Küçük Prens kendi gezegeninden ayrıldıktan sonra pek çok yere gitti. Bunlardan ilki, 325 nolu asteroiddi. Burada kendine uyruk arayan bir kral vardı. Herkese akla yakın buyruklar verirdi. İkinci gezegende kendini beğenmiş biri vardı. Alkışlanıp şapkasıyla hayranlarını selamlamayı severdi. O da gezegeninde yalnız yaşıyordu. Üçüncü gezegende ise içmekten utanan, utancını da unutmak için içen bir sarhoş oturuyordu. Dördüncü gezegende sürekli yıldızları sayan, onları ilk sahiplenen kişi olduğu için de kendini yıldız zengini sanan bir iş adamı oturuyordu. Çok meşgul ve ciddi bir adam olarak tanımlardı kendini. Ona göre yıldızlar, tembellere türlü türlü düşler kurduran küçük sarı şeylerdi. Beşinci gezegende bir sokak feneri yakıcısı yaşıyordu. Yönetmeliklere sorgulamadan harfi harfine uyan biridir. Küçük Prens karşılaştıkları arasında en çok onu sevmiştir şimdiye kadar. En azından kendi dışında bir şeyle ilgileniyor, demişti onun için. Altıncı gezegende ise bir coğrafyacıyla karşılaşmıştı. O, gelen giden gezginlerden öğrendiği kadarıyla haritalar yapıyor ancak kendisi hiç keşfe çıkmıyordu. Küçük Prens, onun önerisiyle Dünya'ya gitmeye karar vermişti.