anda acıtacak; o bağımsız, tatlı ve tekin olmayan kadın çeşidinden olduğu intibaını anında üstüme boca ediyor."
Sayfa 13 - Merkez Kitaplar
400 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.