Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yollar yürümekle aşınmadı ama nasırlarım bana postmodern kâbuslar yarattı.
Anlamın yokluğu veya zorluğun varlığı, gözlemcinin hatasıdır, asla gözlemlenenin değil!
Reklam
Bence o, romantizmin Einstein'ıydı.Onun yanındayken, duygulqrın zannettiğimden daha çeşitli olduğunu keşfediyordum.Çikletten çıkmış gibi tertemiz bir adamdı.Kareli gömlek ve postmodern nihilizm modasının arttırdığı atmosfer basıncına rağmen, lirik bir kanatlanma yaşıyorduk.Yaralı bilinç, rahatsız vicdan ve cüzi irade bize köstek olamazdı.
Postmodern kültürün yüzü gözü açılmış duyarlığı artık cinsellikte şaşırtıcı bir yan bulamıyor. Bu yüzden de yüzünü kötülüğe çeviriyor ya da en azından dürüstçe kötü diye algıladığı şeye: vampirler, mumyalar, çürüyen cesetler, histerik kahkahalar, şeytani çocuklar, kanlı duvarlar, garip renkli kusmuklar vesaire. Bunlardan hiçbiri kötü değil elbette; sadece iğrenç. Bu durumda, Henry James’in Charles Baudelaire’in şiiriyle ilgili biraz da haksız olan şikâyeti tartışmaya açık hale geliyor: “Baudelaire’e göre kötülük insanın dışında başlıyor, içinde değil ve temelde korkutucu doğa görüntülerinden ve pis eşyalardan oluşuyor...
Ne var ki orta sınıf medeniyeti postmodern dönemine ulaştığında günah moda oldu. Postmodern çevrelerde günah kavramı, bebekleri boğmak ve birinin kafasına balta saplamak gibi eylemler içerse de, neredeyse her zaman olumlu anlamda kullanılır oldu. Ancak, gerçekten de günah işlemek için önce karşı çıktığınız geleneklerin bir etkisi olduğunu kabullenmelisiniz. Yani günah norm haline geldiğinde, yıkıcı olmaktan çıkar. Belki de, Tanrı öldüğünde hiçbir şey mubah değildir derken psikanalist Jacques Lacan’ın kendi gizemli üslubuyla söylemeye çalıştığı da buydu.
Reklam
Ahlat Ağacı
Yoksulluğunda postmodern bir ambiyans hissediyorum Nevzat abi
Doğalarında sebat etmek yoktu. Yaşamaktan anladıkları şey hızlı tüketmek ve hızla tükenmekten ibaretti. Yürekleri ve zihinleri, yalancı tanrıların aslında memnuniyetle kabul edeceği türden büyük tahayyül ve yaratıcı tasavvura muktedir olmasına rağmen onlardan beklenen sürüngen gibi debelenmekten ötesi hiç olmadı. Zira bir noktaya kadar kazançlı
Her şey piyasaya çıktığı ve sistem açısından ürün farklılaştırmaktan öte işlevselliği bırakılmadığı zaman dille sözün bağı kopar. Herkesin haklı olduğu postmodern çağda söylem kavramının günlük dile girmesinin kökeninde de bu vardır.
Sayfa 113 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Bir başka postmodern bağnaz dogma ise farklılığı ve çeşitliliği her zaman övmeliyiz, der. Şüphesiz çoğu zaman öyle yapmalıyız. Ama kaba gerçek şu ki; eğer insan ırkı, türün devamını sağlayacak sağda solda kalmış birkaç sapkın heteroseksüel hariç neredeyse tamamen eşcinsel Latinolardan oluşsaydı, tarihimizdeki pek çok kargaşayı ve katliamı kesinlikle yaşamak zorunda kalmayacaktık.
Reklam
136 syf.
·
Puan vermedi
Güray Süngü, kalemi çok güçlü olan günümüz yazarlarından...Bu roman da düşüncelerimi destekler nitelikte. Kitap, okurun konuya yoğunlaşmasını sağlayan bir kurguya sahip. Romanın ortalarına kadar hazıfasını yitirmiş birinin kendini tanımaya çalışmasını okurken bir anda Âdem'i (bence kendini) arayan kişinin mücadelesini ve zamanın içinde kayboluşunu okuyoruz. Kahramanımız kısır bir döngünün içine girmiş olduğunun farkında olmasa da zamanın merkezine ulaşma niyetinde. Romanın ilerleyen sayfalarında aynı olaylar tekrar eder hâle geliyor ve her okuduğumuz sayfayı birkaç sayfa sonra tekrar okuyoruz. Aslında roman kişisinin yaşadığı bitmeyen arayışı biz de yaşamış oluyoruz. Postmodern bir eserde olması gerektiği gibi zaman ve mekan alışılagelmişin dışında kullanılmış. Bu da romanın kurgusuna katkı sağlamış ve rasyonellikten felsefik bir hâle dönüşmüş. Unutarak her şeyin geçeceğine inananlara karşın kendisini, acısını, aşkını unutmak istemeyenlere fısıldıyor cümleler...
İnsanın Acayip Kısa Tarihi
İnsanın Acayip Kısa TarihiGüray Süngü · Ketebe Yayınları · 20211,716 okunma
Sabit olmayan doğruların büyüleyici postmodern çağına aşina olan herkes, günümüzdeki akademisyenlerin bir insanın bile diğerini anlama ihtimalinin zor olduğu bir dünya ile savaştığını anlayacaktır
Öte yandan yazar olarak kırklı yaşlarıma gelene dek şu ya da bu şekilde koyu bir postmodern yazar olmaya çalıştım, okur olarak tutkularım geleneksel İspanyol edebiyatına fersah fersah uzaktı: Yeniyetme yıllarımdan itibaren hararetli bir Kafka ve Borges okuruydum, idollerim postmodernizmin Amerikalı temsilcileri ve Latin Amerika'nın boom kuşağı yazarlarıydı; büyük bir açgözlülükle her telden okuyordum, Calvino'dan Perec'e, Handke'den Bernhard'a ve Kundera'ya varana dek, aynı zamanda Conrad'ı, Flaubert'i, Hemingway'i, Evelyn Waugh'u, Amerikalı ve Avrupalı yeni yazarları da ihmal etmeden... Bu düzensiz okumaların neredeyse doğal neticesi olarak fantastik edebiyata, mizaha meraklı, azami sözel arayışla azami yapısal arayışı birleştirme hevesi taşıyan bir kitapkurdu, aşırı edebi, aşırı aydın bir hikâyeci çıktı ortaya.
2015 Baskısına ÖnsözKitabı okudu
Postmodern Toplum
Çalışma düzeni denen şey sona ermiştir. Üretim düzeni de sona ermiştir. Ekonomi politik sona ermiştir. İçinde yaşadığımız dönemde üretim sona ermiştir. Üretilen hiçbir şey yoktur.
Jean Baudrillard
Jean Baudrillard
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.